15. Bölüm

61.1K 2.8K 872
                                    

Yine bir kısım İlahi Bakış açısı/Bir kısım birinci tekil kişi olacaktır.

Burak,sabah filoya girer girmez üniformasını bile giymeden Oğuzu odasına çağırdı. Bu konunun dışında istesede duramıyordu bu meseleyi en fazla bir gün kadar yok sayabilmişti şimdi ise gece sabahı zor etmiş erkenden hesap sormak adına filoya gelmişti. Oğuz gelene kadar üniformalarını üzerine geçirmiş ve sabırsızlıkla onu bekliyordu. Oğuzu beklerken gözleri Miraç'ın doğum gününde hediye olarak verdiği onu çok şaşırtan o peçe baktı. Bu kadar iyi niyetli ve samimi bir insanı nasıl oluyordu gözlerini kırpmadan üzebiliyorlardı? Baktığı peç onun daha büyük hırsla dolmasına sebep olmuştu. Tüm gücünü omuzlarındaki yıldızlardan değil de o peçten alıyordu an itibariyle.

Dün sabah Miraçla konuştuğunda o çiceklerin ve notların Oğuz ve onun saz arkadaşları olan Mert ile Hakan'ın başının altından çıktığını duyar duymaz kafasında kırk tane Oğuzu öldürme planları kurdu.
O kadar üzülmüştü ki sevdiği kızı düşürdükleri o konum ve onun ne kadar üzüldüğünü görmek Burak'ı mahvetmişti. Onun olan her şeye inanılmaz derecede bir bağlılığı ve sahiplenişi vardı her zaman ve şimdi bu seferki bağlılığı Miraçtı. Miraç'a yaşattıkları bu duyguları ve bu üzüntüyü komutanlarına yaşatmış sayılıyorlardı bu da demek oluyordu ki;o üç aptala ölüm!
Ve şimdi o planları gerçeğe dönüştürme zamanıydı.
Kapısı çalınır çalınmaz ayağa fırladı bir hışımla ve "Gel!" dedi.

Oğuz kapıyı açar açmaz gereksiz bir neşeyle sinir bozucu bir şekilde "Sabahı şerifleriniz hayrolsun konutanım." diyerek etrafa pozitiflik saçarken Burak Yüzbaşının hiç pozitif olmayan tam tersine negatif bakışları ile karşılaştı.

"Olacak inşallah Oğuz olacak. Seni öldüreceğim ve hayatımın en güzel sabahı olucak."

Yüzbaşının bu dediklerini bir an olsun durup sorgulamadı onun yerine daha felsefik bir şekilde yaklaşarak "Ölmek için doğmuşuz komutanım. Ölüm Allahın emri,her nefis bir gün ölümü tadacaktır." diye her şeyden habersiz karşılık verdi.

"Sen burdan elenip gittikten sonra hocalık yaparsın. Hazır iş de bulduk sana ne güzel oldu değil mi Oğuz?"

"Eleniyor muymuşum komutanım?"

Oğuz hâlâ Burak'ın ne kadar ciddi olduğunu kavrayamamış gibi duruyor ve öyle konuşuyordu! Şimdiye kadar bu çocuğu buradan göndermemek hataydı fakat en büyük sıkıntı bu herifin pilot olarak başarısı ve kabiliyeti yüksekti bu yüzden bu adamı istese de buradan gönderemiyordu! Oğuz'un en büyük sıkıntısı yavşak olması ve bir asker olduğunu üstüyle muhatap olduğunu henüz idrak edememesi! Burak hırsla dolup taşmıştı onun bütün idraklarını açacaktı!

Oğuzla tam karşı karşıya bir vaziyetelerken Burak daha fazla kendini tutamadı ve "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz lan siz?"diye sordu. Şimdilik,inanılmaz sakindi bu sakinliği kaç saniye sürerdi bunu da Oğuz belirleyecekti. Oğuz,Yüzbaşını anlamamıştı. Kaşları çatık olarak Burak Yüzbaşına bakıp kalmıştı.

"Hangi konuda komutanım?"diye sordu. Tabii ki çocuk haklıydı vukuatları öyle çok, öyle bitmez bir şeydi ki hangisi konusunda bu soru yöneltiliyordu onun da aklı bir hayli karışmıştı! Burak Yüzbaşı,Oğuzu ışıl ışıl aydınlatmak için sinirle "O kızla nasıl oynayabilirsiniz öyle utanmadan? Bir de kendinize dost diyorsunuz öyle mi? Ulan hepinizin ayaklarını bir birine bağlayıp Filoda yüz tur koşturmazsam!"diye bağırdı. Oğuz,Burak Yüzbaşımın bu bilgiyi edinmesine şaşırmamıştı çünkü Miraçla birlikte kahvaltı edecek kadar işi ilerletmişlerdiyse bunu da ilk ağızdan öğrenirdi!

"Diğerleri neyse de sen,benim onu sevdiğimi biliyorsun. Bu yaptığınızın beni çıldırtacağını bile bile oynamaya devam ediyorsun bir de kızın gönlünü kırıyorsunuz!
Ulan ben de sizinle oynamazsam! Son yüz yılın en güzel oyununu inşaa edeceğim üzerinizde.
Hayır, üstelik ben sinir krizleri geçirirken burada gözümün içine baka baka 'Notları yazanı sevdi Miraç' demek ne demek lan? Oğuz,git ailenle vedalaş."

Aşk'a Uçan KanatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin