41. Bölüm

102K 3.4K 53
                                    

Yalıya döndüğümüzde saat oldukça geçti. Herkes odalarına çekildiğinde, odamıza çıkmadan önce Lalezar'ı görmek istedim.

"Sen çık, güzelim. Ben geliyorum." Yüzünü avuçlarımla sarıp dudaklarına bir öpücük bırakarak geri çekildiğimde izin vermedi.

"Nereye gidiyorsun?"

"Lalezar'ı görmek istiyorum."

"Ben de seninle geleyim," dediğinde gülümsedim.

Sessizce elini tutarak, alt katımızdaki koridorun en sonunda bulunan odaya yürüdüm. Kapı aralıktı. Telaşla itip içeri girdiğimde Bevar camın önünde dışarıyı izliyordu. Lalezar ise uyuyordu.

Amelya'dan ayrılıp hızlıca yatağa yaklaştım. Yavaşça oturup kuzenimin solgun yüzüne dokundum.

"Lalezar?" diye fısıldadığımda hiç tepki vermedi. Tekrar adını söyleyip bu kez saçlarına dokundum. Küçük bir kıpırdayışın ardından gözlerini araladığında gördüklerimle kaşlarım çatıldı. Gözlerinin beyazı kan kırmızısına dönmüştü. Ağlamıştı. Şişen göz altlarına dokundum.

"Canım, ne oldu sana?"

Omzunu silktiğinde gözlerine dolan yaşların bir nedeni olduğunun farkındaydım. Babasından ayrıldığı zamanki hâlinden bin beter görünüyordu.

"Babanla mı ilgili? Seni mi aradı yoksa?"

Sözlerimin ardından küçük bir hıçkırıkla doğruldu. Kollarını boynuma dolayıp ağlamaya başladığında, onu bu hâle neyin getirdiğini anlamaya çalışıyordum.

Kısa bir süre sessizce bekledim. Biraz da olsa rahatladığını hissettiğimde, Amelya'mın sesini duydum. "Lalezar..." dediğinde, kollarımdan ayrılıp bağırmaya başladı.

"Git buradan! Yüzünü bile görmek istemiyorum senin! Defol!"

Onun sesi giderek yükselirken ben de duyduğum sözleri anlamaya çalışıyordum. Lalezar, Amelya'yı mı kovuyordu? Evlendiğimizden beri çok iyi anlaştıklarını biliyordum. Şimdi neden böyle bir tepki veriyordu? Benim bilmediğim ne olmuştu?

Amelya'ya döndüğümde titreyerek kollarıyla kendisini sarmaya çalışıyordu. Yüzünden süzülen yaşları gördüğümde, ayağa kalkıp inci tanelerini tek tek silerken fısıldadım.

"Sen odaya çık, güzelim."

Başını sallayıp hızlı adımlarla odadan çıktı. Onu bu hâlde yalnız bırakmayı istemesem de öncelikle Lalezar'la konuşmam gerekiyordu. Ellerimi sıkıntıyla saçlarımdan geçirip arkama döndüm. Yatakta çarşafı kendisine çekmiş, ağlamaya devam ediyordu. Usulca yanına oturup çarşafın üzerindeki küçük elini tuttum.

"Anlat bana, Lalezar. Ne oluyor? Kavga mı ettiniz Amelya'yla?"

"Hayır," dedi burnunu çekerken. "Bir nedeni yok. Yalnızca... Artık onunla konuşmak ve yakınında olmak istemiyorum."

"Bu mümkün değil! Burada birlikte yaşıyorsunuz."

"Ben burada kalmak istemiyorum. Ankara'ya, okuluma dönmek istiyorum," dediğinde şaşkınlıkla yüzüne baktım.

"Daha günler önce İstanbul'da okuyacağın için havalara uçuyordun, Lalezar. Hani burada, benimle yaşamak istiyordun?"

"Ben," dedi gözlerindeki yaşları silerken. "Seninle yaşamayı hâlâ istiyorum, ağabey. Ama o senin yanındayken olmaz! Yapamam!"

"Anlamıyorum, Lalezar," dedim bağırmamak için kendimi zor tutarken. "Daha bu sabah Amelya'ya düğünümüz için yaptıracağın saç modelini gösteriyordun. Bir anda neden böyle değiştin ona karşı?"

"Bir nedeni ya da önemi yok, ağabey! Yarın gece düğününde olacağım elbette ama ondan sonra... Gitmek istiyorum."

Başını çevirip küçük burnunu havaya diktiğini gördüğümde, bu kararından onu döndüremeyeceğimi biliyordum. Pes ettim.

"Tamam! Ama Bevar da seninle gelecek ve okul açılana dek Ankara'daki evlerden birinde seninle kalacak."

"Ama ağabey..."

Elimi kaldırıp susturdum. "Daha fazla konuşup beni sinirlendirme, Lalezar! Son sözüm bu. Düğünün ertesi sabahı gidiyorsunuz."

Odadan çıktığımda kapıda beni izleyen Bevar'ı buldum. "Duydun, değil mi Bevar?" dediğimde suskun bir şekilde başını salladı. "Hazırlıklarını yap," diye ekledim.

Karşılık vermesini beklemeden merdivenlere yöneldim. Odaya girdiğimde güzelim yatağa uzanmış, sessizce ağlıyordu. Yavaşça yanına yaklaşıp uzandım. Belini sardığımda hızla dönüp başını boynuma gömdü. Gözlerinden akan yaşlar tenime değdiğinde daha sıkı sarıldım.

"Ne oldu, güzelim? Kavga mı ettiniz?"

"Hayır," dedi başını kaldırmadan. Sesi o kadar titrek ve kısıktı ki. Güçlükle duyabiliyordum. "Ben bir şey yapmadım, Genco. Yemin ederim!"

Hıçkırarak ağlamaya başladığında sırtını okşadım yavaş hareketlerle. "Tamam, güzelim. Üzülme sen..."

MAZİ 1 - MAZİ 2 (Mazi Sonsuza Kadar) YEDİ AŞİRET SERİSİ II (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin