Bölüm 5: Simgesel Ölüm

1.1K 73 28
                                    

Medyada Kalben var. Dinleyin beğeneceksiniz.. Oy ve yorumlar için teşekkür ederim. Her ne kadar pek gelmesede hhdhshsj
Keyifli okumalar. 😊😘

Ona bakmaya bir son verdim ve umursamazca önüme döndüm. Başımı ağaca yaslayıp küçük bir nefes çektim. Aldığım hızlı küçük nefes başımı döndürmeye başlamıştı. Gözlerimi kapatıp ağaca yasladığım başımı gökyüzüne dönecek şekilde yukarıya kaldırdım. Gözlerimi açıp ona bakmaya başladım.
Benden cevap gelmeyeceğini kabul etmiş boş boş ileriye bakıyordu.
'O da nereden çıktı.'
Beklemediği cevap geldiğinde şaşırmış, alnındaki çizgiler belirginleșmiști.

'Uyurken adımı sayıklıyordun da' dedi merak ettiğini belli eder bir halde.
Kalp atışım hızlanmış, kesik kesik nefes almaya başlamıştım.
Allahtan bana bakıpta, iyice heyecanlanmama neden olmuyordu.
Kollarımı dizime dayayıp başımı ellerim arasına aldım. Nefes alışım düzelse de kalbim çok hızlı atıyordu. Bu da başımın dönmesine neden oluyordu.

'Evet seni görüyordum.'

Ölüyordum ben. Kalbimin hızlı atması yaşamımın değil ölümümün simgesiydi.
Seni sevmeyen ve sevmeyecek biri için atan kalp ölmek değil miydi zaten.
Neresinden tutayım param parça hayallerin?
Peki neden nefes almaya devam edeyim?

Yine hızlı, küçük bir nefes aldım. Önceki aldığım nefesin etkisini alıp götürmüş adeta nötrlemiști.
Rahatlamıştım. Tepki vermemesi bir yandan beni rahatlatsa da bir yandan da üzüyordu. Beni umursamadığı için mi tepki vermiyordu acaba?

Hava kararmaya yüz tutmuş, Ay yuvarlak parlaklığıyla ortaya çıkmıştı. Dolunay var bu gece. Ben oldum olası dolunayın özel bir gücü olduğuna inanmışımdır. Hayır yani böyle kurt adamlar falan açısından değil, sadece bana özel bir his bırakıyor.
Bir taraftan anlatılamayacak kadar silik, bir taraftan ise hiç susturmayacak kadar güçlü bir yapısı var. Gözlerimi Ay'a dikip bana yine o hisleri tek tek işlemesine izin verdim. Telefonumu elime alıp bir şarkı açtım.

...

Hayat..
Daha kaç kere vurup,
kaç kere kıracak,
kaç kere yıkıp,
kaç kere savuracak..
Kalbim.. Kalbim..
Daha kaç kere çarpıp,
kaç kere duracak,
kaç kere inanıp, kaç kere unutucak

...
Hayat ne kadar tuhaf. Sevmek diye bir duygunun varlığı, seni yerden yere vurabilirken, yıldızlarda da bir yer edinmeni sağlayabiliyor. Bu ikinci seçenek hem az hemde şanslı olan kesimde etkili olsa da, hiç olmamasından iyidir. İnsanın umudunu kaybetmemesini sağlayabiliyor.
Umut, seni parlatır. Yıldızlara baktığında gözlerinin içi parlar ya hani, işte bu umuttur bence. Böyle konuştuğuma bakmayın aslında bende hiç bir şey bilmiyorum, hiç bir zaman dahil olmadığım kurguları yaşadığım hayatta, hep izleyen taraf oldum. Sessizce etrafı izlerken, durmadan değişen duygularımın önemi yoktu bu yüzden. Hiç bir zaman seçim hakkım olmadı. Verileni yaşadım ve ona ait duyguları yaşamak zorundaydım.

Yavaşça ayağa kalkıp,
"Artık gidelim mi?" Dedim.
Kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı ve o da ayağa kalktı. Kola şişesini ve bardakları poșetin içine koyup çöpe attım. Yanına geldiğimde gözleri kızarmıştı.
"İyi misin?" Diye sordum.
"Evet iyiyim" dedi ve gülümsedi. Fakat bu gülümseme sahteydi. Gerçekten mutlu veya iyi değildi. Sahte bir gülümseme sebebini açıklamaktan kolay derler...

Üzerine gitmedim çünkü anlatmak isteseydi anlatırdı. Bana tam olarak güvenmiyor veya sırrını anlatacak kadar sevmiyordu, o kadar.
Ne kadar da basit söyledim değil mi...!

Hep Seni Bekledim. Where stories live. Discover now