16. Bölüm

65.7K 2.9K 950
                                    

Aynada kendime baktım. Saçlarımı iki yandan Semaya balık sırtı ördürmüştüm. Üzerimdeki üniformayla tam bir 23 Nisana hazırlanmış küçük kız çocuğu gibi hissetmiştim aynadaki görüntüme bakınca. Kocaman gülümsedim. "Makyajsız bile güzelim ya ben gayet de şansım var işte!"diye söylendim. Gökçenin bahsettiklerinden beri Burak Yüzbaşının pasparlak geçmişinin önüne geçemeyeceğim konusunda kendimi inanılmaz kötü hissediyordum ama aynaya bakıp güzel olduğumu gördükçe biraz da olsa enerjim yerine geliyordu.

Örgülerimi iki yanıma alıp omuzlarımdan aşağı salladıktan sonra kendime son kez bakarak odamdan çıktım. Yatakhaneden çıkıp bilgisayar odasına giderek simülatör çalışacaktım tabii kendimce bu planları yaparken asla arkadaşlarımı düşünmemiştim.
Bilgisayar odasına girdiğimde Mert,Hakan ve Oğuz'un da orada olduğunu gördüğüm an gerisin geri çıkmıştım ama hepsi de kafasını çevirip beni gördüğü için böyle kolay kolay gitmeme müsade etmemişlerdi. Mert,kapattığım kapıyı hemen geri açar açmaz kolumu kavradı ve "Miraç,biraz konuşalım."diyerek beni çekiştirdi.

"Dokunma bana Mert,konuşacak bir şeyim yok benim."

"Bizim var!"diyerek daha da ısrar etti ısrarla beni içeriye çekti. Beni içeriye alırken hemen kapıyı kapatıp kapının önüne geçti. Çıkmamı engellemek için yapıyordu ve köşeye sıkıştırmıştı beni. Ben,kesinlikle onlarla bir şey konuşmak istemiyordum,konuşacak bir şeyim de yoktu çünkü kendi içimde her şeyi konuşup halletmiştim. Onların beni nasıl sevmediklerini,değer vermediklerini kabullenmiştim.

"Sürekli bizden kaçıyorsun ama bu böyle olmaz,sürüp gitmez Miraç. Adam akıllı konuşmak istiyoruz bize bir izin ver."

Mert'e dik dik baktım. Konuşmaktan kaçma sebebim kendi irademe olan inançsızlığımdı çünkü onların aksine ben onları çok seviyordum bu yüzden onların diyecekleri şeylere hemen ikna olup yelkenleri indirebilirdim,kuyruğu dik tutmak adına onlarla görüşmemem gerekiyordu. Yine de tüm direnmeme rağmen kapana sıkışmaktan kaçamamıştım. Üçü birden beni abluka altına almıştı sanki ne tarafa dönsem sıkışıyordum o yüzden pes ettim. Onları dinleyecektim ama asla kanmayacaktım!

"Sizi dinlersem peşimi bırakacak mısınız?"diye sordum. Soruyu daha tam bitirmemiştim bile,üçü birden nefes almadan "Hayır!"diye yanıt verince gözlerimi devirdim. Elbetteki onların peşimden olmayacaklarını eskiye dönene kadar peşimde dönüp duracaklarını çok iyi biliyordum ama yine de şansımı denemek istemiştim.

"Tamam neyse ne konuşun sonra da beni rahat bırakın."

Oğuz oradan atlayıp "Onu yapamıyoruz maalesef."diye söylendi. Oğuzu dikkate almadım bile onun konuşmasından bir şey beklemiyordum çünkü. Evet, istediğinde çok akıllı fikirli duygusal bir insanla dönüşebiliyordu ama genel anlamda o bunu tercih etmiyordu o yüzden Oğuz'dan şu an hiçbir mantıklı cümle beklemiyordum.

"Miraç,biliyorum seni çok üzdük çok kırdık bizim arkadaşlığımıza kardeşliğimize yakışmayan bir şey yaktık ama sana yemin ederim, kötü bir niyetle bu kadar ileri gitmedim. Senin de sevildiğini bilmeni isterken bir yandan da bana yaptığının aynısıyla karşılık vereyim istedim bak Sema ile evlenip çoluğa çocuğa karışmak nasip olmasın ki!"

Hakanın bu ettiği büyük yemini Mert destekledi,Hakan lafını bitirir bitirmez mikrofonu o eline aldı ve "Yemin ederim böylesine üzüleceğini,kırılacağını bilsem elimi kırardım,filoyu bunların başına yıkardım yine de yapmazdım öyle bir şey Nisa ile bir gün bile mutlu olmak nasip olmasın ki!"dedi. Ettikleri bu büyük yeminlere arkadaşlarından görüp her haltı yiyen özenti ergen tipli Oğuz da katılmıştı; "Gökçe ile mutlu olmak nasip olmasın ki ben de öyle!"

Gözlerimi devirdim ve Oğuza baktım. "Sen Gökçe ile zaten mutlu değilsin ki salak! Hiçbir alakanız yok."diye çıkıştım.

"Ne demek alakamız yok? Komutanımın kız kardeşi al sana alaka!"

Aşk'a Uçan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin