"24 Ekim 1938 günü Alman dışişleri bakanı Ribbentrop ile Polonya'nın Berlin büyük elçisi Josef Lipski bir öğle yemeğinde bir araya geldiler. Bu yemekte Ribbentrop üstü kapalı Danzig Sorunu'nu konu alan bir ültimatom verdi. Kuşkusuz Lipski konuyu hükümete hemen bildirdi.
Hitler, Versay Antlaşmasıyla oluşturulan durumun düzeltilmesini istedi.
İzleyen 11 ay boyunca Polonya hükümeti Almanya'nın bu talebini reddetti.
Ve bugün İngiliz başbakanı Chamberlain, Avam Kamarasında yaptığı bir konuşmayla, Polonya'nın bir saldırıya uğraması durumunda İngiltere ve Fransa'nın ellerinde ki bütün olanaklarla yardım edeceğini tüm dünyaya ilan etti." Louis karşısında konuşma yapan adamı inceliyordu. Komutan rahatsız olmuş olacak ki Louis ile her bakışları buluştuğunda gözlerini kaçırıp diğer kendini dinleyen askerlere hitaben konuşuyordu.
Louis Mart ayının soğuk havasını içine çekti ve sıcak nefesini üfleyerek havada beyaz bir sis oluşturmasına izin verdi. Aman Tanrım, diye düşündü. 'Bu herifte ne utangaç.'
Aklına Harry ile anıları geldiğinde sırıtmasına engel olamadı. Derhal aklından Harry ile olan ıslak anılarını çıkarmazsa şuracıkta birini becermek ya da sağ eliyle uğraşmak zorunda kalırdı.
"Louis William Tomlinson." Yakından duyduğu sesle kendini anılar aleminden çekip başını kaldırdı. Komutan Louis'nin kulağının dibine kadar girmiş bir de yetmezmiş gibi bağırarak konuşuyordu. "Size yemekhaneye geçen arkadaşlarınızı takip edin dedim! Duymadınız herhalde!"
Louis kendini bir adım geriye çekti ve ifadesini düzeltmeye çalıştı. Ardından planı beynine akın etti. Komutana yaklaştı ve kulağına fazlasıyla yaklaşarak fısıldadı: "Şey, evet duymadım. Bir daha söyler misin? Ama bu sefer fısılda."
"Tomlinson cidden saçmalıyorsun."
"Dün gece ismimi inleyerek kendini tatmin ederken öyle demiyordun ama." Louis geri çekildi ve pis pis sırıttı.
Komutanın yüzü düştü. "Sen bunu nereden biliyorsun?"
"Bilmiyordum." Aptal sarışın. "Ama öğrenmiş oldum."
Jason'ın dudaklarına baktı. Kendi dudaklarını dişleri arasına hapsetti ve onu hayretle izleyen komutana göz kırparak bulunduğu yeri derhal terk etti.
Sanki biraz tarih dersi gibi oldu ama napim
İthaf isteyenler buraya yazabilirler mi ben unutuyorum valla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Love Should Wait (Larry)
Fanfiction"Sen benim göz yaşlarım gibisin. Seni dışarıya atmaya çalışıyorum. Ağlıyorum. Fakat ben de o kadar çok çoğalmışsın ki; bitmiyorsun. Ve eğer kaynağın kurursa kör olurum."