Bölüm On: İşler Sarpa Sarıyor

298 31 15
                                    

Lucy'nin birden gözleri büyüyünce hepimiz ona bakmıştık. "Lucy neler oluyor?"

"Erza-san."

(Biliyorum, Erza-san geldi zannettiniz ama daha değil ;))

***

Merakla kağıda baktım.

"Erza'mı?"

Başını salladı.

"Juvia?" 

"Evet Lucy-san?"

"Bu kağıdın neden boş olmadığını merak etmiştin, değil mi?"

Juvia başını salladı. Lucy'nin nereye varmak istediğini anlayamıyordum.

"Olay en başından beri seninle ilgiliyse Jellal-san? En başından beri Erza-san'ı tanıyan birinin gelmesini bekliyorlarsa?"

"Birde şöyle düşünelim," dedi Natsu alçak sesle.

"Her gelen misafir Erza-san'ı tanıyor olabilirdi. O yüzden herkese aynı şeyi yaptırdılar. Aynı şeyleri söylediler. Garantiye almak istediler çünkü."

"Oraya çıkıp ve o resmi bulmamızı planlanmışlardı zaten. Ve bu sefer planları işledi."

Natsu devam etti. "Ama ya planlarının tutmasını beklemiyorlarsa? Sadece bir olasılıktı çünkü. Ve bunu beklemedikleri anda gerçekleşti. Erza-san'ı tanıyan biri çıktı ve bam!"

Lucy başını ellerinin arasına alıp bir süre gözlerini kapadı. "Buraya kadar her şeyi çözdük ama hala takıldığım bir nokta var, Natsu."

"Neden Erza'yı tanıyan birinin gelmesini beklediler? Erza'yı tanıyan başka birinden yardım isteyebilirlerdi."

"Ben şöyle düşünüyorum," dedi Juvia.

"Amaçladıkları şey çok farklı. Erza'yı tanıyan içlerinden birini değil de, Erza-san'la karşılaşmış başka birini bekliyor olabilirlerdi? Çünkü içlerinden biri önceden olmuş olan her şeyi biliyor olabilirdi. Ama ya dışarıdan gelen bir yabancı?"

Derin bir iç çektim. İşler gitgide daha çok karışıyordu. "Saçmalama Juvia," dedi Gray sakince.

"Planladıkları şey o kadar önemliyse Erza-san'ı tanıyan herhangi biri de yardım edebilirdi. Yabancı olayına gelirsek de Neden? Neden dışarıdan biri?"

"Erza-san'ı sevmeyen kişiler olduğunu söylemiştiniz?" Hepsi sessizce bana döndü.

"İçeriden biri hain olabilirdi. Bir yandan hana yardım ederken diğer taraftan başkası için çalışıyor olabilirdi. Planları anlatabilirlerdi."

"Ve sanırım bu olayı da çözdük."

Natsu başını salladı. "Hayır. Ama az da olsa bir yerlere vardık. Ortada bir casusluk var. Birbirlerini satıyorlar."

Lucy öfkeyle yanaklarını şişirdi. "Biraz durun lütfen!"

"Benim anlamak istediğim şey şu, tamam dışarıdan gelenleri neden beklediklerini anladık. İşi sağlama almışlar. Ama neden Erza'yı tanıyan birini bekliyorlardı. Amaçladıklarını şey tam olarak ne?"

"Onu bulmak," dedi Natsu sakince. "Onu bulmak istedikleri için başka birini bulmak istediler. Çünkü ortada büyük bir düşman var ve Erza'yı tehlikeye atmak istemiyorlar."

"Neden ben?"

Natsu sıkıntıyla iç çekti. "İşte orasını gerçekten bilmiyorum Jellal-san. Neden sen? Erza'yı tanıyan dışarıdan gelen başka biri olabilirdi. Dışarıdan gelen bir arkadaşı."

"Gözümüzün önündeki şeyi göremiyoruz."

Lucy'de başını salladı. "Onu arada bir hatırladığını söyledin. Onu rüyanda gördüğünü söyledin. Onu duyduğunu söyledin."

"Ama nereden hatırladığımı hatırlayamıyorum. O ana ait her şey çok karışık. Ne zaman o ana ait bir şeyi hatırlamaya çalışsam zihnim karışıyor. Zihnim de ne var bilmiyorum ama o şey beni engelliyor."

"O zaman olay başka biriyle ilgili. Hatırlamadağın için neler olduğunu bilmiyorsun. Belki o gördüğün rüya o anla ilgili. Zamanla hatırlıyabilirsin belki."

"Olabilir," dedi Lucy düşünceli bir halde.

O sırada Juvia yavaşça Lucy'nin dizine vurup başıyla bir yeri işaret etmişti. Ona döndüğümüzde gözlerini kısmış dikkatle karşıda ki masaya bakıyordu.

"Juvia? Ne gördün?"

Masayı işaret edip "Orada bir mercek var." dedi. Sonra da ayağa kalkıp küçük merceği aldı.

Kağıdı ortaya alıp düzgünce açtı. Onu izlerken ne yaptığını anlamıştım. Merceği Natsu'ya vermişti. Natsu merceği büyüteç gibi kullanarak dikkatle kağıda baktı.

"İşte bunu gerçekten beklemiyordum."

"Ne gördün! Ne var orada!"

Lucy merceği hızla kapıp dikkatle kağıdı inceledi. "Vay canına. Bu nedir?"

Merceği alıp kağıda baktım. Karalama aslında küçük bir yerin krokisiydi. Bu neden bu kadar hızla çizildiğini açıklıyordu. Hızlı çizilmesi sokakları belirgin etmişti. Bu kadar küçük bir çizimin bu kadar büyük bir yeri anlattığı aklıma bile gelmezdi.

Natsu düşünceli bir halde parmağını kağıdın kenarında dolaştırıyordu. Sonra da merceği alıp çizimin kenarına dikkatle baktı.

"RE?"

"Ne?"

"RE. Burada düzgün yazılmış bir RE" var. Bu nedir?" "Bir kelimenin devamı olabilir mi?" Natsu başını salladı. "Olabilir Lucy."

Lucy kağıdı kendine doğru çekip biraz daha dikkatle inceledi. "Çocuklar. .Sanırım bakmakta olduğumuz şey bir harita. Yani bir kısmı."

Gray'le bakıştık. "Bu da ne demek oluyor?" "Elimiz de bir harita var, demek oluyor Gray."

"Natsu. Gray. Susun. Şu an daha önemli bir sorunumuz var." "NE?" İkisi de aynı anda sormuştu.

"Kağıt. Aradığımız şey en başından beri burnumuzun dibindeydi! Bu kağıdı bize vermelerinin önemli bir sebebi var. Her nasılsa bilmiyorum ama, Jellal-san, sanırım sen seçilmiş birisin."

Ne? NE? NE?!

"Ne?"

"Bak. Çok tuhaf gelebilir ama bir fikrim var. Herkes kağıtların boş çıktığını söylüyordu, değil mi? Çünkü kağıt mesajını iletmek için doğru kişiyi bekliyordu. Senin dışında hiç kimse bir şey bulamadı. Neden?"

"Çünkü," diye devam etti Natsu keyifle.

"Erza-san'ın sana iletmek istediği bir şey var. Belki de senden yardım istiyor. O yüzden kağıt sen gelene kadar asıl mesajını göstermedi."

"Makarov-san kağıdın içinden ne çıkacağını gerçekten bilmiyordu. Ama, en başından beri kağıdın bir araç olduğunu biliyordu. Erza-san'ın iletmek istediği mesaj için arada ki iletişimi sağlayan kişi Makarov-san diye düşünüyorum."

Şimdi her şey daha mantıklı gelmeye başlamıştı. Aynı zamanda da dehşet verici. "Yani burada gitmemiz gereken kişi Makarov-san'dan başkası değil."

O sırada dışarıdan gelen büyük bir gürültü irkilmemize sebep oldu. Karanlıkta öylece kalakalmıştık.

"Neler oluyor?" Lucy fısıldadı. Natsu hızla başını salladı ve parmağını dudağına götürdü.

"Sessiz olun. Dışarıda bir şey var."

Nefes dahi almıyorduk. Lucy birkaç temkinli hareketten sonra yavaşça çadırın dışına baktı.

"Lanet olsun! BABA!"







Çilek Kırmızı ve Safir Mavi (Fairy Tail JerZa Fanfic)Where stories live. Discover now