4/10

2.2K 163 187
                                    






Ihm, bazı şeyleri aceleye getirmiş olabilirim. Ya da, yani bilemiyorum. Zaten fark ettiğiniz üzere 10 bölüm yapacağım ve bir şeylerin çabuk gelişmesi normal. Neyse iyi okumalar :')


*



"Çekilir misin şuradan?"



Önümdeki insanları ittirmek yerine kibarca ilerlemelerini söylüyordum fakat anlamıyorlardı ki. Tam bir saat önce Liam gittiği kafeye beni de çağırmıştı. Bu kadar kalabalık olmasaydı belki yarım saat önce, sadece iki metre ilerimde olan lanet kapıdan geçmiş, kahvemi yudumluyor olabilirdim. Biraz ileride birkaç ünlü insan vardı ve insanlar onunla fotoğraf çekilmek için ölesiye mücadele veriyorlardı. Ne geri zekalılar ama.



Sonunda kafenin kapısından içeri girdiğimde gözlerim Liam'ı buldu. Yanında Niall'da vardı ve oldukça sıkılmış görünüyorlardı. Hızlıca yanlarına gidip benim için ayrılmış sandalyeye oturdum.
"Üzgünüm, buranın böyle olacağını bilseydim yarım saat erken çıkardım," dedim gülerek.
Niall oflayıp arkasına yaslandı.
"Böyle olduğunu bilseydik biz de gelmezdik. Ah, tek amacımız kafa dinlemek!"
Bunların bir şeylere sıkıldığı gayet ortadaydı. Yoksa, Niall durduk yere oflamaz, sürekli şikayet edip durmazdı.




"Neyiniz var sizin böyle? Sorun ne?" diye sordum. Ne için gelmiştim buraya ben? Suratlarını çekmeye mi?



"Sorun Zayn. Kız gibi trip atmaktan başka bir şey yapmıyor. Dün gece, sen pastanı üfledikten sonra Ed ve Niall ile biraz dalga geçtik. O zamandan beri ters davranıyor."
Liam cümlelerini bitirip nefesini verince Niall sandalyenin başına yaslanıp, "Gelmeden önce de aradık onun da gelmesi için, ama o sadece 'hayır' deyip telefonu suratımıza kapattı."



"Bence özel gününde,"
Niall'ın suratı hemen değişip, kahkaha atmaya başladığında gözlerimi devirdim. Şu aralar Zayn'in bir problemi olduğunu bende biliyordum. Anlatsa belki biraz olsun iyi davranabilirlerdi ama o anlatmayarak üstüne gitmelerini kabul ediyordu. Bu konuda yapacak bir şeyim olduğunu sanmıyordum.



"Acaba dün ki çocuğu mu arasak,"
Liam'ın soylediğiyle gözlerimi ardına kadar açıp suratına baktım. İkisi de birbirine bakarak konuşuyordu ve beni fark etmiyorlardı bile.



"Numarasını almış mıydın?"



"Evet. Aldım diye hatırlıyorum,"



"Arasana,"



Bir şey demeden şaşkınlıkla onları izlerken, Liam çoktan onu aramaya başlamıştı bile. İçimden, belki o değildir Harry, sakin ol, demeye başlamıştım. Kim bilir? Belki cidden o değildi, olsa da gelmeyebilirdi. Bence gelmeme ihtimali yüksekti, yani düşünsenize; daha dün  gördüğünüz birileri sizi yanlarına çağırıyor. Gider miydiniz? Büyük ihtimalle hayır. O yüzden geleceğine pek de inanmıyordum.



"Geliyor,"



Liam telefonu kapatıp masanın üzerine koydu ve etrafı izlemeye devam etti. Kim olduğunu sormuyordum, çünkü tahmin etmek çok da zor değildi. Tanrı'm yardım et.



*



"Onu hatırlıyor musun Harry? Kız tam bir aptaldı,"
İki budala benimle, eskiden bana takan bir kız için dalga geçerken zoraki gülümsedim ve ardından gözlerimi devirdim. Sanki ben diyordum ona,  gel her gece odamın camını taşla, diye. Kız alışkanlık edindiği şeyi her gece yapmaya devam ettirdiğinde bizimkilerin alay konusu olmuştum -ki aradan üç sene geçmesine rağmen hala dalga geçmeyi başarabiliyorlardı.



Niall işaret parmağıyla omzumun arka tarafını gösterip heyecanla konuştu.
"Hey, bakın kim geliyor,"
Derin bur nefes alıp arkamı dönmeden önce, bu kadar tatlı giyeneceğini hayal etmemiştim. Gece taktığı asklılarla zaten ağız akıtıyordu, şimdi ise beresinin altından dışarı taşan saçları. O kadar mükemmeldi ki...
Karşı masadan bir sandalye çekti ve yanımıza getirip oturdu. Şirin gülümsemesini yüzüne yerleştirip hepimize teker teker baktı. "Nasılsınız çocuklar?"



Onlar selam verdikten sonra suratını izlemeye başladım. Sanki, dün onun kollarında ağlamamışım gibi davranıyordu. Gerçekten olanları kimseye anlatmayacaktı. Tamam, zaten anlatmayacağını söylemişti ama bir tanım yine de her şeye hazırlıklı olmamı söylemişti. O yanıma küfür etmeliydim. Louis, cidden iyi biriydi.



Niall ve Liam hararetle birbirlerine bir şeyler anlatırken Louis bana döndü ve, beni onu izlerken yakaladı. En nefret ettiğim şeylerden birini az önce yaşamıştım. Kendimi hala bitmemiş olan kalabalığa atıp boğmak istiyordum.



"Çok güzel bakıyorsun," deyip elini masanın altından, dizimin üzerinde duran elimin üzerine koydu. Kalbim delicesine, tişörtümü yırtıp geçecekmiş gibi hızlı çarparken bir şey diyemedim. Ne diyebilirdim ki? Ah, evet çok güzel bakarım mı yoksa sağ ol canım, gözlerim gözlerine bayıldı da mı? Ew. İyice saçmalamaya başlıyordum.



"T-teşekkür ederim,"
Hem sesimin hem de ellerimin titremesi zaten heyecanımı belli ediyordu, bir de üzerine kekelemem eklenmişti. Bravo Harry, tebrikler.
"Ne için?" diye sordu hala eli elimin üzerindeyken. Cidden ne için teşekkür etmiştim? Kendimi iyi hissetmiyorum.
Biraz düşündükten sonra teşekkürüme bahane buldum.
"Dün olanları... Yani anla işte. Belli etmediğin için,"
Gülümsemesi daha da yayılırken kafasını önüne eğdi. Ah... Çok mu tatlısın sen?



"Heey?"
Kafamı Liam'ın seslenmesiyle ona çevirdim. Louis elini hızla çekip benim gibi o tarafa döndü.
"Ne öyle ikiniz konuşuyorsunuz? Bizimle ilgilensenize,"  dedi. Bu çocuk geri zekalı mıydı? Hiçbir şey gözünden kaçmıyordu. Ananı sikeyim Liam.



Louis kıkırdamakla yetinirken, Liam'ın yüzüne bok görmüş gibi iğrenerek baktım. Bakışıma karşın sinirime dokunan gülüşünü yaparken önümdeki içeceği yudumladım. Bazen cidden şu ikisini öldürmek istiyordum. Neden bunlarla arkadaştım ki sanki?
Biraz daha oturduktan sonra gitmeye karar verdik. Gidip, kendi içtiğim içeceği ödedim ve kapıya ilerledim. Louis hala masada, önündeki şeye bir şeyler yazıyorken, Liam ve Niall bana doğru ilerlediler. Hızla masadan kalkıp onları geçti ve yanıma gelip beni kapıdan dışarı çıkarttı. Elime kağıt sıkıştırınca, neler olduğunu anlamadan çocuklar yanımızda bitti.



"Ben bu taraftan gidiyorum," dedi ve hepimizle aynı samimiyette el sıkıştı. Arkasına bakmadan çabucak yanımızdan uzaklaştı ve gözden kayboldu. Aynı şekilde bende eve gitmeye koyuldum. Sokağın kenarından döner dönmez elimdeki kağıdı açtım. İçimdeki bazı şeyler kıpraşmaya başlamıştı.



' Seni bırakmayacağımı söylemiştim. Daha fazla görüşeceğiz bebeğim ;)  Gece konuşalım. 9*** ** *** '

18 || larryWhere stories live. Discover now