BÖLÜM 4: GÜVEN

1.8K 160 35
                                    

Merhabalar! :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabalar! :)

Bölümlerin gelme süresinde gecikme olduğunun farkındayım ancak insan her istediğinde bölüm yazamıyor maalesef. Ya da yazmak için bilgisayarın başına oturduğunda aniden bir sorun çıkıyor ve bu seferde yazamamış oluyorsun.

 Çok güzel bir bölüm olmadı. Çünkü okulların başlamasıyla vaktim daraldı ve eve geldiğimde yorgunluk beni yatağıma kenetliyor :)  Ama gelecek bölüm daha aksiyonlu, daha uzun geleceğinin sözünü verebilirim. :)

Yinede bölümü beğenirseniz lütfen yorum yapın ya da oy verin. Bir şekilde aranızda yazan varsa bilir, emeğinin karşılığını almak ister. Güzel yorumlarınızı bekliyorum :)

Keyifli okumalar dilerim! 

Hayatın neresinde durursanız, ışıkları durduğunuz yerden görürsünüz. Hâlbuki ki ışığın nasıl parladığını ve insanı nasıl cezp ettiğini görebilmek için daha yakınına gitmeniz gerekir. Bir yerlerde durup her şeyin düzeleceğini ve sonsuzluğun dünya için bile geçerli olmadığını söyleyen, yüzlerce insan bulabilirsiniz. Önemli olan sayabildiğimiz ya da görebildiğimiz sonsuzluk değil. İnandığım bir şey varsa eğer, her saniyenin içinde bile insanı öldürebilecek güçtü bir sonsuzluk yatmaktaydı. Sadece ne koşulda ve durumda olduğunuz bunu belirleyebilirdi. Koca dünyada ve büyüklüğü hala bilinmeyen bir evrende nefes alamıyordum. Oksijen için yer çoktu. Ama ben aldığım nefesin sadece organlarımı yaşattığını düşünüyordum. Saatlerdir oturuyorum, siyah gözlü adamın evinde ve neden burada durmak zorunda olduğum konusunda kendime tatmin edici cevaplar veremiyordum. Evet, haklıydı. Kaçıyordum. Belki de korkum değildi, burada durmamın sebebi. Çaresizlik bazen korkudan daha baskın olabiliyordu. Burada güvende olduğumu söyleyemez ve altına imzamı atamazdım. Ama yine de bir şekilde kendimi güvende hissediyordum. Güneş batmıştı ama hava karanlık değildi. Bulutlar gökyüzünde parçalanmıştı ve bir kaçı koyu renkteydi. İçimi resmetmişlerdi sanki. Oturduğum yerden kalktım ve kendim için mantıklı olabilecek şeyler düşünmeye çalıştım. Feza hakkında zerre bir bilgim yoktu sadece gözlerindeki lanetli siyahı hak ederek dünyaya gelmişti. Ona verilen sihirli bir güç gibi. Sabah bana söylediklerinden sonra evden çıkmıştı ve hala gelmemişti. Kaçtığım adamları tanıyor olması kendimi hiçte iyi hissettirmiyordu. Onun, o adamlarla bir yakınlığının olduğunu düşünmek bile nefesimi parçalıyordu.

Hırkamın cebine elimi attığımda telefonumun dünden beri kapalı olduğunu ve Nazlının beni bu süre zarfında kaç defa aradığını düşündüm. Sanırım beni bir süre düşünmekten alı koyacak şeyi bulmuştum. Telefonumun açıldığını belirten ses içeriyi doldurduğunda ekrana gelecek cevapsız aramaları bekledim.

450 cevapsız arama ve 230 mesaj. Daha azınıda bekleyemezdim zaten.

Derin bir soluk alıp, Nazlının numarasını tuşladım ve yiyeceğim kelimeler için beynimde yer açtım.

SOKAĞIN SON ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin