4 (Muhabbet Kuşu)

364 60 39
                                    

Sonsuza kadar dokunmak isteyebileceğim kıvırcık saçları, bakarken kaybolabileceğim yeşil gözleri, uzun mükemmel bacakları, yüzüne fazlasıyla yakışan çene ve burnu... Mu diyeceğimi sandınınız? Üzgünüm ama şu an benim tek gördüğüm, ideal bir serseriydi. Fazlası yok.

Muhtemelen ismi Henry olan bu serseri, "ne bakıyorsunuz, işinize dönün" demesiyle, tüm barı tekrar rutin haline çevirmiş, bizim masaya doğru ilerliyordu. Bense somurtuyordum. Somurtup, biraz sonra olacakları kafamda tartmaya çalışıyordum. Sadece çalışıyordum ama, düşünebildiğim bir şey yoktu. Kendime bir uğraş edinip zamanın çabuk geçmesini bekliyordum yani.

Zayn'i süzdüm, halinden memnundu sanki. Yüzüne piç bir sırıtış yerleştirmiş, Henry'i bekliyordu. Diğer bir yandan Henry, öfke kusuyordu ama Zayn'le aynı ruh halindeydi. Ona atılan garip bakışları bile umursamıyordu, gözüne kestirdiği bir hedefi vardı çünkü. Yırtıcı kediler gibi... Kedileri sevmezdim. Kuşların düşmanlarıydılar sonuçta.

Henry benim bir metre arkamda dikilip durduğunda, yaşasın aksiyon dememek için kendimi tuttum. Her ne kadar aksiyon olsa da ben içinde olmayacaktım sanırım. Çünkü beni farkketmişe benzemiyordu. Ve ben sesimi çıkarana kadar da farkketmeyecekti.

Zayn, hışımla masadan kalkıp Henry'nin karşısına dikildi. Tam o sıra da arkadan başka kişilerin geldiğini görmüştüm. Yine serseri tipli olanlardan.

Niall ve Liam da kalkmaya hazırlanıyorlardı herhalde, yeni gelen üç kişiyle bakışıyorlardı.

Önümü onlara dönmüş hiçbir şeyi kaçırmamak için dört göz izliyordum. Patlamış mısır da fena olmazdı tabii.

"Nasılsın eski dostum?" diye sordu Henry dişlerini gıcırdatarak.

"İstersen sadede gelelim eski dostum, söyle tekrar buralarda ne işin var?" diye de karşılık verdi Zayn. Kahverengi gözleri kararmış adeta iki bomboş kuyuydu. Henry'nin suratına yumruk geçirmemek için kendini tuttuğuna yemin edebilirdim.

"Acele etmeye gerek yok, neden sakinleşip yavaş yavaş konuşmuyoruz?" Zayn'nin bu çocukla neden kavgalı olduğu belliydi. Şirin bir yüzü vardı ama kişiliği fazlasıyla bozuktu. Sinir bozucu.

Şirin bir yüzü var... Unutun bunu.

"Şansını fazla zorlama!" Zayn, iki eliyle Henry'nin yakasından tutup duvara yapıştırdı. Henry, ne haltsa sırıtıyordu. Tanrım, bu görüntüye daha fazla seyirci kalamazdım.

"Hiç değişmemişsin Zaynie, hala küçük, çelimsiz, anne kuzusu Zayn'sin, neden bu işleri bırakmıyorsun?" Sinirlerim giderek bozuluyordu, konuyu bilsem yorum yapacağım ama yok. Araya kaynasam beni döverler miydi?

Güvenliğe ve korumalara baktığımda hiçbirinin olanları engellemek için bir girişimde bulunmadığını gördüm. 

Zayn'nin gözü seğiriyordu. Zavallı çocuk, bunları yaşayacak ne yaptı? Yok canım daha neler, belki de yaptığı kötü işlerin kefaretini ödüyordu. Belki de Henry iyi taraftı.

Tam kalkıp bir şeyler saçmalayacaktım ki Liam beni engelledi -bu çok sık olmuyor muydu sizce de?-.

Liam ayağa kalkıp Zayn'i çekti ve nedenini bilmediğim babacan bir tavırla konuştu.

"Konuşup bu işe halletmek en iyi ve kesin çözüm olur." İçimdeki birkaç dakika önce sönmüş kahkaha atma isteği geri dönmüştü. Herkes dans edip, içki içip, konuşuyor ama bu tarafın yaptıkları... Neden kimse umursamıyor? Başım çatlayacak, durum gizemini korumaya devam ederse bizzat kendim cevapları almak için yalvaracaktım. Bir de başka bir sorun daha var.

Ben buraya Zayn'nin peşinden ne için gelmiştim ya?

Liam araya girince, karşı taraftan asyalı bir çocuk bir adım öne gelmişti. Niall ise yerinden kalkmamış, bir şey düşünüyor gibiydi.

"Neden şöyle oturmuyorsun?"dedi Liam masayı göstererek. Zayn'nin siniri yatışmış görünüyordu. Henry'nin yakalarını bıraktı ve uzaklaştı. Henry, yüzündeki pis gülümsemeyi koruyordu.

Hepsi birlikte masaya oturduğunda, kendimi görünmez gibi hissetmiştim. Ne bileyim, varlığım unutulmuştu herhalde. Neyse bu iyi bir şeydi. Başıma artı sorun istemiyordum.

Kafamı masaya gömdüm. Bir an önce bitsin, Zayn beni eve bıraksın ve yatağımda güzel bir uyku çekeyim istiyordum artık. Daha demin neredeyse ben de atılacaktım ama bir anlık cesaretin eseriydi o. Ruh kalmadı ne diyeyim.

Yanımda bir hareketlilik hissedince birinin oturduğunu anlamıştım. Liam Niall ya da Zayn olmasını umuyordum. Şimdi başıma kaldırıp baksam, garip gözükecektim. Neyse kalsın, konuşmaları dinleyeyim yeter.

"Cullen geri mi döndü?" diye sordu Zayn, endişeli bir şekilde. Sormayın, bir bok anlamadım.

"Carrie'nin yanında, şu an Amerika'dalar." Cevap veren bilmediğim bir sesti.

"İyi o zaman, burada olmanızın başka bir sebebini göremiyorum." dedi Niall, konuştuğum neşeli Niall gibi değildi. Korkutucuydu.

"Biliyorsun Zayn, Cullen hala istiyor." Bu sefer cevap veren Henry'ydi.

"Ciddi olamazsın."

"Fazlasıyla ciddiyim."

"Buraya o yüzden geldiğini söylüyorsun, o zaman... Soruyorum elinden ne gelebilir ki artık?" Daha birkaç dakika önce yaka yakaya olan onlar değilmiş gibi bir muhabbetin içine girmişlerdi. Önemli bir konuydu belki de.

"Aslına bakarsan, elimden bir şey gelmez, sizinle birlikte-" diyordu ki Henry, Zayn sözünü kesti.

"Hayır." 

Pekala, gerçekten hiçbir bok anlamadım. Ne Cullen'ı ve istediklerini, ne yapmaya çalıştıkları şeyi, ne de Henry'nin boğuk sesini. Son şeyi çıkartırsak evet, anlamadıklarım bunlar. 

Belki de, benim yanlarında olduğumu biliyorlardır  da bu yüzden şifreli konuşuyorlardır. 

Henry'nin sıkkınlıkla iç çektiğini işittim.

"Biz yalnızsak siz de yalnızsınız unutma." kısa bir sessizlik oluştu ve Henry devam etti "Her şey bir yana bu yanımdaki kim?" Buraya kadarmış... 

Küçüklüğümde, komşumuzun bir muhabbet kuşu vardı. Mavi-yeşil renkte, gagası ise turuncuydu. Pek konuşmazdı. Hatta sadece ben gelince konuşurdu diyebilirdim. Görünmez gibiydi ayrıca. Bir gün onu ölü bulduk. Hizmetli, yemeğini doldurmamış, hayvancağız günlerce aç kalmış. Neden diye sorduğumuzda kuşun varlığını unuttuğunu söylemişti. Bazen ben de bu şekilde öleceğim diye korkardım.

Ama şansa bak, görünmez olamıyormuşum.

Kafamı kaldırdığımda, üç yeni yüzle beraber diğer çocukları süzdüm. Bana mı soruldu emin değildim ama yine de cevap verdim.

"Zayn'nin babasının arkadaşının kuzeni."


Biliyorum kısa oldu bölüm,ama ne biliyim burada bitirmek istedim asdasfds Şimdi geçelim bunu bir şey sormam lazım. Ben bu kurguyu aslında iki şekilde düşündüm. Hem fantastik hem de normal. Şöyle ki fantastik olanına daha çok kafa yordum, diğer türlü ne yapacağım bir fikrim yok. Ve diğer çete hikayelerine benzesin istemiyorum, farklı bir şeyler olsun istiyorum. Sizce ne yapıyim? 

Vote ve yorumlar için çok teşekkürler beni mutlu ediyorsunuzz :)) seviyorum sizi :*

-Yui

All the Love xx


Love Birds // l.sWhere stories live. Discover now