Bölüm 11: Toz Pembe Bir Hayat

968 51 9
                                    

Ders çoktan başlamıştı. Kapının önündeki olaydan sonra o kendini benden çekmişti. Bende doymamıştım ve onun aksine onu kendime çekmiştim.
Mutluluk verici o öpücüklere doymamı nasıl bekliyordu ki zaten. Aklınca intikam almaya çalıştı. Fakat bilmiyor ki o intikam beni üzmez aksine mutlu ederdi ki bence beni mutlu edeceğini bildiği için yapıyordu.
Fakat beni kendi kurduğu oyunlara alet edemeyeceğini, benim bu küçük oyunlara kanmayacağımı ve bunlarla yola gelmeyeceğimi öğrenmeli. Öyle çok aşırı bağlı olmasam da, çok inanmasam da burcumun özelliklerine sahibim.
Lise ikinci sınıfta farketmiştim bunu. Lisedeki sınıfımda öyle çok yakın olmasa da bir tane kız arkadaşım vardı. Çok yakın olmasa da derken yakın olmasını istemediğim için olmadığını belirtmeliyim sanırım. Daha önce bahsettiğim çocukluk arkadaşımdan sonra arkadaş edinmeme gibi, içime kapalı olma gibi bir özellik kazanmıștım. Sınıfta olan olaylar, tartışmalar da benim bu alışkanlığımın iyi bir karar olduğunu
farkettirmiști. Çok yakın olan arkadaşların bir anda aralarının bozulması kendimi doğrulamama yardımcı oluyordu. Mutlu etmiyordu tabiki ama doğru yolu seçtiğime dair birer örnekmiș gibi geliyorlardı. Veya ben arkadaş edinmeye cesaret edemediğim için kendimce sebepler arıyordum bilmiyorum.
Oturduğum yerden doğru düzgün kalkmaz, insanları doğrudan olmasa da gözlemlerdim. 'Doğrudan olmasa da' nın nasıl olduğunu anlamayanlar olabilir onu da açıklayayım. Direkt insanlara yüzüm dönük olmazdı. Dışarıyı izler gibi yapardım onlarla ilgilenmiyormuș gibi ama aslında onları dinlerdim. Onları izlediğimi farkettirmezdim veya olaya dahil olmazdım. İçinizden bana sinsi falan diyenler de olabilir, kabul ediyorum biraz sinsiyim. Tabi ki de arkadaş edinmememin tek nedeni çocukluğumdaki arkadaşım değildi. Zamanla ergenlik dönemine girmemle beraber eşcinsel olduğumu farketmem de bunda fazlasıyla etkiliydi. Davranıș ve konuşmalarımdan anlaşılmasından korktuğum için içli dışlı olmamayı tercih ediyordum. İşte o çok yakın olmayan kız arkadaşımla da kendisinin fazla cana yakın olması ve sürekli yanıma gelmesi nedeniyle o küçük yakınlașma olușmuștu.

Yine genel olarak tek taraflı gerçekleşen sohbetlerden birinde o durmadan konuşurken, kendini bana zorla dinletirken konu burçlara gelmişti. Konuştukları genelde ilgimi çekmezdi ama bu sefer çekmişti. 'İnsanların kişiliklerini çözmek için burçlar çok önemlidir' gibi bir cümle kurmuştu. Ben de şaşırmıştım ve 'ciddi misin?' diye sormuştum. İlgimi çektiğini görünce bu konuda daha fazla bilgi vermeye başlamıştı çünkü genelde konuşmasına pek dahil olmaz, soru sormazdım. Soru sormama sevinmişti. Bu da kendimi biraz suçlu hissetmeme neden olmuştu. İçimi bilmeyen insanlar için bu biraz ego kasma eylemiymiș gibi gelebilir ama hiç alakası yok. Kendimi dış dünyadan soyutlamazsam zarar göreceğim, arkadaş edinirsem yine terkedileceğim gibi fikirlerle kendime yeni bir kişilik oluşturmuştum.
Benim yaralarımı sarma şeklim de bu işte.
Her neyse en sonunda fazlaca ısrarla öğrendiği burcumun özelliklerini, telefonundan açtı ve bana okudu. Evet bir kaç özellik dışında tamamen bendim. Ben bir boğaydım. Sert veya yumuşak değildim. Gerektiğinde yumuşak gerektiğinde olabildiğine serttim. İnsanlara uymak istersem uyardım ama istemezsem kimse beni kendine uyduramazdı.

Şimdiki hayatımda ki bu aşk...
O olmasa inanmazdım sanırım boğaların sevdiklerini, ölümüne sahiplendiklerini. Evet sahiplendim. Ölümüne sevmişim gibi geliyor. Ölüm kadar da çekici..

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hep Seni Bekledim. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin