6.Bölüm

63.4K 3.1K 636
                                    

İlerledikçe artık rutine binen harika bir olay daha vardı;her gün uçuşa çıkmak,uçuşlarda daha da gelişmek. Bugün yine ilk uçuşa çıkanlardan birisi bendim ve bugün bir kez daha başarışı bir iniş yapmıştım! Kendimle gurur duyarak indim o uçaktan omuzlarımdaki yıldıza bakış attım ve elimdeki kaskımla başımı gökyüzüne kaldırarak olduğum kişi ve bulunduğum yer için Allah'a şükür ettim.

İlk ben uçuş yapıp yere indiğim için herkesi ben bekliyordum.
Benden sonra ilk inen Oğuz oldu,sonra Sema,sonra Mert. Hepimiz birlikte oturup en son uçan arkadaşımız Hakanı bekledik. Sema beklemek istemedi ama bizimle birlikte olmak zorun olduğundan beklemek zorunda kaldı.
Uçuşları bitene kadar Teğmenlerin yapcak işleri yoktu çünkü.
Bizim de yapacak işimiz olmadığı için oturup birbirimizi bekliyorduk.
Hakanın uçağı inişe geçince hepimiz ayaklanıp uçağı izledik.
Bizimkilere çoktan "uçağı ben indirdim" diye havamı atmıştım ama bir kere daha inen uçağa bakarken de aynı havayı atmaktan çekinmedim.

"Daha önce hiç uçak indirdiniz mi?"

"Of tamam Miraç anladık uçak indirdin bravo yeter artık."

"Sen anlayamazsın Oğuz anlayamazsın çünkü bilek işi bu bilek!"

"Kızım ben de uçağı kaldırdım. Senin kadar hava basıyor muyum bak? Az mütevazı olcaksın!"

"Kim diyor bunu? Mütevazılık dersini kim veriyor?  Havacılıkta sınır tanımayanın tekinden mütevazılık dersler ne ironik ama!"

Oğuz parmaklarını dudaklarıma doğru uzattı,dudaklarımı birbirine bastırarak "Senin bu aralar sesin çok çıkıyor." dediğinde eline vurdum dudaklarımı rahat bırakması için.
Hakanın uçaktan indiğini görünce hepimiz gözlerimizi Hakana çevirdik o sırada arkamızdan gelen "Teğmenler!"seslenişi ile arkamızı dönüp elinde küçük bir kağıtla bizi bakan asker ile karşılaştık.
Çocuk işaret parmağını uzatıp "Yavşan,Öztürk,Güngör,Kara...Dinçer? Dinçer nerde?" diye sorunca "Buradayım." sesiyle tekrar arkamıza döndük Hakana baktık.
Hakan hızlı adımlarla yanımıza gelince çocuk elindeki kağıda bakıp "Ziyaretçiniz var." dedi.

"Nasıl ya hepimizin mi?"

"Evet hepinizin."

"Emin misin?"

Sema'ın sorusuna çocuk elindeki kağıdı getirip "Buyrun bakın komutanım."diyerek uzatarak cevap verince hepimiz ziyaretçimizin kim olduğunu öğrenmek için harekete geçtik.
Bize ziyaretçi haberini getiren askeri de geride bırakıp koşar adımlarla ziyaretçilerin beklediği alana doğru ilerledik.
Oraya gidene kadar bu sürpriz yumurtadan çıkan ziyaretçimizin kim olduğu hakkında büyük bir beyin fırtınası yaptık.
Beyin fırtınamızın sonucunda Hakan'ın ailesinden birisinin geldiği kanısını aldık.
Çünkü Hakan ailesi İzmirdeydi. Gelmeleri,ziyaret etmeleri bizimkilerden daha kolaydı.

Ziyaretçilerin olduğu alana yaklaşınca gözlerimi kısıp etrafa bakmaya başladım.
Gözlerim Hakanın ailesini arıyordu ama bulamıyordu. Alan büyük olduğu için insan tanımada daha da zorlanıyordum,
Hakanın ailesini aramaktan masaların birinde karşılıklı oturmuş bizi,beni bekleyen ailemi fark edememiştim. Son süratla düşen jetonla birlikte anneme ve babama takıldı kaldı gözlerim. Olduğum yerde nefes nefese durmuş onlara bakarken "Anne!"diye bağırındım sevinçle.
Gerçekten annem ve babam mı gelmişti?
Yoksa bir serap falan mı görüyordum? Allahım çok özlemiştim onları lütfen gerçek olsun rüya falan olmasın.
Benim seslenişimi annem duymamıştı bense hâlâ gerçek olup olmadığını anlamakla meşguldüm.

"Oha,gerçekten Kemal amca ve Hale Teyze mi o?"

"Kemal amca değil lan gevşek Kemal Komutan!"

"Tüm derdimiz o mu şimdi Mert?"

Aşk'a Uçan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin