Bölüm İki: Yasak

505 63 12
                                    

"Jellal-san!" Tak. Tak.

"Ha?"

Kapı bir kez daha çaldı. Yorgunlukla esneyerek ayağa kalktım.

Kapıyı açtığımda Freed ve Makarov bekliyordu. Uyku sersemliğiyle birkaç saniye bakıştık. Sonra da kenara çekilerek onları içeri aldım.

"Seni rahatsız ettiğimiz için üzgünüm Jellal-san. Daha önce gelecektik ama bir işimiz çıktı."

Başımı salladım. "Anlıyorum Makarov-san. Bende biraz yorgundum. Hemen uyuya kalmışım. Üzgünüm."

Yatağıma çıkarak oturdu. Bende yanına oturdum. Freed ise duvara dayanmış, sakin sakin bize bakıyordu.

"Freed bana bir şeyler anlatacağınızı söylemişti."

Ağır ağır başını salladı. "Evet. Bu, han için çok önemli. Bundan hiçbir yerde söz etmeyeceğinize yemin etmelisiniz."

Başımı gerginlikle salladım. "T-tabi."

"İkinci katı biliyorsunuz, değil mi?"

"Evet. Hana girdiğimde görmüştüm."

Gözlerimin içine dimdik baktı.

"Oraya çıkmak yasak. O kata çıkma. Hatta yanından bile geçme."

Gözlerimi şaşkınlıkla Freed'e çevirdim. Belli belirsiz başını salladı.

"O kata çıkmayacağın için yemin etmelisin Jellal-san."

''P-peki.''

Makarov, Freed'e dönerek ondan bir şey aldı. Bana döndüğünde bunun mürekkep hokkası olduğunu gördüm. Tüy kalemi yavaşça mürekkebe batırıp, hızla bir şeyler mırıldandı.

Korkuyla bir ona bir de Freed'e bakıyordum.

İşini bitirince küçük bir kağıda bir şeyler karalayıp, gömleğimin cebine sokuşturdu.

Korku ve merakla her yaptığını izliyordum.

"Bunu asla açma. Olurda açmak zorunda kalırsan, ne olacağını bilemem."

Tedirginlikle cebime dokundum. "Tamam. Açmam."

Rahatlayarak gülümsedi. "Eh o zaman biz gidelim de dinlen. Uzun bir yolculuktan geldin. Uykuya ihtiyacın olmalı."

Onları kapıdan geçirdikten sonra kendimi yatağa attım. Cebimde ki kağıdın hafifliği bana o kadar ağır geliyordu ki onu alıp açmamak için zor direniyordum.

Sonunda gömleğimi sinirle bir köşeye fırlatıp yatağa girdim.

Bunu düşünmek her açıdan sinirimi bozuyordu.

"Demek çıkmam yasakmış! Demek bu lanet olası kağıdı açmayacakmışım!"

Kabarık yastığa hızla vurdum. Göz ucuyla kağıda baktığımda resmen onu açmam için yalvarıyordu.

Ayağa kalkarak cebimden kağıdı aldım. Birkaç kez havaya attıktan sonra montumun cebine sokuşturdum.

Böylece onu almak istersem ayağa kalkmak zorunda kaldırdım.

Doğuştan üşengeç olduğum için bu imkansızdı.

***
Karışmış saçlarımı düzelterek yavaşça aşağı indim. Öğle saatleri olmasına rağmen han hala boştu. Etrafa bakına bakına tezgah oturdum. Mirajane her zaman ki gibi işlerini yapıyordu.

"Merhaba Mira."

Gülümsedi. "Sana da merhaba. Umarım rahat bir gece geçirmişsindir." Kollarımı esnettim. "Hemde nasıl! Ama nedense hala yorgun hissediyorum."

Çilek Kırmızı ve Safir Mavi (Fairy Tail JerZa Fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin