Bölüm Altı: İtiraf

312 36 6
                                    

''Jellal-san'a güvenmene çok sevindim, baba. Öyleyse sana küçük bir sır anlatabiliriz.''

Merakla ikisine baktım. Benim bildiğim Lucy, sırlarını öyle o kadar çabuk söylemezdi.

Annesine çekmiş.

Jellal-san izin verdiğinde Lucy derin bir nefes alıp ''Handa ki yasağı biliyorsun zaten, baba,'' dedi.

İçimden büyük bir kahkaha patlattım.

Onu kim bilmezdi ki? Neyi bu kadar koruyorlar onu da anlamıyorum. Başımı salladım.

İkisi de hala gergindi. ''İşte biz,'' dedi sakince Jellal'i göstererek. ''O yasağı çiğnedik.''

Aniden donup kaldım. Lucy, az önce ne dedi! Oturduğum yerden fırladım.

''Ne?!''

Lucy uzun bir iç çekti. ''Sana şimdi söylemek istemezdim ama er geç öğrenecektin zaten.''

İçimden deliler gibi gülmek geliyordu. Jellal'de gerginlikle yanaklarını şisirdi.

Yerime oturarak tebessüm ettim. Kesinlikle Lucy'e kızmıyordum. Tamam biraz kızıyor olabilirim.

Sonuçta merakını Layla'dan almıştı ve başını sürekli belaya sokardı.

Bu sefer kızdığım şey ise başımızda bu kadar dert varken bir de hanı karıştırmamızdı. Eğer biraz daha işleri batırırsak bu sefer gerçekten kurtulamayabilirdik. Alıştığımız bu yerden zorla gönderilmek zorunda bile kalabilirdik.

''Başıma bir gün böyle bir şeyin geleceğini biliyordum ama bunu gerçekten beklemiyordum.''

İtiraf etmiştim sonunda. Lucy kahkahasını zor bastırırken Jellal'de gülmüştü.

''Tamam ilk ve en önemli adımı kazasız belasız anlattığımıza göre bir sonra ki önemli adıma geçebiliriz.''

Lucy'e bakıp iç çektim. Buna çok önceden alışmam gerekirdi.

''Biz şey, -yani Jellal-san- o katta bir yer keşfetti.''

Aniden kalakalmıştım. Orada saklanan şeyi bulmuş olabilirler miydi?

''Bir kapı,'' diye devam etti Jellal. ''İlk başta pek fark edilmiyordu ama onu bir şekilde buldum.'' Sonra da cebinden buruşturulmuş bir şey çıkardı. ''Orada bu da vardı." Fotoğrafı gösterdi.

Ben daha bir şey diyemeden Lucy fotoğrafı hızla çekip almıştı.

''Yok artık! Fotoğrafı aşırdığına inanmıyorum! Eğer bunun yokluğu fark edilirse bittik biz!''

Ah tabii, al başına belayı. Jellal saçlarını karıştırıp sırıttı. ''Yani, aslında fark edilir mi bilmiyorum.''

Lucy bıkkınlıkla alnına vurdu. ''Tabi, fark etmeyeceklerine eminim...''

''Şuna bir de ben bakabilir miyim?'' Lucy fotoğrafı uzattığı anda donup kalmıştım.

''E-erza-san?'' Ağzım bir karış açık ikisine baktım. Şaşırarak birbirlerine bakıp bana döndüler. Sakladıkları şey Erza-san'ın resmi miydi? 

''Onu tanıyor musun baba?''

''Şey..evet.'' Sonra da koltuğa onların da geçmesini işaret ettim. Aceleyle yanıma iliştiler.

''Erza-san Fairy Tail Hanında yaşayan bir kadındı. Herkes tarafından tanınırdı.''

Sonra da tebessüm edip ikisine baktım. ''Oralarda bir şey hissettiğini söylemiştin, Lucy." Başını salladı.

"İçerideyken de hissettiniz mi?"

Lucy tereddütle Jellal'e baktı. ''Evet, ben hissettim Jude-san.'' 

Başımı salladım. ''İçeri de hissettiğiniz, tam olarak iyi bir şeydi değil mi? Size yol gösteren bir his, içinizi sıcacık dolduracak cinsten bir şey?''

"Hanın çevresindeyken hissettiğimden daha güçlü bir şeydi."

''Bu çok normal,'' İkisi de birkaç saniye bakakaldı. "Nasıl yani?" Bu hallerine kısa bir kahkaha attım

''Erza-san bir büyücüydü. Ama şu efsanelerde geçen kötü olanlardan değil, tam aksine çok iyi bir büyücüydü.''

''Var olmadıklarını sanıyordum,'' Lucy'de başını salladı.

''Bazen sadece bakmak yeterlidir, çocuklar. Nereye bakmayı seçtiğiniz sürece istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz.''

Lucy gözlerini kısıp gülümsedi. ''Haklısın, baba.'' Böyle zamanlarda, annesi Layla'ya daha çok benziyordu.

''Erza-san gücünü iyilik için kullandığından kimse ondan korkmazdı. Ah o zamanlar buraları görmeliydiniz! Her yıl bahar şenlikleri düzenlenirdi. Buralardan çok geçmesek de sırf festivaller için bir hafta önceden gelip kamp kurardık.''

Jellal tebessüm etmişti.

''Erza-san çok sevilen ve tanınan biriydi. Tabii bu durum bazı kişilerin de dikkatini çekti. O sıralarda bir olay olmuş. Ne yazık ki o civarlarda olmadığımız için ne olduğunu biliyorum. Buralarda da artık pek anlatılmaz zaten. Buralarda kötü şeyleri pek anmayız.''

Jellal'in kaşları çatılmıştı. ''Ne olmuş peki?''

''Geri döndüklerinde herkesin yasta olduğunu görmüşler,'' diye devam etmişti Lucy.

Ağır ağır başımı salladım. ''Erza-san bir şekilde kaybolmuştu. İz bırakmadan hemde. Gecelerdir uykusuz kalıp onu aradığımızı hatırlıyorum. Her yerde aramıştık.''

Lucy elinin tersiyle gözlerini sildi. ''O sıralarda babamın yanında değildim. Küçük bir iş için çevre kasabadaydık. Geldiğimiz de ise, herkes eski neşesini kaybetmişti."

Lucy ağlamamak için kendini tutarken Jellal garip bir ifadeyle elimde ki fotoğrafa bakıyordu.

''Şey..Jude-san.''

''Evet?''

''Yani..nasıl desem bilmiyorum ama,''

Lucy'de bana bakıp omuz silkti.

''O fotoğrafı ilk gördüğümde içimde bir yerlerde Erza-san'ı tanıdığımı hissettim. Bana çok tanıdık geldi. Bu nasıl olabilir?''

''Uzun süredir gezdiğini söylemiştin değil mi?''

''Evet.''

''Büyük ihtimalle uğradığın bir kasaba da adı falan geçmiştir. Bilinçaltını bilirsin, en olur olmadık zamanlarda en beklenmeyeni hatırlatır.''

Gülümseyerek başını salladı. ''Sanırım, haklısınız.'' Lucy'de gülerek yerinden kalkmıştı.

''Neyse babacım, seni çok fazla tuttuk. Jellal'le şöyle bir dolaşmaya çıkacağız biz.''

Çilek Kırmızı ve Safir Mavi (Fairy Tail JerZa Fanfic)Where stories live. Discover now