İlanı Aşk

2.7K 80 22
                                    

Tuna: Bir çocuk varmış. Her şeyden korkarmış. Gölgelerde yaşarmış. 

Deniz: Neyden korkuyor ya? Niye gölgelerde yaşıyor?

Tuna: Her şeyden işte. İnsanlardan, büyümekten, kirlenmekten, karanlıktan, her şeyden...

Deniz: Ama neden yani?

Tuna: Hayır soru cevap şeklinde olacaksa ben anlatmayayım.

Deniz: Hee, ay tamam pardon. Yazar sensin ben sustum tamam. Dinliyorum.

Tuna: Velhasıl, bu çocuğa kimse isim koymamış. O da kendine Gölge demiş. İnsanların arasındaymış, insanların yanında değilmiş. Herkes ona baktığında sanki onu görmüyormuş. Çocuk transparan gibi bir şeymiş. Neyse işte. Bu çocuğun hayatta en çok istediği şey karşısına biri çıksın da onu gerçekten görsünmüş. Sonra birgün, karşısına o çıkmış. Çok tuhaf bir kızmış. Çocuk gibi bir şeymiş. Safmış, kirlenmemiş. Gölge'ye baktığında onun içini görüyormuş. Gülerken aslında onun gözyaşlarını gizlemeye çalıştığını fark etmiş. Sonra kız, Gölge'ye bir mendil vermiş. Gölge, kıza adını sormuş. Kız Benim adım Michael, demiş. Gölge ilk gördüğü anda Michael'a aşık olmuş. Ben sana çok pis aşık oldum Michael. Bak bizden olur, vallahi olur. Biliyorum şuan kafan çok karışık, insanlara çok kızgınsın. Sana ihanet ettiler, sırtından vurdular. Hepsini anlıyorum. Ama benim ormanda haykırmaya çalıştığım şey buydu zaten. Ben sana çok pis aşık oldum. 

Cevap gelmeyince devam eder: Kızdın mı?

Deniz: Hayır, bence çok içtendi ve güzeldi. Ama bir eksiği var.

Tuna: Neymiş o eksik?

Deniz: Sonu. Sonunu tam anlatmadın. 

Tuna: Gölge, kız tarafından reddedilmiş ve kızı başka bir adamın kollarına göndermiş. Bu mu? Acı verdiği için anlatmamıştım be Michael. Ama sonunu böyle istiyorsan...

Deniz: Gölge reddedilmemiş.

Tuna: Nasıl? N'olmuş o zaman?

Deniz: Ne mi olmuş, yaklaş. Yaklaş yaklaş, korkma gel. 

Tuna-içinden: Şimdi tokat atmasın bana ya.

Deniz, Tuna'yı yanağından öper ve gülümser.

Tuna: Bir dakika Michael. Sen az önce beni öptün mü yoksa bana mı öyle geldi?  Şaşırmış bir vaziyette yanağına dokunur.  

Deniz: Evet ama birdaha isteme, utanırım. Bana göre değil böyle şeyler biliyorsun. Ters yani anlıyorsun değil mi?

Tuna: Ciddi misin sen? Şaka falan yapmıyorsun değil mi Michael?

Deniz: Şaka yapmam ki ben şaka senin işin. Burada bir tane şakacı var, o da sensin Tuna.

Tuna: Michael yani beni ne kadar mutlu ettin anlatamam. Rüyada gibiyim şuan. Sen iyisin değil mi, kendindesin yani? Sonra vazgeçersen kırılırım bak.

Deniz: Vazgeçmek yok. Bizde vazgeçmek yok, yok öyle bir şey. 

Tuna: Vallaha mı? Doğruysa bundan sonra köfteleri ben ısmarlarım bak. Herkese benden köfte! Yoldan geçen bir adama bağırır: Abi köfte yer misin?

Adam: Yok sağ ol, tokum evladım.

Tuna: Niye yemiyorsun ki ya beleş işte yesene. 

Adam: İstemiyorum dedim ya, gerek yok.

Deniz: Pardon, pardon. Kusura bakmayın o dün gece üstünü açmış da üşüttü biraz. Grip olmuş, burnu falan tıkanmış. Nefes alamayınca tabi zihin de etkileniyor biraz. Ben halledeceğim ama siz merak etmeyin.

Tuna, adamı ısrarıyla sinirlendirmiş olsa da, adam peki işareti yapıp gider.

Deniz: Tuna ne yapıyorsun? Bu ne şimdi, bir kendine gel! Hem köfteci çok uzakta. Adam kabul etse ne yapacaktın acaba? Böyle yapacaksan olmaz, sonra söylemedi deme.

Tuna: Canım Michael ya! Michael'ım benim! Deniz'e sarılır.

Deniz-Gülümseyerek: Tamam yeter tamam. Ben pek alışık değilim böyle şeylere, az önce de dediğim gibi. Hikayenin devamını anlatayım istersen. Sen yaslan arkana. Sıkılırsan uyursun. 

Tuna: Ya ben bu saatten sonra senin söylediğin, anlattığın bir şeyden sıkılırsam adam değilim ya! Gerçi bu zamana kadar da sıkıldığım olmadı da.

Deniz: O zaman başlıyorum.

Tuna: Tamam.

Deniz: Gölge'yle tanıştığı günden beri kızın hayatı renklenmiş. Gölge aslında kıza göre gölge değil, ışık çağlayanı oluşturmuş bir yıldızmış. Öyle güzelmiş ki konuştuğunda, güldüğünde, baktığında her zaman parlıyormuş. Kız bu ışığı çok geç fark etmiş, bilmem neden. Belki de hep yanında olduğu içindir. Varlığına alışmış. Ama bir gün bu yıldız uzaklaşınca korkmuş. Hayatında bir eksikliğin olduğunu fark etmiş. Meğer hayatı hep eksikmiş de Gölge bu boşluğu dolduruyormuş. Tüm bunları anlaması geç olmuş ama olduğuna da değmiş. Gölge'yi tanımadan önce çocukluk arkadaşına duyduğu sevgiyi aşk zannediyormuş. Aşkın ne olduğunu Gölge'yle öğrenmiş. Onun sayesinde.

Tuna horlamaya başlar. Deniz'in yüzü birden düşer.

Deniz-Şaşkınlıkla: Nasıl ya? Uyudun mu şimdi sen? Horluyorsun birde. Uyumadım de bak fena olacak! Ben romantik bir hikaye anlatıyorum burada, bizim hikayemizi anlatıyorum, sen uyuyorsun! Hayır yani bu mu bana verdiğin değer? Kime diyorum hoop aloo? Gerçekten sinirlendim, çok sinirliyim şuanda. Üçe kadar sayacağım kalkacaksın tamam mı? Duyuyor musun beni? 

Bir, iki, üç! Deniz bir bardak suyu Tuna'nın yüzüne döker. Tuna gözlerini bile açmadan, yüzünü eliyle silip horlamaya devam eder. Ses yükselince Deniz irkilir. Tuna'nın yanına oturur ve:

Sayın Horlayıcı Tuna Bey. Kusura bakmayın ben gerçekten sizi kırmak istemiyorum. Ama dakika bir gol bir yani sizde de! Bu böyle olmaz, sen beni dinlemiyorsun bile, birsürü güzel şey söylemiştim halbuki. Ayrılalım bence biz, yolun başından dönelim.

Tuna birden kalkar. Telaşla:

Dur dur şaka yaptım Michael, şaka ya! Uyur muyum hiç, dinledim sonuna kadar.

Deniz: Yalan söylüyorsun, horladın sen duydum. Ayrılalım deyince de uyandın yani yoksa baya dalmıştın. Ne oldu, hemencecik sıkıldın? Anlattıklarım masal gibi mi geldi sana? Beğenmedin mi, ne oldu yani? İnsan saygıdan bari dinler!

Tuna: Işık çağlayanı. Yiğit'e beslediğin değerli dostluğu aşk sanmışsın.

Deniz: He uyumadın yani? 

Tuna: Uyumadım, hem bunun yüzünden  ayrılınmaz ki. Yazıktır ya insaf et biraz.

Deniz: Doğru söylüyorsun. Haklısın. Özür dilerim.

Deniz-Bağırarak: Ama sen niye böyle şakalar yapıyorsun ya! Niye kandırıyorsun beni!

Tuna: Sakin ol Michael dur! Michael çekmesene ya, bırak saçımı! Bak Michaelcığım ayıp oluyor ama! Bugüne bugün sevgiliz sonuçta!

Deniz: Sus! Sevgiliymiş. İnsan sevgilisini kandırır mı hiç?

Tuna-Gülerek: Sen de kanmasaydın o zaman.

Deniz: Bak hala konuşuyor.

Tuna Deniz'i sırtına alır:

Hadi Bismillah. Gidiyoruz.

Deniz: Dur nereye götürüyorsun beni?

Tuna: Eve bırakacağım, tehlikeli olmaya başladın sen. Hem izah etmem gereken bir durum var Michael.

Deniz: Ne izahı? Et.

Tuna: Şimdi zayıfsın falan ama sırtımda bir yük var sonuçta. Bir de elin saçımda olunca çok acılıyor oluyor. Onu bir çeksen diyorum he?

Deniz: Haa pardon, unutmuşum onu.

Ellerini çeker ve Tuna'nın yanağına dokunup gülümser.

Seviyor Sevmiyor (She Was Pretty)Where stories live. Discover now