ʕ•ﻌ•ʔ

289 45 25
                                    

Hikayeyi bir şekilde kopyalamak, bunun üzerinden prim elde etmek suçtur.

•Tüm Hakları Saklıdır.

Tür: Romantik, macera, genç kurgu
Başlangıç: 2017
Hikaye Şarkısı: Bon Jovi - It's My Life

Uyarı: Hikayede adı geçen herşey tamamen hayal ürünüdür. Lütfen gerçek yaşamdaki insanlarla ilişkisini sorgulamayınız.

Yazardan Not:
İlk hikayem olduğu için bir kusurum olursa affınıza sığınıyorum. Sevgiyle kalın..

~

Faegan!! O lanet olasını nasıl fark edememiştim.

"Çok mu üzüldün haa!!" dedi ve şişeyi tekrar ağzına dayıyarak birasından bir yudum daha aldı.

   Devam etti "Ben senin için evimi yaktım be.. Senin için ölmek istedim!! O gün o olanların hiç biri kaza felan değildi.." gözleri kıpkırmızı olmuştu.

   İçimden nefesimi saymaya başlamıştım. Artık kalbimin yerinden çıkacağına olan inancım giderek daha da artmıştı.

   Küfür ederek duvara bir tekme daha salladı. Tuttuğu bileğimi kuvvetlice sıkmış, yüzüme doğru yaklaşmıştı.. Bense başımı yavaşça sağa çevirebilmiştim..

Gecenin bir vakti, kuytu bir çıkmaz sokakta, birde böyle bir manyakla napıyordum ben!Evden çıkmamalıydım..

Ve yeniden devam etti.

"Senin içindi.. O yüzden o gün, o göle onu ben ittim.."

Bu bölümü üzerine bastıra bastıra söylemişti..

"O heriften iğreniyorumm.. Hak ettiği cehennemde şimdi..!!"

  Bileğimi sertçe birden bırakı vermişti. Elindeki şişeyi duvarın sol tarafına doğru fırlattı. Şişenin içinde dışarı çıkmak için can çekişen içki damlaları, paramparça olmuş cam kırıklarının arasından kusursuzca yol edinmiş ilerliyordu..

Beni soracak olursanız, artık ben bende değildim..

  "Yeter.." diyerek inledim.

   Sanırım artık nefesim giderek tükenmişti. Kollarımdan tutarak "Adrienne!!" diye haykırdı. Artık ayakta duramıyordum. Yine o astım krizine girmiştim.

Tekrar bağırmaya başladı.

"İlacın nerde.."

Sessiz kalmalıydım. O yüzden susmayı seçmiştim. En güzel seçenek bu olmalıydı. Yere doğru yavaşça çökmeye başladım.

Saçlarımı yüzümden çekerek "Bunu yapma Adrienne.." diyebildi.

   Bunun derdi neydi? Ne yapmamı bekliyordu. Mutluluktan havalara uçmamı mı! Ve hala bana ne yapıp ne yapmamam gerektiğini mi söylüyordu? Ah.. Hayatımda gördüğüm en ahmak herifin tekiydi..

Nefesimi toplamaya çalışarak konuştum.

  "Söylemeyeceğim.."

Yanaklarıma dökülen göz yaşlarımdan utanıyordum.

Devam ettim "Orion.. Onsuz bu lanet olası dünyayı istemiyorum.." diyebilmiştim.
Susmuştu. Artık neredeyse hiç nefes alamıyor hale gelmiştim.

Gözlerimi bu dar çıkmaz sokağın duvarına dikmiş ve artık ruhumu teslim etmek istiyordum. Beni kucağına alarak eve doğru koşmaya başladı. Donuyordum. Küçük yağmur damlaları üzerime düşdükçe bulunduğum psikolojik çöküntü giderek depreşmişti. İnsan ölürken ne hissederdi? Acı? Korku? Pişmanlık? Ya Sevgi?

Buna cevap veremem.. Ama düşünmekten de kendimi alı koyamam.. Denedim.. Olmadı.. Olacağada benzemiyor..

Kapıya bir tekme sallayarak açmıştı. Beni boş mobilyaya bıraktı. Çıldırmışçasına bir ileri bir geri gitmeye başlamıştı. Bağırarak evin içinde geziniyordu.

"Söyle ilaç nerde?"

Söyleyecek artık nefesim dahi kalmamıştı.

Artık hergün yanıma gelen o azrailden ve onun metresi hayat denen fahişeden, kurtulmak istiyordum.

Söylemeyeceğimi anladığında, pes ederek mutfağa doğru koşmaya başladı. Dolapları kurcalıyor olmalıydı. "Lanet olası nerdesin.." dedi ve aralarına o lanet küfürlerini serpiştirip durdu.

Buzdolabını açınca kapağındaki ilaçları görmüş olmalıydı. "Dayan Adrienne.." diyerek yanıma koştu. İçime çekmemi istiyordu ama içim o kadar acıyordu ki, o kadar acı çekiyordum ki 'nefes' artık bir hiçti.

Benim - nefesim- olmadan nasıl nefes alabilirdim ki?

Elini saçlarıma dolamıştı.

"Bana bunu yapma! Kendini öldürmek mi istiyorsun?" diye bağırıyordu. Feagan'ın göz yaşları yanaklarına delice çarpıyordu.

Gözlerimi artık çeviremez hale gelmiştim. Sabit bir şekilde tavana bakmaya başladım. Artık bu durumdan korkan lanet Faegan yüzüme bir tokat salladı. Ve biran Dylan'ı düşündüm.. Artık pes ediyordum.. Ölmeyi bile beceremeyen ahmağın tekiydim.

Ve içime çektim.. Çektim ve çektim.. Öksürerek nefes almaya başladım. Daha kuvvetli ağlamaya, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Çünkü ölmedim. Ölemedim. Ölmemi bile yasaklayan, beni esir alan bu manyaktan kurtulmak istiyordum..

Faegan duvarın dibene oturarak, dirseğini dizine dayadı. Başını avuç içine yasladı. İç çekerek fısıldadı.

"Tanrıya şükür olsun"

Sırtımı dönerek sessizce ağlamaya başladım. Ondan saklamaya çalışsamda anlamıştı. Yanıma gelip saçlarıma dokunmaya başladı. Birden ona dönerek kendimi çektim ve elini ittirdim.

Beni yalancı 'sözde masum' bakışlarıyla kandırmaya çalışıyordu.

"Yemin ederim Orion'a hiç birşey yapmadım.."

Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip sitemle konuştum..

"Senden iğreniyorum.."

Birden beni kucağına alıvermişti. Bu ne cüret! Tanrım sen bana yardım et! Çırpınmaya başlamıştım.

"Korkma, odana götürüyorum!"

Artık çırpınacak halimin bile olmadığını buna çabaladığımda fark etmiştim. Çok bitkindim. Beni yatağa yavaşça bırakmıştı. Tepemde dikilip konuşuyordu.

"Hasta olacaksın.. Sırılsıklamsın"

Benim ateşim çoktan çıkmıştı bile. Belki geberirim ümidiyle günlerdir dışarda yatıyordum.

Elini alnıma koymuştu.

"Adrienne uyan.. Üzerini değiştirmen lazım."

Ben ise alev alıyordum.

Gözlerim yanıyordu ve inliyordum.

"Adrienne.."

Sesi buruk geliyordu..

"Bunu yapmak istemiyorum ama üzerini değiştirmek zorundayım.." dedi.

Dolabımın sesi hızlıca kulağıma gelmişti. Hiçbir şey düşünecek halde değildim. Tek istediğim ölmekti.

Yanıma gelerek tişörtümü çıkarmaya koyuldu. "Orion.." diyerek ona sarıldım. O laneti Orion zannediyordum.

"Orion'un yerinde olsaydım seni ağlatmak değil, senin için dünyayı bile yakardım. Seni asla yalnız bırakmazdım.."

Üzerimi değiştirmeye devam etti..

Islak bez getirmiş olmalıydı. Alnımda bir soğukluk hissediyordum. Faegan başımda umutla bekliyordu. Sayıklaya sayıklaya sabah etmiştim. Uyandığımda önce üzerime sonrada etrafa baktım. Faegan gitmişti.. Nasıl bir insandı bu? Beni seviyor muydu yoksa canımı mı yakmak istiyordu? Tek istediğim onun yüzünü bir daha görmemekti..

Seninle Ne Yapacağımı Bilmiyorum Where stories live. Discover now