26- Oyuncak

13.9K 890 172
                                    

Zeynep'in Ağzından

Mutfaktaki Zehra teyzeyle vedalaşıp evden çıktığımda Kerem'in bahçe demirlerine yaslanıp boş gözlerle etrafı izlediğini görünce yanına gidip bir sorun olup olmadığını sormak istedim,ama gidemedim.

Onu arkamda bırakıp bir taksiye binerek geçtim evime. Duş alıp üzerimi değiştirdikten sonra bilgisayarımla beraber koltuğa uzanırken "Seni çok özledim." yazdım sarışınıma. Sonra da müzik dinlemeye başladım. Ayça'nın attığı maillere bakınıp bu haftaki işlerimi kontrol ederken Kerem'in dün gece yanıma gelişini düşünmeye başladım. Uyuyormuş gibi yaptım,karşısında durabilecek cesaretim yok bu aralar. Sırf Zehra teyze istedi diye o eve gelmişken Kerem'in de gelebileceğini tahmin etmiştim oysa ki...

Söyledikleri öyle derinden etkiliyor ki beni,onu sevemediğim için kendimi suçluyorum,kendime kızıyorum. Bu adamı ben mi bu hale getirdim diye sorguluyorum,cevapsız kalıyorum.

İnsanları üzmekten korkmazdım önceden ama Kerem'in gözlerine bakınca onu yerle bir ettiğimi görebiliyorum,ve bu duyguyu biliyorum da... Yabancısı değilim. Kendimi bir sokak kaldırımına atıp saatlerce ağladığım zamanlardan biliyorum. Beni teselli edişi geliyor gözümün önüne. Nasıl yapabildi bunca zaman? Ona sevdiğim adamı anlatırken,kollarında başka bir adam için ağlarken nasıl teselli etti beni? Neden?

"Sen bu eli tutmama,bu parmağa yüzük takmama engel olmuşken bana sevmeyi bilmekten ya da bilmemekten bahsedemezsin." deyişi yankılanıyor kulağımda. Benimle ilgili hayali bu muydu yani? Yüzük,evlilik...

Derin bir iç çekerek oturduğum koltuktan kalkıp kendime sert bir kahve yaptım. Böyle durumlarda en iyisi bu gibi...

Bir müzik dinleyip Özata'nın etkisinden çıkmaya çalışsam da nedense olmadı,başaramadım. Sanki hayatımda çok önemli bir yeri varmış gibi,gün içinde aklıma gelişleri çok saçma. Neden böyle olduğum hakkında tek bir fikrim yok. Söyledikleri kafamı yeterince karıştırdığı içindir belki de. Ona bir şans verebilmeyi isterdim ama bu süre içinde ya çok kuvvetli bağlar hissedemezsem de boşuna onu üzersem diye korkuyorum. Evet,konuştuğum hatta daha öteye de gitmek istediğim bir adam var,ona dokunamıyorken Kerem'e dokunmak gerçekten de boşluk doldurmak olmaz mıydı?

Çalan zille düşüncelerim bölünürken elimdeki kupayı bırakıp açtım kapıyı. Bir kargo şirketi çalışanı,büyük bir kutuyla karşımda dikiliyordu. Emre evde kalan eşyalarımı yollamıştır belki derken kutunun üzerindeki adres bilgilerine bakıp Özata Holding olduğunu görüp heyecanlandım. İmza işlerini halledip adamı yolladıktan sonra salona geçip parçalarcasına açarken kutuyu,içinden çıkan,geçen gün Kerem'in ev hediyesi olarak getirdiği,daha sonra da onu paramparça ettiği dekor lambalar şimdi yine buradaydı. Bir daha yollamış... Bu adamın her hamlesinde içimde bir şeyler harekete geçecek mi böyle? Ne zaman bitecek bu beni düşünen hali?

Telefonumu alıp onu arayıp aramamak arasında gidip gelirken cesaret edemedim,koydum telefonu yeniden bir kenara.

Ertesi gün şirkete geçtiğimde insan kaynaklarından çağırıldığımı duyunca elimdeki projeye daha başlamadan indim alt kata. Oradaki arkadaşın yanına uğradığımda "İşine son verildi Zeynep." cümlesini duyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Neden?

"Anlamadım,emin misin?"

"Bu maaşın,şurayı da imzalaman gerekiyor."

"Açıklaması yok yani?"

"Senlik bir şey yok,sanırım birisi patronla iletişime geçip seninle çalışmamasını istemiş,eli uzun biri olsa gerek." dediğinde bir yandan kağıdı imzalayıp diğer yandan bu kişi Kerem'se ne yapacağımı düşünmeye başladım. O sinirle direkt çıktım şirketten zaten. Özata Holdinge gittiğimde Kerem'in toplantıdan yeni çıktığını duyup daldım odasına. Sekreteriyle bir şey konuşuyordu,ben aniden odaya daldığımda ikisi de şaşkınca baktı bana.

KALBİMDEKİ ÇİZGİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin