Bölüm 8: 'Artık inanıyor musun?'

1.1K 66 26
                                    

Yanıma sandalyeyi koydu. Sessizce üzerine oturdu. Sırtını yasladı.
'Uyku mu tutmadı?' Dedi.

'Evet peki ya seni?'

'Evet beni de tutmadı.'
Bir anda durgunlaștı ve

'Akşam film izlerken uyuya kaldığım için kusura bakma.' Dedi.

Şaşırdım. Öylece bakakaldım. Gözlerimin içine bakıyordu. Utandım. Gözlerimi kaçırdım. Kendini bana karşı sorumlu hissediyordu. Mutlu oldum. O kadar mutlu oldum ki gözlerim doldu. Hep üzüntü gözyaşları birikmiş bu gözler şimdi onun bana verdiği mutlulukla doluyordu. Sessizce yere baktım. Gözlerim hemen kurumuştu. İçerim, ruhum; mutluluk açlığını adeta gözyaşlarından karșılar gibi gözlerimi hemencecik kurutmuștu.
Hayat...
Bu kadar acımasız olmak zorunda mı! Küçük mutluluklarla kocaman mutlu olabilecek insanlar varken onlardan o güzel küçük mucizeyi neden kaçırıyor.
Kendimi toparladım. Yüzümü yerden kaldırdım ve direkt gözlerine baktım.

'Benim için sorun olmadığını biliyorsun' dedim.
Biliyordu.
Ona kırılamayacağımı biliyordu.
Onu sevdiğimi biliyordu. Gülümsedim.

'Ama yine de beni düşündüğün için teşekkür ederim.'

Gülümsemekle yetindi. Zaten bana da yeterliydi. Yorganın bir tarafını açıp,

'üşüdüysen gelebilirsin' dedim.

Üzerindeki ince siyah gecelikle üșümemesi biraz tuhaf olurdu.Ayağa kalktı sandalyesini benim sandalyeme birleştirdi. Yorganın altına girdi. Ellerimi bacaklarımın arasında birleştirdim.
Kollarımız temas ediyordu birbirine. Aşırı sıcak. Çok sıcak. Üşümemiş meğer. Üşümediyse neden yanıma oturdu ki!
Yıldızlara kaldırdım gözlerimi. Ne kadar güzel patlıyorlar. Şehrin ışıklarıyla kendi parlaklığını kaybeden yıldızlar bugün adeta şehirle zıtlașmış gibi parlıyor.

'Çok güzel parlıyorlar değil mi? ' diye sordu.
Gözlerimi ayırmadan cevap verdim.

'Evet.'
Duraksadım. Yıldızlara bakmaya devam ediyordum.

'Aynı senin gibi.'

Sonra dediğim şeyin farkına vardım. Düşündüğüm şeyleri dışımdan söylemekten ne zaman vazgeçeceğim...

'Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?' Dedi.
Evet öyle düşünüyordum çünkü onun gibisine daha önce rastlamadım. Farkını her zaman belli etti bana. Beni belki de umrunda olmamasına rağmen mutlu etti. Onun yanında olmak beni mutlu ediyor ve o kendini benden uzak tutmadı. Benim ona nasıl baktığımı bile bile, onu sevdiğimi bile bile benimle eve çıkmak istedi. Senin hakkında ne düşünebilirdim ki başka; Sen parlıyorsun ve bu parıltı beni benden alıyor.

'Evet böyle düşünüyorum.' Dedim,
yanaklarımın utandığım için kızardığını bilerek.

'Peki sen benim hakkımda ne düşünüyorsun? Ya...yani paylaşmak istersen tabi.'

Kekeleyerek söylemiştim çünkü çok merak ediyordum.
Kendisi gibi olmayan, kendisini seven eșcinsel bir erkeğe karşı ne hissediyor, ne düșünüyordu. Sessizlești. Sakince yıldızlara baktı. Yüzünde sokak lambasının ulaşamadığı tarafına düşen bir gölge oluşmuştu.

'Sen parlamanın diğer insanlara zarar vereceğini düşündüğün için parlamayı bırakmış bir yıldızsın sadece. İçinde bir yerlerde hapsettiğin parlaklık dışarıya çıkış yolunu durmadan arıyor.'

Söylediklerini anlamadım. Benim göründüğüm gibi olmadığımı mı düșünüyordu?

'Parlamayan bir yıldızın yıldız olmaya hakkı yoktur.'
Sanki o anki duygularımı anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı. Önüne döndü ve

Hep Seni Bekledim. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin