✴ 8. BÖLÜM ✴

2.4K 155 37
                                    


2 saattir hastanede kös kös oturuyorum. Ne gelen var nede giden. Hiç kimse bişey söylemiyordu.Ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamıştı boğazım da kurumuştu.

Ayağa zorla kalkıp kantine doğru yol aldım. Herkes bana bakıyordu. Onları takmayıp bir tane kahve alıp Taehyung'un olduğu odaya tekrar döndüm.

Doktorlar içeri giriyorlardi kahveyi yere fırlatıp yetişebilme umuduyla koştum ama kapı kapanmıştı. Ameliyathaneye sokuyorlardı onu.

Ne diye kantine inmişsem. Biraz daha bekledikten sonra doktor çıktı. Ayağa kalkıp cevabı bekledim.

"Üzgünüz elimizden gelen herşeyi yaptık ama kurtulamadı"

İşte hayatımda duymak istemediğim şeyi duymuştum ölmüştü. Taehyung ölmüştü. Aşkımı itiraf ettiğim ölmüştü. Hep Jimin yüzünden ölmüştü.

Yere çöktüm buna ne bedenim nede kalbim dayanabilirdi. Kafam yere çarptı.

"Ne nerdeyim ben" yanımdaki hemşire bana tip tip bakıyordu. "Bayıldınız" tabi ya Taehyung ölmüştü. Bağırmaya başladım.

İki tane daha kadın geldi ve birinin elinde iğne vardı. "Seni lanet eğer o iğneyi bana ba-tı-ra-cak ....

Gözümü açtım. Kimse yoktu. Morga gidicektim son kez bile olsa onu görücektim. Ayağa kalkıp morga doğru ilerledim. Kapıda bi temizlikçi vardı. Onu es geçip içeriye girdim.

İşte ordaydı. Daha konulmamıştı o soğuk yere. Yanına gidip örtüyü kaldıracakken birisi içeriye girdi.

"Ne işin var burda" "Onu görmek-" "İzinsiz giremezsin" deyip beni kolumdan tuttuğu gibi dışarıya attı.

Eşyalarımı toparlayıp hastaneden çıktım yarın cenaze vardı. Yanağımdaki göz yaşını silip asansöre bindim. Dışarıya çıktığımda bir darlık hissettim.

Biraz ilerledim. Gözüm doluyordu önümü göremeyip sendeliyordum. Sonunda bir boş banka oturdum. Sağ tarafıma baktığımda Taehyung vardı.

"Sevgilim" "Se-sevgilim" "Bu hayatta beraber olamadık ama cennette ikimiz olucaz" elimi kaldırdım ona dokunmak istiyordum. Birden kayboldu.

Bunların hepsi hayaldi o yaşamıyordu buna kendine alıştırsan iyi edersin Jungkook. Banktan kalkıp yurda gittim.

Hiç kimse bilmiyordu Taehyung'un öldüğünü. Kapıya vurduğumda Jimin açtı. Ne işi vardı bu yüzsüzün burda tabi bilmiyorlardı bilseler bir dakka bile yanında tutmazlardı.

İçeriye girdim. Herkes bana soran gözlerle bakıyordu. "Ne var" "Bu halin ne ve Taehyung nerde" bunu Namjoon hyung söylemişti.

"Tae-Taehyung öl-dü" hepsi birden ayağa kalktılar Jin hyung gelip omuzlarımdan sarstı. "Jungkook kendine gel doğru mu bunlar" "Hepsi doğru ve onu öldüren kişi de Jimin" hepsi benim arkama baktı.

Ama Jimin ortalıkta yoktu. Suga ve Hoseok hyung onu bulmaya gittiler. Kendimi koltuğa bıraktım. İkiside bana sarılıyordu.

Onlarda ağlıyordu. Bana belli etmeselerde onlarda ağlıyordu. (Yazarınız da ağlıyo :((( )...

Beni erkenden yatırmışlardı. Onun yattığı yere baktım keşke şimdi burda olsaydı. Gözümü kapattım. Biz cennette buluşacaktık.

Bağırma sesleri ile uyandım. Odaya girdiğimde herkes susmuştu. "Ne oluyor burda" kimseden ses gelmiyordu "Yok bişey kook" hoseok hyung söylemişti.

Kollarımı birleştirip onları bekledim. Yok yere bağıracak değillerdi. "Off tamam Jimin'i bulamamışlar ona bağırıyordu Namjoon" dedi yine hoseok hyung.

Kafamı sallayıp yanlarına gittim. Bugün cenaze vardı ne güzeldi demi. Kabus gibi bir hayatım vardı öyle olmayada devam edicekti...

Selamm. Bu bölümü ağlayarak yazdım. Gerçek olduğunu düşününce insan bir kötü oluyor. Neyseee her zaman ki dediğim gibi vote ve yorumlarınızı bekliyorum...




















Saxophone ♬ Vkook ♬Where stories live. Discover now