'Ve Böyle Öldük'

4.8K 650 347
                                    




(Bu hikayenin final bölümüdür. Bu yolculukta yanımda olan bütün okuyuculara teşekkür ederim! .)

Onu hissettiğim andan, kaybettiğim ana kadar bir bağımlılık içine girmiştim. Bir şeye bağımlı olmak ve bunun sonucunda devamlılığınızın parçalanarak yokluğa karışması. Kaybettiğini düşünme duygusu ve göğsünüzde duyduğunuz o minik kıvılcımın yakan hissiyatı. Özlemek, unutmak, hatırlamak, acı çekmek.

Kulağıma yayılan sesini her duyduğum zamanki gibi, o anda da vücudumun her bir noktası titreşimlerle dolmuştu. Evrenin ayrı kısımlarından gelen ve bütün sihriyle etrafıma yayılan renkli ışıltılara kanıp, göğe doğru bir seyahate çıkıyormuş gibiydim.

Gözlerinin içine baktım.

"Bilinmeyen."

O benim Bilinmeyen'imdi. Bilmediğim ama her daim yanımda olandı. Sevdiğim ama o denli de nefret ettiğimdi.

Nefret ediyorum senden, Bilinmeyen Numara.

Beni yaratıp, bu dünyaya saldıktan sonra tek amacımın okuyanlara sunulmam olduğunu bana itiraf ettiğin için nefret ediyorum senden.

Belki hiç bilmesem bu denli nefret etmezdim.

Belki yanılgılarımın girdabında boğulup, çırpınsam bu kadar üzülmezdim.

"Nefesini hissetmeyi seviyorum."

Gülümsedi. Dudakları kıvrıldı ve derin bir nefes alıp, bana doğru üfledi. Kelimeler ağzından usulca döküldü.

"İlk yarattığımda seni, bu denli bağlanacağımı düşünmemiştim sana.

Gözlerine baktığımda, böyle seveceğim bir şeyin kendimden çıkacağını hayal bile edemiyordum ki Etna.

Benim minik Etna'm."

Göz yaşlarım dinmeyen bir sağanak yağmurunun parçasıymış gibi kasılarak akıyordu. Durduramıyordum, ağlıyordum.

"Sana bir dünya, iki arkadaş ve hiç bir zaman görmediğin bir aile verdim."

Ailem, Destina, Gökberk. Hepsi o kadar yapmacık geliyordu ki gözüme. Anne ve babam? Hiç merak ettiniz mi, bu hikayede neden onlar hiç yoktu? Ben acılar içindeyken, kendi içsel fırtınalarımın esiri olmuşken; neden anne ve babam hiç yoktu?

Çünkü gerçek değillerdi ki...

Destina ve Gökberk gibi.

Gökyüzüm gibi.

Ağaçlarım gibi.

Odam, evim, defterim, müziklerim, düşlerim ve hayatım gibi.

Benim gibi gerçek değillerdi.

"Sen onlar içindin Etna. Bütün amaç buydu. Okuyucular için kurgulanan bir karakter, sonlanacak bir öyküydün daima."

Titreyen sesime engel olamadan konuşmaya çalıştım. Gözlerimden akan damlalardan, dudaklarım iyice ıslanmıştı.

"O zaman bitirme bu öyküyü. Her daim yanında kalayım. Sonlanmasın, sonlanmayalım. Böyle ölmeyelim."

Bakışlarını benden çekip, arkama yöneltmişti. Merakla onun baktığı yöne döndüğümde, kalbimin acıyla kasıldığını hissettim.

Gökyüzü, o güzel gökyüzüm artık yoktu.

Boşluktan ibaretti, yokluğa bürünmüştü ve çığlıklarımla birlikte sessizce ağlıyordu.

carpe noctemWhere stories live. Discover now