Bölüm 17- Hayat siyahı mavisinde barındırıyormuș

541 36 11
                                    

Oturdum sessizce filmimi izliyorum. Gelmiş yanımda tuhaf tuhaf hareketler yapıyor. Allahım ne yaşadım da bana bunları yaşatıyorsun diye içimden geçirmeden yapamıyorum. En sonunda dayanamıyorum ve soruyorum.
"Zorun ne Serkan, izlesene şu filmi."
Bi filme bi bana bakıyor ve
"Film sarmadı, seni sinir etmek daha eğlenceli." Diyip sırıtıyor otuziki dişini göstererek.

Derin ve sesli bir offf çekiyorum. Sonra tekrar filme dönüyorum.
"Hiç oflama. Dedim sana bi komedi filmi aç diye."
Umursamamaya çalıştım ama bu sefer de işaret parmağını baş parmağıyla çekiştirerek kulak mememe vurdu.

Tabi ben durur muyum hemen koluna bi beşlik attım.
"Rahat dur çocuk."
Daha fazla dayanamayıp kalktım filmi kapattım.
"Hadi git aç hangi filmi izlemek istiyorsan."
Bunu duyunca çenesini sağa sola, gözlerini dört bir yana hareket ettirerek șebeklik yaptı. Zafer edasıyla bilgisayara yöneldi. Kahkahalarla güldüm tabi bende. Siteden bana göre  malca bir film açıp yanıma oturdu. Film başlar başlamaz dikkatini tamamen ona kaptırdı. Ah aptal aklım sanki bilmiyorsun Serkan'ı.. En başında yapmam gereken buydu.

Komedi filmlerini hiç sevmiyorum abi ya. İzliyorum ve hatta kahkahalarla gülüyorum ama sonra boşa izlemişim gibi hissediyorum. Filmi izler gibi görünüp hayatımı tartıyor genel olarak hayatım hakkında düşünüyordum.
Her neyse tam o sırada Feza dış kapının kilidini çevirdi ve bir kaç saniye sonra da yanımıza geldi.

(Ama önce)

***
"Bana neden diye sor."

"Neden, neden ayrılmak istiyorsun benden?"

Meraklı ve üzgün gözlerle bana bakıyor. Mantıklı bir cevap bekliyor ama alamayacak tabiki.
Derin bir nefes alıp konuşmaya hazırlanıyorum.

"Sırf senden ayrılmak istiyorum diye Seni sevmediğimi düşünme sakın. Biz büyük bir hata yaptık bitanem. Birbirimizi tanımadan özelimize girdik. Biliyorum belki sen beni, benim seni tanıdığımdan daha fazla tanıyorsun ama ben seni tanımıyorum. Birbirimizin sınırlarını bilmiyoruz. Birbirimizin hayatlarını, birbirimizin geçmişlerini ve hatta neleri sevdiğini, nelerden nefret ettiğini bilmiyoruz. Bu şekilde birbirimizi çok fazla kırar çok fazla üzeriz."

Duraksıyorum ve devam etmeye çalışıyorum. Ağzım kuruduğu için biraz zorlansam da tekrar konuşmaya başlıyorum.

"Senden ayrılmak istiyorum çünkü, her anımı paylaşmak istediğim, her baktığımda güldüğünü görmek istediğim,Sevdiğim adamı, mavimi, gerçekten tanımak istiyorum. Bunu sevgili olarak başaramayız Feza."

Onaylamaz bakışlarıyla karşılık verdi.

"Peki arkadaş olunca kendimizi daha mı iyi tanıyacağız? Sevgiliyken başaramadığımız şeyi arkadaşken nasıl başaracağız.Seninle ayrıldığımızda seni kıskanmayı bırakacak mıyım? Veya özelime aldığım birini arkadaşım olarak görebilecek miyim?"

Haklıydı aslında. Ama bilmiyorum, o an en mantıklı gelen fikir buydu ve düşünmeden konuşmaya başlamıştım. Bir süre sessiz kalmayı tercih ettim. Çünkü saçma bir karar vermiştim.

'Benim biraz düşünmeye ihtiyacım var ve bu ayrılık olayı da bunun bahanesi sanırım.' Dedim.

Küçük bir endişe yüzüne yayılırken 'neyi düşüneceksin?' diye sordu.

Neyi mi düşünecektim? Ellerimin titremesi ve sinirimin geçmesi için ellerimi başımın arasına yerleştirip saçlarımı okşamaya, başımı kaşımaya başladım. Derin bir nefes alıp verdim.

'Ben, sadece bir fotoğrafımız olsun istemiştim.' Sesim olduğundan daha bitkin çıkmıştı.

'Senin yanından çıkıp odama geçtiğimde kapıyı kilitlemiştim. Gelirsen giremeyesin ve ben de rahatça düşünebileyim diye..
Fakat sen o kapıyı açmaya bile çalışmadın. Yanıma gelmeni istemezken, o kapının açılmaya çalışılmaması parçaladı beni.
Neden böyleyim bilmiyorum. Bunun için kendimden nefret de ediyorum ama böyleyim işte. Böyle olmak beni düşünmeye itiyor ama daha ne düşüneceğimi bile bilmiyorum.'

Ağzımdan dökülen cümleler biraz olsun rahatlatmıştı. Bunları söylemeseydim içim içimi yiyecekti çünkü. İnsan gerçekten de çok doyumsuz bir varlık. Bu zamana kadar istediğim ama bir türlü bulamadığım sevgiye kavuşmuşken neden kabullenemiyorum. Oldu işte sevdiğim ve beni sevdiğini bildiğim biri var.
Ne istiyorum ben?
Bitkin bir halde arkama yaslandım. Başımı koltuğa bıraktım ve ellerimle șakaklarımı ovalamaya başladım. Başım öylesine çok ağrıyordu ki..
Oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu. Ellerimi tuttu dizlerimin üzerine bıraktı. Sonra başımı tuttu ve dizlerine yatırmaya çalıştı. Karşı çıkmadım ki karşı çıkacak halim de yoktu zaten. Başımı dizlerine bıraktığımda elleriyle başımı ovalamaya başladı.

"Özür dilerim" dedi.

Bunu Beklemiyordum.
Başımı biraz ovaladıktan sonra elini saçlarıma atıp saçlarımla oynamaya başladı.
Öyle rahatladım ki, baş ağrım uçup gitti. Tabi aklımdaki düşünceler de..

"Ayrılmak istemiyorum" dedim.

"Seni daha fazla  tanımak istiyorum."

Üzerime doğru eğildi ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

"Beni tanımanı istiyorum. "

Gülümsedim ve o da gülümsedi.
En bașında demiștim bu gün bu konușma iyi bitmeyecek diye.

Evet kesinlikle iyi bitmedi, mükemmel bitti.
***
Odaya girdiğinde gelip yanıma oturdu ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
Şimdi siz diyeceksiniz e Serkan ne olacak diye, durun o halde onu da anlatayım..😂

O büyük kavganın tatlıya bağlanmasının ardından Feza'yla biraz konuştuk. Çok güvendiğimiz arkadaşlarımıza ilişkimizi söyleme kararı aldık. İkimizinde aklına ilk Serkan geldi. Güvenilir biri olduğunu ikimizde biliyorduk ve arada kıskançlık meseleleri olması hoșumuza gitmiyordu. Ki artık biz eve çıktığımızda göre o da  sık sık gelecekti ve zor durumda kalabilirdik. En mantıklı olanı söylemek diye düşündük ve ertesi gün söyleme kararı aldık.  Ertesi günün sabahına kalktığımızda içimde büyük bi korku ve heyecan vardı. Çünkü hiç konuşmamıştık eşcinsellik hakkında ve büyük bir homofobik çıkabilirdi. Gerçi öyle olsa bile gidip birilerine yetiştirecek bir karakteri yoktu ama yine de korkuyordum. Çünkü değer veriyordum. Homofobik biriyse arkadaşlığımız bitebilirdi ve bu hiç hoş olmazdı. Her neyse.
Feza'yla birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra ben Serkan'ı aradım ve bize çağırdım. Biraz işim var bankaya falan gideceğim işim bitince gelirim dedi. O arada evi toplama kararı aldım çünkü baya bi dağılmıştı. Evi topladım diyene kadar Serkan çoktan gelmişti bile. Geçtik oturduk sohbet muhabbet falan derken  ben artık daha fazla dayanamadım ve konuşurken Serkan sus bir şey söyleyeceğim diyip susturdum. Meraklı meraklı bakmaya başladı. Öyle bakınca ben daha da heyecanlandım. Cümleyi toparlamaya çalışıyordum aklımdan.
Ben eşcinselim desem iş biraz uzayacaktı en iyisi direkt biz Feza'yla sevgiliyiz demek diye düşündüm ama bu sefer de ya bir anda ağır gelirse diye düşünmeden edemedim.  Öyle mi desem böyle mi desem derken Feza bi anda
"Biz sevgiliyiz" dedi. İkimiz de öylece bakakaldık tabi..
Bir süre tepki vermedi. Ama bu oldukça normal sanırım. Yüzündeki şaşkınlık bir kaç dakika sonra kayboldu. Şimdiye kadar nefret bakışlarını takınmaması da korkularımı biraz olsun dindirmişti. Sonra yüzüne yayılan gülümsemeyle o korkular tamamen yok oldu.

"Ne denir bilmiyorum ama benlik sıkıntı yok, sizin adınıza mutluyum."

Bunu duymak o kadar güzel gelmişti ki anlatamam. O günün akşamı ilk başta Serkan, Feza ve ben  daha sonra Serkan gittiğinde ise başbaşa fotoğraf çekindik.

Hayat siyahı mavisinde barındırıyormuș. Ne tamamen mavi ne tamamen siyah. Hayatin kendisini kusursuzluktan uzaklaştıran da tam olarak bu değil mi zaten? 😊

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 08, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Hep Seni Bekledim. Where stories live. Discover now