ʕ•ﻌ•ʔ

25 10 0
                                    

Adrienne

Günler geçtikçe kendimi birazda olsa iyi hissediyordum. Bu benim sadece dışarıya yansıttığım yanımdı. Diğer tarafta işler iyi gitmiyordu. Yaralarımı ne kadar sarmaya çalışsamda kanamam bir türlü dinmiyordu.. Bu yaralar kalbimi, ruhumu ve bütün benliğimi sarmalamıştı.

Dylan'ın yüzü gözümün önüne geldikçe böyle bir adamla yıllarca nasıl yaşayabildiğimi düşünmeden edemiyordum. Yıllarca ona nasıl 'baba' diyebilmiştim? Kimse hayatını veya ailesini seçemezdi öyle değil mi? Bunun için kendimi suçlayıp durmamam gerekirdi..

Artık yalandan bile var olsa bir babamda yoktu..

Yıllar önce annemde babamda beni bu acımasız dünyaya mahkum edip gitmişlerdi..

Ben bu girdabın içinde kaybolurken, Orion'un soğuk bedeni toprağın kollarına kendini bırakmıştı.. Yaşanılanlar aklıma geldikçe boğazımdaki yumru giderek büyüyordu. Bunların yanı sıra Feagan, kalbimin derinliklerinde bir embriyo misali yeşeriyordu.. Kalbimin onun aşkına gebe olduğunu artık kabul ediyordum.. Ben ona aşık olmuştum..

Bazen kendime hep şu soruyu sorup duruyorum. Ben onu nasıl görememiştim? Kalbim nasıl bu kadar kör olabilmişti? Uyuyan bu kör ebe artık uyanmıştı.. Herşeyi daha da net görmeye başlamıştı..

Çürüyen ruhum, Feagan'la yeniden diriliyordu..

Yavaş yavaş korkulacak kıvama geliyordum.. Mesela buna en güzel örnek Dylan'ı gebertme fikri. Bu fikir, beynimin odacıklarında gezinip duruyordu. Bu fikri beynimden kovmaya çabalıyordum.. Ama başarısız oluyordum..Giderek büyüyen bu majoist fikir, tüylerimi ürpetiyordu.

Bakışlarımı pencereden çekip tavana sabitledim. Bu ruh hali berbattı. Ömrüm boyunca bir daha tatmak istemeyeceğim kadar berbat!

Kapının gıcırdayan sesi ile doğrulmaya koyuldum. Feagan'sa kapıda dikilmiş, bana uzun uzun bakmaya başlamıştı. Bu duygu gerçekten iğrençti. içimden ona "Ne duruyorsun, sarıl bana!" demek geliyordu. Buna oldukça ihtiyacım vardı. Hiç olmadığım kadar ihtiyacım..

   Adımlarını yatağıma doğru atmaya başlamıştı. Ayak ucuma sıkıntıyla oturdu. İç geçirerek söze girdi.

" İşler.. Onlar berbatlar.. Benimle aşağıya gelmelisin.."

    Kalbimin atışlarını kulaklarımın içinde hissedebiliyordum. Hızla ayaklanıp peşinden ilerlemeye başladım. Basamakları korkarak iniyordum. Feagan'a tutunup içimden iyi şeyler olmasını diledim. Bunun asla olmayacağını bildiğim için iyi dileklerimi yarıda kesip attım.

    Görünürde kimse yoktu. Aşağı kat, oldukça sessizdi. Feagan karanlık koridorun sonundaki odaya yönelmişti. Kapıya vardığımızda anlamsızca beni süzdü.

"Karşılaşacağın manzaraya dayanabileceğine inanmak istiyorum. Bana söz ver.."

"Sen neyden bahsediyorsun? Bunu yaşamadan sana bunun sözünü veremem.."

Sert bir dille çıkıştı.

"Söz ver!"

"Deneyeceğime söz veriyorum.."

     Kapıyı aralayıp içeri girmem için geri çekildi.

İçeri adım attığımda karşılaştığım manzaranın etkisiyle, kalp atışlarım çıtasını beni öldürecek dereceye çıkarmıştı.. Bu? Bu..

     Odanın tam ortasına geldiğimde bir patlama sesiyle irkildim. Üzerime dökülen renkli kağıt parçacıkları başımı döndürmüştü..
Niko, yüzüne kocaman bir gülücük yerleştirmişti. Önce bana, daha sonra suç işlemiş bir çocuk gibi duran Feagan'a bakmıştı.

    Yerdeki mumlar.. Tavandan sarkan kırmızı güller.. Kırmızı, siyah balonlar.. Sayamayacağım kadar çok olan Adrienne temalı resimler..
Bu? Bu bir.. Boş kalan kısmı tamamlamaya korkuyordum..

    Etrafta gezinen sahipsiz bakışlarım, önümde diz çöken Feagan'la buluşmuştu.. Tanrım! Bu rüya olamazdı öyle değil mi? Bu bir şakaysa gerçekten sonunda çok ağlayacağıma emindim.

    Aptal düşüncelerimi bir kenara bırakarak  Feagan'ın elindeki yüzüğe gözlerimi çevirdim.

    Deli aşığımın göz yaşları eşliğindeki sözcüklerine, sessizce kulak kesilmiştim.

" Yıllar önce sana direnmeye çabalamıştım.. Ama bunun imkansız olduğunu, bana da kalbimede öğrettin..
   Bilirsin, aşk insanı savunmasız bırakır.. Tıpkı aşkımın, senin önünde itatle çöktüğü gibi..
   Sen dünyamın en masum yanısın..
   Sen, kimsesiz bu okyanusun içinde yaşayan tek deniz kızısın..
   Nedensiz sahillere vur bizi..
   Bu deli adamla evlen Adri.."

      Yanına yavaşça çökmüş, havada kalan ellerini avuçlarıma haps ederek yere indirmiştim.

    Gözlerim bu defasında mutluluktan ağlıyordu..
Alnını alnıma dayayıp sözcüklerimi toparlamaya çalıştım. Karşımda umutla göz yaşı döken bu adama, fısıldamaya başladım..

"Cennetin alevli yanı..
  Hakettik biz bizi..
  Bu deniz kızı, okyanusu olmadan bir fanusta yaşayamaz..
  Seni.. Seni Seviyorum.."

    Ellerini ellerimden kurtarıp yüzümü avuçladı. Tebessümle kadife parmaklarını yüz hatlarımda gezdirdi.. Bense parmaklarımı ensesinde şevkatle gezindiriyordum..

"Benim karım olacaksın.."

Burnumu çekip yanıtladım.

"Evet 'müstakbel kas kaktüsüm'
  Karın olacağım.."

   Yerden doğrulup ellerime uzandı. Beni narince kendine çekerek ayağa kaldırmıştı.

  Sevinçle bağırdı.

"Evet! İşte evet!! "

   Birden kendimi Feagan'ın kollarında bulmuştum. Beni o kadar hızlı döndürüyordu ki.. Bu anın bitmesini hiç istemiyordum.. Bu rüya hiç bitmemeliydi.. Bu aşk 'yaşamayı' hak ediyordu..

    Yazardan Not:

Bu bölümü kısa yazdığım için affınıza sığınıyorum. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölümlerde buluşmak üzere..

To już koniec opublikowanych części.

⏰ Ostatnio Aktualizowane: Jul 23, 2020 ⏰

Dodaj to dzieło do Biblioteki, aby dostawać powiadomienia o nowych częściach!

Seninle Ne Yapacağımı Bilmiyorum Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz