17. Bölüm

98.8K 4K 61
                                    

Sevgili okurlarım,

İki yeni bölüm sizlerle...

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

****

Gözlerimi araladığımda geceden daha kara bir ipek yığını buldum karşımda. Başımı hafifçe kaldırdığımda yüzünün pencereye dönük olduğunu gördüm. Derin bir uykudaydı. Dudakları hafif aralıktı. O an ellerimin narin belini sardığını fark ettim. Başımı yastığa geri bırakırken elimi belinden yavaşça çektim.

Anam geldi o an aklıma. Nerede olduğunu düşünmek için kendimi zorlamama bile gerek yoktu. Sermiyan'ın yanına gittiğine emindim. Amelya'yı benden uzaklaştırmak ve evliliğimi bitirmenin yollarını aramak için gidebileceği tek yer onun yanıydı. Ya büyükannem? O şimdi ne planlıyordu?

Sıkıntıyla yüzümde gezdirdim elimi. Fermanların konağına gitmeden önce kapadığım telefonum aklıma geldi. Yanımdaki komodine uzandığım an elimde hissettiğim derin sızı ile yüzümü buruşturdum. Dudaklarımdan kaçan inlemeye ise engel olamadım. Yatakta hissettiğim sıçrayışın ardından üzerime eğilen karımın telaşlı yüzünü gördüğümde tepkisiz bekledim. Kuzguni saçları yüzünün iki yanından göğsüme dökülürken elimi kavrayan narin elinin yumuşaklığını hissediyordum. Bakışlarım yüzünde gezinirken sol elim yüzüne uzandı. Yavaşça dokundum.

"Çok güzelsin..."

Sabahları mümkünmüş gibi daha da güzel görünüyordu. Daha çok parlıyordu gözleri ve yüzü... Amelya'nın kızaran yanaklarını fark ettim o an. Elimi çekmeden bakmaya devam ettim yüzüne. Yaralı elimdeki narin parmakları hâlâ avucumdaydı. Güzel gözlerini kaçırdığında gülümsedim. Yüzündeki elimi indirip belini sardım ve onunla birlikte doğruldum. Beli o kadar inceydi ki. Çok zayıftı. Dizlerinin üzerinde kıpırdamadan bekledi beni. Ürkek ve utangaç hâlleri içimi sızlatırken, "Günaydın Amelya," dedim. Adını söylemek hoşuma gidiyordu. Üzerinde gezdirdim bakışlarımı. Kısacık geceliğin ince askıları omuzlarından düşmüş, dolgun göğüslerinin üst kısmı açıkta kalmıştı. Derin bir soluk aldım. Beni öylesine etkiliyordu ki... Nasıl başardığını bilmiyordum ama bu utangaç hâlleri içimi yakıyordu.

"Günaydın," dedi titreyen sesiyle. Sargılı elimle yüzünü gizleyen saçlarına uzandım. Yumuşak dokunuşlarla saçlarını omuzlarına iterken sözleriyle gülümsedim tekrar.

"Elin acıyacak, Genco."

Güzel gözleri gözlerime kilitlenirken, omzumu silktim küçük bir çocuk gibi.

"Saçların acı değil, şifa olabilir ancak."

"Genco..."

Adımı fısıldayışıyla içimdeki ateş yükseldi. Fakat dolan gözlerini gördüğümde belini saran elimleçektim kendime. Daha da açılan göğüsleri, göğsüme dokundu. Adımı fısıldayan ipeklere, canımı yakan kırmızı dudaklarına dokunacağım o an çalan kapıyla tüm büyü bozuldu.

"Genco ağabey, müsait misiniz?"

Lalezar'ın sesiyle, Amelya hızlıca kollarımdan sıyrıldı. Omuzlarındaki askıları düzeltip sıyrılan eteğini çekiştirdi. Bakışlarını benimle buluşturmadı. Onun uzaklaşmasıyla tüm büyü ansızın bozuldu. Doğrulup kapıya yöneldim. Ahşap kapının sürgüsünü çekip açtım. Kollarımı göğsümde kavuştururken, sevgili kuzenimi kollarındaki elbise yığınıyla karşımda buldum.

"Lalezar!"

"Günaydın, Genco ağabeyciğim."

Bakışlarını odada gezdirdiğinde aradığını bulamayınca tekrar bana döndü.

MAZİ 1 - MAZİ 2 (Mazi Sonsuza Kadar) YEDİ AŞİRET SERİSİ II (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin