2.Bölüm "Bel"

1.1K 47 3
                                    

***

 

Isabella ona doğru döndüğünde bunu söyleyenin pazarda çarpıştığı genç adam olduğunu anladı. Lord Harry kızın Isabella olduğunu beklemiyordu. Yavaşça gülümsedi ve kıza doğru bir adım attı. Isabella korkmuştu. Bir adım geri atınca ayağı boşluğa geldi. Nehre doğru düşecekken Harry hızla onu belinden yakaladı.

“Benden korkmana gerek yok.” Diye fısıldadı. Nefesi kızın yüzünü okşuyordu. Isabella onu itti ve kenara çekilip.

“Senden korktuğum filan yok.” Dedi inatla. Hafif bir kahkaha attı. Kızın yanına geldi.

“Az önce hiçte öyle görünmüyordun.” Isabella kollarını göğsünde birleştirince Harry’nin bakışları kızın göğüslerine kaymıştı.  Isabella bunu fark edince onu iti ve geldiği yoldan dönmeye başladı.

“Benim kim olduğumu biliyor musun?” diye arkasından bağırdı Harry.

“Bilmiyorum ve öğrenmekte istemiyorum.” Diye bağırarak karşılık verdi. Harry kızın yanına koştu ve kolundan kendine çevirip konuşmaya başladı.

“Bir lorda böyle davranamazsın köylü kızı.” Dedi Harry. Isabella ‘köylü kızı’ lafına sinirlenmişti. Kolunu sertçe çekti ve onu tek eliyle yakasından tutup kendine çekti.

“Asil olman bana böyle davranmanı gerektirmez! Köylü kızı olabilirim ama senden daha asil biri olduğum kesin Lord bozuntusu!” diye bağırdı ve hızla geri doğru itti. Harry onun böyle güçlü olmasına şaşırmıştı. Isabella’nın gözleri yine kırmızı olmaya başlamıştı. Hızla eve doğru koşmaya başladı. Harry yerden kalktı ve üstünü düzeltti.

“Lanet olsun!” diye bağırdı. Ona çok kaba davranmıştı.  Onu elde etmesi lazımdı kendinden iğrendirmesi değil. Ondan özür dileyip adını öğrenmeliydi. Hızla arkasından koşmaya başladı. Isabella onun arkasından koştuğu gördüğünde daha hızlı koşmaya başladı. Harry arkasından

“Özür dilerim. Bekle. Lütfen!” diye bağırıyordu. Isabella Heaven’ların evinden geçince Heaven hızla kapıya çıktı ve arkasından.

“Bel! Neden koşuyorsun!” diye bağırdı. Harry adını duyunca durdu. Demek ki adı Bel’di. Isabella eve vardığında hızla kapıyı çaldı. Annesi kapıyı açtığında Isabella Calanthe’ye sarıldı.

“Ne oldu Isabella?” dedi kadın korkuyla.  Kapıyı kapattı ve Isabella’yı üstünden çekti. Kızın gözlerinin kırmızı olduğunu fark edince

“Neden bu kadar sinirlisin?” diye sordu. Kız bu soruyu beklememişti. Daha çok ne oldu sorusunu bekliyordu.

“Sinirli olduğumu nerden anladın anne?” dedi şaşkın bakışlarla. Calanthe bir pot kırmıştı ama hızla toparladı.

“Yüzünden tatlım.” Dedi ve gözlerini devirdi.

“Ormanda bir adamla karşılaştım onun yüzünden sinirliyim anne.” Dedi ve odasına girip geceliğini giydi ve yatağına uzanıp derin bir uykuya daldı.

Harry ormana geri döndü ve atına binip hızla saraya doğru gidiyordu. Şu an hem mutluydu hem de üzgündü. Saraya vardığında atını ahıra bırakıp dostunun yanına gitti.

“Demek döndün.” Dedi Louis.

“Ve onu buldum.” Dediğinde Louis’in gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

“Hemen anlat.” Dedi ve onu kolundan çekiştirip odaya çıkarttı.

“Ormana gittiğimde oradaydı. Sanırım ona biraz kaba davrandım.” Dedi iç çekerek.

The RoyalWhere stories live. Discover now