7 (Baykuş)

281 46 24
                                    

Harry ateş saçmıştı. Ve mecaz anlamlı olanından değildi.


Harry arabayı sürmeye başladığında ben hala camdan kül olan adamlara bakıyordum. Ne düşüneceğimi bilmiyordum ama sanırım durumla dalga geçme işine bir son vermeliydim.

"Bu neydi Harry?" diye sordum çekingence. Dikiz aynasından bana kötü kötü bakmıştı.

"Sana soru sorma dediğimi hatırlıyorum."

Aramızda geçen tek cümleler bunlardı. Bunu çok sık yaşıyordum sanki bu aralar. Birinin arabasına biniyordum, sonra tek kelime etmeden kısa bir yolculuk yapıp yurda dönüyordum. Tek farkı bu sefer yurda dönemeyecek olmamdı.

Koca bir sessizlik ve durgunluktan sonra Harry arabayı köşk gibi bir yerde durdurduğunda sorularıma yeni bir tanesi eklenmişti.

"Neden buradayız?"

Harry cevap verme zahmetine girmeden arabadan çıktı. Asık surat ifademle beraber onu takip ettim.

Perili Köşklere benziyordu dersem yeri olurdu herhalde. Bayağı eski olmalıydı, birilerinin yaşaması imkansızdı. Normalde böyle yerleri koruma altına alırlardı ama oldukça yıpranmış görünüyordu bu.

Ormanın iç kısımlarında bir yerde olmalıydık. Bu yerin daha da korkutucu olmasını sağlıyordu.

Birkaç metre ötemdeki ağaçta bir baykuş duruyordu ve bana baktığını düşünecektim, Harry arabanın kapısını açıp beni dışarı çıkarana kadar.

"Nazik olabilirsin Hazza." dedim gülümseyerek, kısa bir süreliğine Harry'nin dudaklarının kıvrıldığını görmüştüm sanki.

"Hızlı olabilirsin Lou." dediğinde boşluk gibi hissetmiştim. Beynim işlevini kaybetmiş gibi...

Peşinden gidip kapıyı açmasını izledim. İçeri girerken gelmem için elini sallamıştı. Girmemle beraber kapı arkamdan kapandı. Etraf karanlık olduğundan Harry'yi göremedim ve paniğe kapıldım.

"Harry neredesin?" 

"Buradayım." 

Avizeden çıkan ışıkla oda parladığında başka şeylerin daha parladığını farkkettim. Körelen mantıklı düşüncelerimin...

"Harry sen ne-" demeye çalışırken her şey için ikinci kez çok geçti. Başıma aniden giren acıyla bilincim kapanırken son görebildiğim Harry'nin parmağındaki kalp resimli yüzük olmuştu. 

**

Anlayamadığıma inanamıyordum. 

Harry bana bir şey yapmıştı. Ne olduğunu bilmiyordum ama kendim gibi davranmadığımdan emindim. Öncelikle ona nasıl bu kadar çabuk güvenmiştim ki? Benim için imkansız bir şeydi bu. Ayrıca Harry'yle bu yere gelirken aklımdaki diğer her şey uçup gitmişti. John, John'nun beni kaçırması, Zayn ya da o garip rüyam, hiçbirini düşünmemiştim. 

Gözlerimi açtığımda bir yatak odasındaydım. Siyah olmayan bir kısım olmadığından canımı sıkmıştı. Kocaman olabilirdi ve pahalı eşyaları da olabilirdi ama bu oda hiçbir şekilde kalmak isteyeceğim bir yer değildi. 

Ağrıyan başımı ovuştururken önümde dikilen Harry'yi şimdi görüyordum.

"Büyüden dolayı ağırması normal, birazdan geçecektir." dedi Harry gülünç bir ses tonuyla. Ben de kalkıp tüm nefretimi kusma isteği uyandırmıştı ve doğru mu duydum sanki "büyü" demişti.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Harry yüzüne bir sırıtma alarak cevap verdi.

"Saç malayamam, sadece kesebilirim."

Anlaşılan birileri cidden psikopatmış, bu espriyi duymamı sağladıktan sonra daha neler yapabilirdi ki?

Klişe demek istiyordum. Birazdan Zayn gelecek emindim. Hatta belki o rüyamdaki büyük kanarya John çıkacaktı.

Yalnızlığıma lanet edip etrafımda birilerini istediğimde, o istediklerim bu tür insanlar değildi. Ah Tanrım, şu an beni sınıyor musunuz? Yanlış kişiyi seçmiş olabilirsiniz çünkü ben klişelerden nefret ederim.

"Henry espri yapma işini bana bırak ve neler döndüğünü açıkla lütfen." Yatakta doğrulup arkama yaslandığımda Harry de yanıma oturdu.

"Louis..." Sorar gözlerle baktım "İlk önce özür dilerim. Yani böyle bir yöntem denemek istemezdim ama öbür türlü benimle gelmezdin ve Zayn canıma okurdun." Zayn canına mı okurdu? Neden bu kulağa bu kadar komik gelmişti.

"Pekala özrün kabul edildi ama biraz kibar davranabilirdin. Şimdi devam et."

Harry nedense üzgün üzgün kalpli yüzüğüne bakmıştı. Yüzüğü çıkarıp sehpaya koydu ve "Çalışmam lazım..." türü şeyler mırıldanıp devam etti.

"O işin sırrı- neyse. Şimdi... Bunu nasıl açıklayabilirim bilmiyorum-" 

Ben "Söyle şu lanet şeyi!" diye atıldığımda iç çekip ağzındaki baklayı çıkarmıştı sonunda.

"Sen John tarafından kaçırıldığından beri bir ay geçti. Seni tam tamına bir aydır arıyorduk." 

Bir aydır kaçırılmış durumda olduğuma şaşırmamıştım, asıl şaşırdığım normalde aramda birkaç cümlenin geçtiği  yarım saatten fazla görmediğim birinin beni bulmak için uğraşmasaydı. 

"Pekala özelliğim ne benim, John'nun beni kaçırması ya da sizin beni bulmak için bu kadar uğraşmanızın sebebi ne?" diye sorduğumda Harry ağzını açamadan odaya biri girmiş ve onun yerine cevaplamıştı.

"Kendi dünyamıza dönmemiz için sana ihtiyacımız var."

İlk başlarda bu kurgu nasıl gözüküyordu bilmiyorum asdgaf yani ben hep fantastik ya da aksiyonlu şeyler olacak diye düşünmüştüm şimdi çok garip gelmişse üzgünüm... 

Bu bölüm biraz ciddiydi dghasfhsdf eh çünkü Harrynin yaptığı bir çeşit aşk büyüsü -ayrıntıyı farkeden sevgili okurlar xX- louisyi farklı bir kişiliğe dönüştürdü.. kısa bir süreliğine ve yarım yamalak abii... Harry bu konuda çalışmalı mı desem Louis gibi birinin üstünde mi işe yaramıyor desem bilemem tarafınızı siz seçin






Love Birds // l.sWhere stories live. Discover now