FİNAL - "Bugün, ölmeyeceğim."

777 83 19
                                    

Akşam üstü gökyüzünde toplanan bulutlar, geç saatlere doğru, göğü aydınlatan şimşekler eşliğinde sağanak yağmura dönüşmüştü. Otoparkta duran aracıma atlayana kadar sırılsıklam olmuştum. Silecekler bir aşağı, bir yukarı deli gibi yer değiştiriyor ama yine de yağmur damlalarıyla başa çıkamıyordu.

Yaklaşık yarım saat içerisinde Meral'in evinin olduğu sokağa ulaştım. Arabayı evin yolun başına park ettim ve etrafı kolaçan ederek, evin önünde park halindeki siyah minibüse ilerledim. Yaklaştığımda kapısı açıldı. İçeride Meral ve Rıfat ile birlikte iki genç polis daha vardı. Sokağın iki ucuna da sivil ekiplerin konuşlandığını söylediler.

Efgan ile konuştuktan sonra Meral'i aramıştım. Açtığında benden esaslı bir fırça yedi. Ondan güvenli bir yer bulmasını istediğimde aklına ilk olarak kendi evi gelmişti. Babası Vedat müdür, evin her tarafını kamera sistemleriyle döşemiş, hatta güvenlik gerekçesiyle sokağın giriş çıkışlarına da gizli kameralar yerleştirmişti.

Meral, web sitesine girdiğimiz IP adreslerini kendi evine yönlendirdiğini, izin vermeyeceğimden çekinerek bana söylememişti.

Genç polislerden birine dönerek Rıfat ile birlikte evin içerisine konuşlanacağını söyledim. Ben ve diğer genç polis de arabada bekleyecektik. Meral, şaşırmış şekilde yüzüme baktı ve "Ben ne yapacağım?" diye sordu.

"Sen merkeze, Selim ve Efgan'ın yanına döneceksin."

"Bir dakikalığına dışarı çıkabilir miyiz baş komiserim?" dedi. Dışarıda yağan sağanak yağmuru gösterdim.

"Umurumda değil. Konuşmalıyız."

İtiraz etmeyerek minibüsten dışarıya çıktım. Meral de beni takip etti.

"Babam böyle istiyor, değil mi?"

"Seni tehlikeye atamam, Meral. Vedat müdüre bir söz verdim."

"Hayatım boyunca bu böyle mi devam edecek? Hayatım boyunca babamın gölgesi altında, sizin korumanızda mı yaşayacağım? Polisçilik oynamaya devam mı edeceğim? O merkezdekiler bana torpilli demekte sonuna kadar haklılar."

Konuşurken ağladığını hissedebiliyordum ama bedenimizi sırılsıklam eden yağmur, gözyaşlarının görünmesine engel oluyordu.

"Ne yapmamı istiyorsun?" diye sordum.

"Bana görev verirken, bir baba gibi değil, bir amir gibi davranmanızı... Böyle önemli bir olayın çözülmesini kameralardan izlemek istemiyorum. Bu günden sonra alacağım her terfiyi, her ödülü, her madalyayı hak etmek istiyorum."

Haklıydı. Yanıma geldiğinden beri merkezde aktif rol almasına izin verdiğim Meral'i, sahadaki görevlerde hep geri plâna atıyordum. İtiraf Avcısı dosyası, eşine zor rastlanır cinstendi ve doğal olarak görev istiyordu.

"Bana güvenmiyorsunuz, değil mi?" Sesindeki kırgınlığı hissedebiliyordum.

"Mesele sana güvenmemek değil Meral." dedim. Zor bir kararın eşiğindeydim ve hiç zamanımız yoktu.

"Bana söz ver." dedim.

"Ne sözü?" diye sordu.

"Ölmeyeceksin." dedim gülümseyerek.

"Bugün, ölmeyeceğim."

"Ölmesek de hasta olacağız." dedim. "Geç hadi arabaya."

Arabaya bindiğimizde Rıfat olanı biteni anlamamış halde, yüzümüze şaşkınlık içerisinde bakıyordu. Şoför koltuğunda oturan genç meslektaşım, torpidoyu açarak bize iki kutu kağıt havlu uzattı. Sabah beni tişörtle dışarı çıkmaya teşvik eden hava, nasıl oldu da fikir değiştirdi anlam veremedim. Neyse ki arabamın bagajında önlem olarak taşıdığım bir anorak vardı da sırtıma geçirmiştim.

İtiraf Avcısı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin