Mesajsız Üçüncü Gün

4.6K 636 41
                                    

O gün, okuldan çıktıktan sonra doğruca servisine ilerlememişti Etna. Arkadaşlarıyla vedalaşıp, kendini taşlı yola atmıştı.. Yanından geçen araçların gürültüsü onu çevrelerken o adımlarını atmaya devam etti. Yolunu merkeze giden tarafa doğru değil de, ormana doğru giden tarafa adımladı. Durgundu. Her şeyden bu kadar fazla etkilenen bir kız olduğu için kendini suçluyordu. Zayıf olduğunu söylüyordu içinden.


Ağaçlar sıklaşıyor, ormana girdiği yol geride kalıyordu. Burası huzurluydu. Sessiz, sakin ve insanları dinlendiren türdendi.. Yosunlu bir kütüğü hedef seçti kendine. Üzerine oturup, bacaklarını kendine doğru çekti. Telefonunu eline alıp kulaklıklarını girişe doğru taktı. Çantasından çıkardığı defterini kucağına yerleştirdi. Kulaklıklarını da aynı şekilde kulaklarına.

Defterine darbeler atıyordu. Kurşun kaleminin keskin ucunu, kağıdın mat yüzeyine değdirip ruhunu döküyordu deftere. Beyaz kağıt git gide kararmaya başladı. Siyah, beyazı boğarken; beyaz acı dolu haykırışlarını saçıyordu etrafa. Yardım çığlıkları ormanda yankılanıyordu sanki. Bir damla düştü kağıdın üzerine. Bir damla daha. Yağmurun dokunuşlarına benziyordu ama daha tuzluydu. Daha kirli. Ve içinde hisler olan damlalardı bunlar.

Etna göz yaşlarını tutamamıştı. Kendi zayıflığının kurbanı olmuştu kendisi. Siyah onu boğmuştu ve seslerini orman bile duyamamıştı.


carpe noctemWhere stories live. Discover now