gxg// 13

5.7K 283 78
                                    

Sıcak bir nefesin boynuma ritmik bir şekilde çarpması, belki de bilincimi açan şey olmuştu. Bunu umursamayarak uyumaya devam etmek adına gördüğüm rüyayı düşünmeye başladım.

Ama tabiki de uyuyamadım. Bu yüzden kalkmaya karar verdim. Gözlerimi açtığımda, yüzümün gerisindeki çikolata kahvesi gözleri dikkatimi çekti. Açıktı. Parlıyordu.

Gülümsedim.

"Günaydın."

"Günaydın miniğim." Diye fısıldadı. Bana 'minik' demesi hoşuma gidiyordu. Altı üstü benden 2-3 yaş büyüktü ve o bunu çok büyütüyordu.

"Bunu söylemekten vazgeç." diyerek tepki vermesini bekledim. Amacım onu kızdırmaktı. Birazcık.

"Bundan hoşlandığı sanıyordum. Ben üzgünüm..bir daha söylemem." az önceki gülümsemesi yüzünden solarken, şaka yapmış olmama rağmen canım acımıştı. Bana ne yapıyorsun Becky?

Fark etmeden tüm dünyam olmuştu. Bundan rahatsız değildim ama...bilmiyorum. Bir an gelecek ve ben parçalara ayrılacağım diye çok korkuyorum. Onu kaybedeceğim diye. Her şeyin bir sonu vardı, evet; ama biten her şeyde yeni bir başlangıçtı. Bu her türlü canın acıyacağına işaretti.

Becky'nin yüzüne bakarken, daldığım hayaller aleminden çıktım. "Sadece şakaydı. Ağzından çıkan her kelime hoşuma gidiyor, meleğim." Elmacık kemiğinin üzerinde baş parmağımı gezdirdim.

"Pis yalancı!"

"Tamam, bu hoşuma gitmedi işte!" diyerek gülmeye başladık.

Gülüşü...

Hayır Skylar! Hayallere dalmak yok!

"Bence artık bu yataktan kalkmalıyız. Çünkü kız parfümü ve orgazm kokuyor. Ayrıca yatağımdasın ve çıplaksın. Kendimi tutamayıp üzerine abanabilirim." yataktan kalkıp üzerini giyinirken söyleniyordu. Giyinmesini izlemeyi bırakıp yataktan kalkmak için toparlandım.

Ah, Tanrım! Gerçekten de kız parfümü ve orgazm kokuyor!

"Siktir! Ciddi misin?" Becky'e döndüm. Elinde iç çamaşırlarımı görünce anlamadığımı belirtmek için kaşlarımı çattım.

"Benim aldığım iç çamaşırları."

"Yani?"

"Hadi ama! Sevişiyoruz ve ben üzerindeki seksi çamaşırları fark etmiyorum!" diye söylendiğinde kahkaha attım. Sinirle elindeki sutyeni bana attı ve odadan çıktı. Çıkmasını fırsat bilip üstümü giyindim. Ardından odadan çıktım.

Tanrım! Bu olmuştu yani? Sevişmiştik!

"bugün için bir planın var mı?" mutfağa girdiğimde, beni gördüğü an sormuştu. Bugüne özel bir planım yoktu fakat eve gidip annemlere 'Hey, ben hayattayım!' mesajı vermeliydim.

"Yok ama eve uğramam gerek."

"O zaman...eve gittikten sonra bir planın var mı?" gülümsedim.

"Hayır, yok."

•°•°•°•°•

"Annenler bir şey demez, değil mi?" Becky arabayı kullanırken tedirgindi. Lunaparka gitmeye karar vermiştik. İlk önce benim evime gidiyorduk ve Becky'i onlarla tanıştıracağım için heyecanlıydı. Annemlere elbette ki sevgilim olduğunu söylemeyecektim. Çünkü bu durumu nasıl karşılayacaklarını bilmiyordum. Bu yüzden arkadaşım olarak onu bize götürüyordum. Zaten babamda bir kız arkadaş edinmemi istiyordu. İşte bu en büyük fırsattı.

"Sakin olur musun? Arkadaşım olarak göstereceğim seni. Biliyorsun, böyle bir duruma şimdilik tepki verebilirler. Bu yüzden arkadaş gibi olacağız. Anlaştık mı?" dedim. Buna kırılabilirdi, üzülebilirdi. Ama o da biliyordu ki bundan başka çaremiz yoktu. En azından şimdilik.

"Evet böylesi şuan en doğrusu. Arkadaşın olarak geleceğim, arkadaşın olarak onlarla konuşacağım, arkadaşın olarak seni öpeceği-" sözünü kestim.

"A-aa! Öpmek yok. Yanaktan belki." yüzüne dalga geçer gibi bir gülümseme vardı.

"Zaten bende kıçından bahsetmiştim." o gözlerini devirirken ben sırıttım.

"O da olur güzelim. Bir gün." göz kırptım. Şaşkınca bana bakıyordu.

"Sen harbi azgınsın." evimin olduğu sokağa girdiğimizde cevap vermeyi reddetmiş, gülümsemiştim.

"Geldik, şurası." Evin önüne park ettiği gibi indik. Arkamdan geliyordu. Kapıya ulaşınca zili çaldım. Birkaç adım geri gidip, Becky'nin koluna girdim. Kapı açıldı.

"Skylar! Neredeydin sen? Calum'a sorduğumda kız arkadaşında kaldığını söyledi. Neden haber vermedin?" annem saydırırken ofladım.

"İçeri geçsek?" derin nefes alarak yana çekildi. Bilindik yolda ilerleyerek salona sürükledim Becky'i. Babamı koltukta otururken gördüğümde gülümsedim.

"Merhaba baba!" gözleri beni bulunca gülümsedi.

"Merhaba tatlım. Neredeydin? Bizi çok korkuttun güzelim." yanağını öpüp karşı koltuğa oturdum. Becky çoktan oturmuştu. Becky'i işaret ederek konuştum.

"Yakın bir arkadaşım. Dün gece onda kaldım. Evindeki parti geç saatte bitince...ve gece geç olduğu için onlarda kaldım." annemde babamın yanına geçince pür dikkat beni dinliyorlardı. Babam kafasını salladı.

"Aslında bir bakıma doğru olanı yapmış, değil mi Angela?" anneme dönünce yüzündeki yumuşamış ifade ile rahatladım.

"Eveeet ama bizi arayabilirdi."

"Eveeet anne çok haklısın, çok üzgünüm." dedim en son etraf sessiz olmadan önce.

"Ah, bizi arkadaşın ile tanıştırmayacak mısın?" en sonunda sessizliği babam bölünce Becky'e döndüm.

"Şey..bu Becky. Michael'ın arkadaşı ve zaten o bizi tanıştırdı. Kendisi çok tatlı ve iyi biri. Seveceğinizden hiç şüphem yok." Becky ayağa kalkarak annem ve babam yanına gitti. Babamın elini sıkarken annemin elini nazik bir şekilde öptü.

"Efendim, ismim Becky. Big Centre Üniversitesinde moda tasarım okuyorum. Ailem İngiltere'de. İşleri dolayısıyla orada kalmak zorunda kaldılar. Ben ise üniveriste için buraya taşındım." Diyerek kendini kısaca tanıttı. "Tanıştığıma memnun oldum." Diyerek geri yanıma oturdu. Etkilenmiş bir şekilde ona baktım.

"Vay canına Becky, gerçekten de harika birisin. Skylar sana benzese çok güzel olur açıkçası. Kendi ayakları üzerinde durabilse.." Becky kızarırken, ben annemin bana ettiği hakareti duymamış gibi gülümsedim.

"Çok naziksiniz efendim." Babama baktım. Yüzünde hoşnut bir ifade vardı.

Tamamdır! Ailem Becky'i sevdi!

"Angela, toplantı!" babam aniden bağırınca hepimiz irkilmiştik. Annem hemen ayaklandı. Babam aceleci bir biçimde dışarı çıkarken, annem hemen ardından çıktı.

"Kendinize iyi bakın çocuklar! Tekrar tanıştığıma sevindim Becky!" dediğinde çoktan çıkmıştı annem.

"Tanrım, çok tatlılar. Şimdiden onları sevdim." dirseği ile kolumu dürttü.

"Eee, yanlız kaldık." dedi etrafa bakarken.

"Planımızı uygulayabiliriz!" sevinçle ayağa kalktım. Taklidimi yaparak o da ayağa kalktı.

"Yani sevişebiliriz!" diye bağırdığında ufladım.

"Hayır sersem, lunaparka gidecektik!"

"Ah tabi, o vardı bir de, değil mi?" kolundan sürüklemeye başladım kapıya doğru.

"En azından sevişseydik!?"

"YÜRÜ!"

Gelmeyen ilhamım ve ben, sizi selamlıyorum. Sıkıcı bir bölüm ile karşınızda oldum. Umarım beğenirsiniz.

Colors ✅Where stories live. Discover now