4.Bölüm "What"

1K 44 0
                                    

Gözlerimin kızarmaya başladığını hissediyordum. Sakice söylemeye çalışarak devam ettim.

“Bana. Bunu. Neden. Daha. Önce. Söylemedin?” dedim kesikçe. Derin nefesler alıyordum ve annemden uzaklaşmıştım.

“Biliyorum. Hata yaptım bunu sana daha önce söylemeliydim. Ama yapamadım Isabella. Sen sanki öz kızım gibiydin. Bırakamadım.”

“Bana yıllarca yalan söyledin. Beni her zaman kandırdın!” diye bağırdım.

“Özür dilerim.” Diye fısıldadı ve gözyaşlarını serbest bıraktı. Hayır, ona acımayacaktım.

“On yedi yaşındayım neredeyse Kraliçe olacak yaşta ve ben bunu yeni öğreniyorum. Prenses olduğumu ve güçlerimin olduğunu!”

“Sana çoğu kez söylemeye çalıştım ama yapamadım!” diye karşılık verdi.

“Bana bu yüzden Kraliçe Elizabeth’ten bahsetmedin değil mi?” başını evet anlamında salladı. Hızla pelerinimi taktım ve kapıya ilerledim. Annem arkamdan koştu ve bağırdı.

“Nereye Isabella!?”

“Evime. Ait olduğum yere Calanthe.” Dedim ve evden çıkıp saraya doğru yürümeye başladım. İlk defa ona adıyla hitap etmiştim. Arkamdan ağlayarak bakıyordu. Ormandan geçtikten sonra sinirlerim yatıştı. Aklıma gelen fikirle gülümsedim. Madem güçlerim vardı o zaman onları kullanmalıydım. Gözlerimi kapattım ve uçmaya çalıştım. Ayaklarım yerden kesilmişti yerden bayağı uzaklaştığımda ilerlemeye çalışırken hızla yere düşmeye başladım ve çığlıklara boğuldum.

“Tamam, bu iyi bir fikir değildi.” Diye fısıldadım ve yürümeye başladım.

Kapıda muhafızlar vardı. Beni yine almayacaklardı. Umutsuzca yanlarına ilerledim. Adamlara gülümsedim.

“Evinize hoş geldiniz Prenses ’im.” Deyince şaşkınlıkla onlara baktım. İfadesiz yüzleri hafifçe sırıttı. Gülümseyerek içeri girdim ve boş boş yürümeye başladım. Harry hangi odada bilmiyordum. Bir yere girdiğimde şaşkınlığıma hakim olamadım. Burası harika bir yerdi. Sanırım taht odasıydı. Oda kocamandı ve tahta kadar kırmızı halı serilmişti. Taht harika bir şekildeydi. Elimi tahtta gezdirdiğimde

“Sende kimsin?” diyen sesle hızla arkamı döndüm. Harika bir şekilde giyinmiş güzel bir kız vardı karşımda. Kafasında da güzel bir taç. Sanırım bu Prenses Winona’ydı.

“Saraya nasıl girdin? Bu odaya sadece saray çalışanları ve asiller girebilir. Birde izinli köylüler. Fakat ben senin izin aldığını göremiyorum köylü kızı.” Köylü kızı. sinirlenmeye başlıyordum ama bunu belli etmeyecektim. Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki benim yerime o cevabı verdi.

“Karşında gördüğünüz kişi köylü kızı değil. O Prenses Isabella.” Dedi Harry. Gülümsedim. Winona afallamıştı. Bunu beklemiyordu.

“ne? Ne diyorsun sen Harry? Bu köylü kızı… Kraliçe Elizabeth’in kızı olamaz!” diye bağırdı.

“Ta kendisi prenses hazretleri. Karşınızda tahtın asıl varisi.” Dedi ve yanıma ilerleyip elimi tutarak hafifçe elimi kaldırdı.

“Bunu kimse bilmiyor. Kanıtla.”

“Siz dışında herkes biliyor.” Dedi Harry. Hızla başımı ona çevirdim ve şaşırarak baktım. Başını aşağı yukarı salladı. Harry hafifçe omzumu açtı ve doğum lekemi gösterdi.

“İşte kanıt.” Dedi. Winona çığlık atarak yukarı çıkmaya başladı. Omzumu kapattım ve Harry’e döndüm. Bana o kadar tatlı bir şekilde bakıyordu ki. Gözlerimin pembeleşmesinden korkuyordum. Bir dakika neden pembeleşsin ki ona âşık değildim sonuçta.

The RoyalWhere stories live. Discover now