VAHŞET(8)

48 7 0
                                    


Bazen; hayata gözlerini yeni açmış bir bebek kadar çaresiz ve işlevsiz oluruz. Sonunu bilmeden; uçsuz bucaksız bilinmezliklere yelken açarız . Belli bir amaç uğruna geldiğimizi sanıp karanlığa gömülmeye yüz tutarız.

Bazen yine kendimizi kandırır; yaşamaya şartlandırırız. Bazılarımız bu şartı kabullenirken, bazılarımız ise bu şarta karşı gelerek hayata gözlerini sonsuza dek yummayı seçer. Peki ya biz hangileriyiz? Bizler arafta kalanlarız. Ya sonsuza kadar bu arafta sıkışıp kalacak; ya da ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgiyi atlayıp, birinden birine geçiş yapacağız. Bizler sessiz olanlarız... Bizler hem yaşayan, hem de ölü ruhlardan oluşan, yaşamsal faliyetler göstermeye çabalayan yaratıklarız.

Arya'dan

Akşama doğru koltuğumda oturmuş, bol sütlü kahvemi yudumluyordum. Yağmur damlalarının cama her çarptığındaki sesi beni huzura sürüklemeye yetiyordu. Beyaz ve üzerinde siyah benekler olan kahve kupamı dudaklarıma götürüp sıcak kahveden büyük bir yudum aldım. Boğazımı yakarak geçen,ufak ta olsa etkisi olan sıcak kahveyle acıya dayanıklılığımı tartmaya çalışıyordum.

Yağmur cama vuruş şiddetini arttırırken kapının çalmasıyla irkilmeme engel olamamıştım.Kahve kupamı sehpanın üzerine bıraktım. Yavaş ve emin adımlarla ilerleyip kapıyı açtım.

Karşımdaki manzara tüm kanımı dondurmuş ve korku tüm bedenime ilik ilik yayılmıştı. Korkunun verdiği ani refleksle kapıyı kapatmaya çalışmam tam bir aptallıktı.Kapıyı tüm gücümle itmeme rağmen o buna engel oluyordu. Kapıyı sertçe ittiğinde sesli bir şekilde zemine düştüm. Kapıyı kapatmış; çamurdan görünmeyen botlarıyla her saniye bana yaklaşmaya devam ediyordu. Korkuyla geri çekilerek yüzünü seçmeye çalışıyordum; fakat kafasına örttüğü kapüşondan belli olmuyordu.

Boğazımı sıkıp aniden beni havaya kaldırmasıyla ağlamak üzere olduğum gözlerim iri iri açıldı.

"Ki...ki... kim...kimsin."Kesik kesik nefeslerimin arasında zorla söylediğim kelime, yapılan baskıyla birlikte boğazımı daha da yakıp geçiyordu.

Sorduğum soruyu umursamadan beni duvara yapıştırıp tüm gücüyle boynumu daha çok kavradı.Parmakları sanki boğazımı parçalamak istercesine sıkıyordu.

Hızlıca beni kendisine çekip sertçe başımı duvara vurduğunda kafamdaki sıcaklığı ve sıvı akışını hisetmiştim . Boğazımı bırakması için eline baskı uygulamam onun daha çok güç uygulamasına neden oluyordu. Yüzünü ne kadar göremesem de ona yalvaran gözlerle bakıyor; kurbanlık koyun misali çaresizce çırpınarak beni bırakmasını umut ediyordum. Boşta olan elini kaldırıp kapüşonuna götürdü ve şapkasını aşağı doğru indirdi. Gözlerim yuvasından çıkarcasına daha da irileşmiş, beynim ise bunun bir yanılgıdan ibaret olduğunu savunuyordu. Dudaklarımdan dökülen ;

"Gökhan..." ismi içime kaçmış kuru bir sessizlikten ibaretti. Gözleri doğrudan bana bakıyordu.Milim milim yaklaşıp dudaklarını alnıma bastırdı ve burnundan derin bir nefes aldı.Dudakları alnıma dokunurken beni boğmaya devam ediyordu. Gözlerim kaymaya başlamış, bilincim ise yavaş yavaş kapanıyordu. Son gördüğüm şey ise Gökhan'ın ruhsuz bakışı ve tehlikeli bir şekilde gülümsemesi oldu.

_

Kanter içinde olduğum yerde sıçradım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp zihnimden tüm kabusun geçip gitmesini bekledim. Ama lanet olsun ki görüntüler hala tazeliğini koruyordu. Elimden gelen ani acı hissiyle gözlerimi açıp bakışlarımı ellerime çevirdiğimde ağzımdan bir korku nidası yükseldi.Saçma bir kabusun beni bu kadar etkilemesi normal değildi. Ahhh... ne saçmalıyorum ben. Bu bir kabustan ibaret olsa bile en büyük korkumla karşı karşıydım. Onun 'o' olabileceğini düşünmem bile yeterince korkmamı sağlıyordu. Düşüncelerimi geride bırakıp gözlerimi,kırılmış ve kanamakta olan tırnaklarıma çevirdim. Elimdeki yanmadan dolayı yüzümü buruşmuştu. Ellerimi havaya kaldırıp tırnaklarımı incelemeye başladım.Bazıları kırılmış ve etimin içine girmişti. Gözlerim bu sefer yatağın kenarındaki kan izlerine takıldığında, kabusun beni bu denli nasıl etkilediğine tekrar tekrar hayret ettim. O, yani Gökhan boğazımı sıkarken bende o sırada, verdiği korkuyla yatağın kenarlarına tırnaklarımı geçirmiş olmalıydım. Kafamı iki yana sallayıp, bu rüyanın koca bir saçmalıktan ibaret olduğunu kendime söylemeden edemedim.

GÖLGE GÖZLERWhere stories live. Discover now