S.V.-2

1.6K 203 52
                                    

Multi:savaş

Kapıya yaklaşırken ılık bir rüzgar yüzüme vurdu. Dersin başlamasına daha dakikalar vardı ama dışarısı beklediğimin aksine beni dahada bunaltıyordu. Sınıfa gitmek yerine korkumu yenip etrafta dolaşmaya başladım.bahçenin çokta büyük olduğunu söyleyemezdim, bu sebepten bir kaç adım daha atarsam sık ağaçların olduğu ormana girecektim. Bunun yerine bahçede daireler çizmeye başladım. Bir süre sonra normal gelmeye başladı. Etrafımda kanla beslenen benden çok daha hızlı ve güçlü kişilerin varlığını unutmaya çalışıyordum. Ama hiçbirine çarpmadan yürümeye çalışmak durumu zorlaştırıyordu. En azından birinin adını biliyordum. Avcılık dersinde ne yapıldığını sormak adına gözlerim Savaş'ı aramaya başladı.

  İçeri girip üst kata çıktım. Derse geç kalmak pahasına ne yapacağımızı öğrenmem gerekti.

Etrafa göz attığımda onu dışarıyı seyrederken buldum. Adımlarımı hızlandırıp yanına gittiğimde göz ucuyla bana baktı. Elimi camın kemarına koyup "bir şey sorabilir miyim?" Dedim.

"Emin ol orası elimden daha pis."

Hızla elimi çekip göğsümde birleştirdim. "Şey soracaktım..avcılık dersinde ne yapacağız?"

"Şimdi espri yapardım ama aklım fazlasıyla dolu."

Soru sorarcasına bakıyordum.

"Bu ders nasıl avlanacağınızı siz seçeceksiniz. Elle yada okla." Dışarıda ne olduğunu merak ederek bende bakmaya başladım.

"İki saattir neye bakıyorsun?"

"Dışarıya." Göz devirdim.

"Onu görebiliyorum, neden dışarıya bakıyorsun?"

"Duvara baksana.. pembe" duvara göz attım. Benimde gözüme batmaya başladı.

Fısıltıyla "o pembe değil, kiraz kırmızısı.. bu arada kırmızı dediğim için okuldan atılır mıyım?"

"Sen okulda değil hayatta kalmaya bak."

Dersin başlamasına 1 dakika kala bozulmuş şekilde yanından ayrılıp sınıfa koşmaya başladım.

Son anda sınıfa yetiştiğimde gözüme ilk çarpan yere oturdum. Gözlerim saatin üzerindeyken saniyeler kala kapı kolu aşağıya indi. Bu dakikliğe alışmaya çalışıyordum. Her ne kadar beceremesemde. İçeriye uzun boylu biri girdi. Buz mavisi gözleri yaklaştıkça laciverte dönüşüyordu. Arkasından gelense daha kısa ve yapılıydı.

"Silahsız avlanacaklar benimle geliyor." Dedi kalın sesiyle.

"Kalanlar beni takip etsin." Sesi diğerinin aksine daha şairaneydi. Geriye kalan azınlık onun yanına gitti. Yalnızca 6 kişiydik. Diğer grup bizimkinin 4 katıydı.

Bahçeden çıkarken nereye gideceğimizi merak ediyordum. Ormanın içinden geçerken ileride ağaçsız bir alan görünüyordu. Dahada yaklaştığımızda oklar ve atış tahtalarını gördüm.

"Herkes birini alsın." Dedi. En soldakinin arkasına geçtim.

"Ben Volkan Korkmaz. Önümüzdeki 5 yıl okçuluk dersini benden alacaksınız. Seçiminizi değiştirme şansınız yok, ki buna gerekte yok. Sizler doğru kararı verdiniz. Çoğunluk herzaman silah bulunamayacağından dolayı açlıktan öleceğimizi düşünür. Ama bunu seçenler diğerlerinden daha düzenli, planlı ve en önemlisi zeki olduğundan her zaman ikinci planları vardır." derken sesindeki ve söylediklerindeki egoyu farketmek zor olmamıştı

Yutkundum. Benim için tek seçenek buydu. Yapamayacağım korkusunu aklımdaki zaten ihtiyacım olmayacak düşüncesi yenerken kulaklarımı konuşmaya odakladım.

"Aranızda oku nasıl fırlatılacağını bilmeyen var mı?"

Daha önce bu tarz şeyleri izlediğim için kendime büyük minnet duydum. Elini kaldıran kimse yoktu.

"Pekala, sağdan başlıyoruz." Gözlerine bakmaktan kendimi alıkoyamadığım adam kızı süzüyordu. "Atmayı planlıyor musun?"

Kızın yüzünde umursamaz bir ifade vardı. Hızlıca oku yerine yerleştirip bıraktı. 12 ye isabet etmiş sivri ucuna bakıyordum. Derin bir nefes aldım. Savaş'ı düşünüyordum. Yalnızca seçim yapacağımızı söylemişti.

Sıra sola doğru gelirken içimdeki kaçma isteği artıyordu. Yanımdaki minyon tipli çocuğun oku tahtaya isabet edemediğinde öğretmen çocuğun elini ve duruşunu kendi elleriyle düzeltirken içimden isabet ettirmeliyim diyordum. Sol yanağımda hissettiğim rüzgar içimi dahada korkuyla dolduruyordu. Sonrasında bana baktığında başımı öne eğdim, ve bana doğru yürürken çocuk 3'e isabet ettirdi. Oku elime aldım. Sağımda hissettiğim nefesle birlikte elimin üstüne buz gibi elini koydu. Eliyle elimi yavaşça aşağıya indirdi.

"Serçe parmağını çek" Amcamın sözlerini hatırladım. Hiçbiriyle temas kurmamalıyımdım. Bu kendimi ele vermemin en kolay yoluydu.

Daha fazla bekleyemeyip elimi bıraktım. Tamamen tesadüf eseri 10'a isabet etmesini seyrediyordum.

Sahte Vampir (Vampir Okulunda Tek İnsan)Where stories live. Discover now