14.Bölüm

53.5K 2.9K 808
                                    

Bu bölüm bir miktar ilahi bakış açısı,bir miktar birinci tekil kişi olarak ortaya karışık bir şeyler gelecektir iyi okumalar.

Burak elindeki defterleri hızlıca masaya koyup sandalyeye çöktü ve elleri ile yüzünü kapattı.
Bugün yine,herkesten önce sınıfa gitmiş ve o gelen not kağıdını okumuştu.
Fakat bu sefer her zamankinden farkılı olarak ciddiyet içeriyordu.
Tamamıyla ciddi bir itiraftı sadece ciddi bir itiraf değil adamın bütün duygularının yoğunluğunu çok net gösteren bir belge gibiydi. Herkimse o kişi resmen mektup gibi yazıp aşkını itiraf etmişti.

Burak Yüzbaşı, böyle bir mektubu,aşk itirafını okuyunca resmen renk değiştirmiş,kudurmuştu fakat ona rağmen hiçbir şey yapamıyordu,yapmıyordu. Bir şeyler yapabilmek için ilk kim olduğunu anlaması ve bulması gerekiyordu ama Burak sinirlenmekle meşgul olduğundan bulma çabasına henüz girmemişti.

Miraç sınıfa Sema ile gelince o notu almış okumuştu.
İlk başta "Yine ne saçmalamış? Kim oynuyor lan benimle böyle?" dese de sonra o yazanları okuyunca yüzü değişmiş gözleri dolmuştu.
Burak onun etkilendiğini ve gözlerinin dolduğunu görünce daha da sinirlenmişti.
Miraç,Semaya bakarak "Kim bu ya..." diye duygusal bir ses tonu ile o soruyu sorunca Burak,durduğu kürsünün yanından bir an önce kendisine gelmesi için "İstersen bulalım?" demişti. Kendini daha fazla tutamamıştı.
Miraç ise ciddiye alarak parlayan gözlerle "Cidden bulabilir misiniz hocam? Yapar mısınız bunu?" diye sorduğunda Burak bir şok daha yaşamıştı.
Sinirden vücudu karıncalanırken dik dik Miraça baktı. Ciddi mi bu kız yoksa dalga mı geçiyor?
Her şeyden önce,ne olursa olsun bir komutanla böyle mi konuşulur?!

Burak tabii ki onu bulurdu özellikle kendisi için kim olduğunu bulur ve o adamın hakkından gelirdi! "Bulurum." dedi kendisini sakinleştirmeye çalışırken. "Bulurum ama sağ bırakırmıyım onu bilmiyorum." Miraç tepkisiz bir şekilde Burak Yüzbaşına bakarken Burak  kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu içten içe.

Burak daha da kendini sakinleştirmeye çalışıyorken bunu asla mümkün kılmayarak içeriye mahşerin üç öküzü olarak Oğuz,Mert ve Hakan girdi.
Onları görünce daha da bozulmuştu sinirleri. Miraç'a doğru parmağını uzatıp "Filo sınırları içerisinde böyle bir şeyin yasak olduğunu bilmiyor musunuz? Gizli yapsanız tamam diyeceğim ama ne bu! Gözlerimize sokar gibi, komutanın nasıl gözüne soksak da bizi bitirse diye yapıyorsunuz. Merak etme,ben o çocuğu bulup bu gülleri de,notları da ona yedireceğim hiç merak etmeyin siz!"diye bağırdı.
Mert,Hakan ve Oğuz yavaş hareketlerle çaktırmadan yerlerine oturmaya çalışıyordu.

Burak Yüzbaşının böylesine esip gürlemesi,onları bulma ihtimali o üç aptalı da ürkütmüştü ama çaktırmıyorlardı. Burak Yüzbaşı ise sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu ama başarısız oluyordu.
Burak, o sinirle nasıl ders işlediğini bile anlayamayamamıştı.
Şimdi,odasına gelince rahatça sinirlenebilirim diye düşünerek telefona sarıldı.

"Çok mu özledin beni?"

Telefonu açar açmaz karşısındaki sesin böyle demesi sinirlerini daha da bozuyordu.
Gözlerini kapatarak sinirle tısladı "Gebereceğim hasretinle."

"Tamam,şimdi ayrıldık belki ama çok açmayacağım arayı bak spoiler vereyim sana."

"Serkan,sinirlerim zaten bozuk bir de sen böyle konuşup attırma tepimin tasını,leğenini!"

Burak,aradığı kişiye bile katlanamaz derecede sinirliydi çünkü o daha yeni yeni kendi içinde kabullenmişti bir şeyleri. O bir şeyleri yeni kabullenmişken bir başkasının böylesine ileri geçip açılması onu inanılmaz kaybetme korkusu ile sarmıştı. Burak'ın aşırı ciddi çıkan o sesinden sonra Serkan "Ne oldu yine?"diye sordu.

Aşk'a Uçan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin