3/10

2.7K 160 76
                                    






Zayn.




Artık gitmemiz gerekiyordu. Annemler, saat on iki gibi gelin demişti. Saat şuan on iki buçuğa geliyordu.
Gözlerimi odanın içinde dolaştırıp, gideceğimizi haber vermek için Harry'yi aradım. Gideceğimizi?  İlk önce Louis'yi bulmalıydım sanırım.




Harry'ye öncelik verip odasına çıktım. Büyük ihtimalle oradaydı ve tek başına oturuyordu. Her zaman yaptığı şeydi bu.
Sallana sallana odasına çıkıp yavaşça kapısını araladım. Yatağın önündeki görüntü ile kaşlarımı çatıp kuzenim ve Harry'nin yanına ilerledim. Louis Harry'nin saçını seviyor, Harry ise onun dizine yatmış büyük ihtimalle uyuyordu. Tanrı aşkına, neyi kaçırmıştım ben?




Louis beni görünce gülümsedi.
"Şu yatağın örtüsünü açabilir misin Zayn?"
Hala şaşkınlığım gitmemişken, başımı sallayıp yatağın yanına gittim ve örtüyü açtım. Louis yavaşça ayağa kalkıp Harry'yi aynı yavaşlıkla kucağına aldı. Kırılacak bir eşyaymış gibi Harry'ye dokunan Louis, kaldırdığım örtüyü üzerine örttü. İşini bitirdikten sonra birkaç saniye yüzüne baktı. Sonra bana dönüp, "Gidiyor muyuz?" diye sordu.




"Bana anlatman gereken bir şey var mı Lou?"




Tekrar gülümsedi, elini omzuma koydu. Soruma cevap vermeden yanımdan geçti ve odadan çıktı. Cidden neler oluyordu?




Birlikte arabama doğru ilerlerken suratı asıktı. Ona baktığımı fark edince dönüp suratıma baktı ve omuz silkip, "Ne bakıyorsun?" diye sordu.





"Ne olduğunu anlatacak mısın?"





Bir süre yüzüme baktığında kararsız kaldığını anlamıştım. Harry ona, bana anlatmadığı şeyleri anlatmış olabilir miydi? Saçmalık. Yıllardır dosttuk ve sadece ilk kez gördüğü kişiye gidipte benden sakladığı şeyleri anlatmazdı herhalde. Yapar mıydı? Louis'ye biraz sinirlenmeye başladığım zaman Harry'yi kıskandığımın farkına vardım. Ne? Gayet normal insanın arkadaşını kıskanması.
Kuzenim yine gülümsedi ve yüzünü önemli bir şey değilmiş gibi buruşturup, "Hiçbir şey anlatmadı, tuvalete gidiyordum ve kapının açık olduğunu gördüm. Belki oradasındır diye odaya girdim ve Harry'yi uyurken yakaladım o kadar. Yani, yerde uyuyordu."





Ufak bir kahkaha atıp arabaya binmek için arkamı döndüğüm sırada, ağzımla son cümlelerini tekrar edip sürücü koltuğuna oturdum. Yanıma geçince beklemeden gaza bastım ve eve kısa sürede vardık. Hız kullanmayı fazla sevmezdim ama arada biraz hız güzel olabiliyordu.
İçeri girdiğimizde teyzemler gelmişti  ve annemlerle oturuyorlardı. Neden uyumamışlarsa sanki.
Louis annesinin yanağına öpücük kondurup dışarıda olacağını söyledi ve dışarı çıktı. Eniştem ve teyzem de annemlerle vedalaştıktan sonra çıktılar. Bir şey demeden odama gittim. Galiba Harry ile konuşmam gerekenler vardı.





Harry.



Odama giren ışık, gözlerimin içine ulaşmayı başardığında zorlukla göz kapaklarımı kaldırabildim. Sanki içlerine tüm kumsaldaki kumları boşaltmışlardı; o derece ağırlardı ve yanıyorlardı. Normalde ağladıktan sonra uyumazdım, dün gece de büyük ihtimalle uyuya kalmıştım. Sabaha kadar içmiş ve o kafayla yatmış  gibiydim. Başımın şiddetli ağrısıyla yatağımda doğruldum ve sallanarak aşağı indim. Dün ki kalabalığa alışmış olmalıyım ki, evde tek yaşamıma dönünce zor gelmişti tabii. Hayır, tek başıma yaşamıyordum. Annemin yatılı, anca hafta da bir kere eve geldiği işinden, ablamın ise  sürekli arkadaşlarında kalmasından yalnızdım. Pek memnun olduğum söylenemezdi ama bu durumdan rahatsız olduğumu  söyleyip huzurumuzu kaçırmak istemiyordum. Huzurdan kalabilen bir şey varsa.




18 || larryWhere stories live. Discover now