12.Bölüm

3K 161 30
                                    


12.Bölüm;

Song: Buray- Kimsenin Suçu yok

Belki de hayatım boyunca kalbimi kıran, beni yaralayan tek cümle bu olmuştur. Söylediği her şeyi, her cümleyi dikkatle dinledim. Bir şey söylemedim. Söylemek istemedim. Canımı nasıl yaktığını görmesini istemiyordum. Onun karşısında önce ki kız arkadaşları gibi olamazdım. 

Yağmurun beni ıslatmasına izin verip evime yürüyerek gitmeyi seçmiştim. Onunla aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Onun yüzünü görmek, kokusunu hissetmek daha çok canımı yakıyordu. Nişanlım demişti. Gözüme baka baka onun için nişanlım demişti. Zerre olsun umursamadı, gözlerinde pişmanlığın kırıntılarını bile yoktu. 

Nasıl bu kadar duygusuz olabilmişti? 

Onun için bu kadar değersiz miydim sahiden? 

Düşüncelerim içimi kemiriyordu. Canımı yakmaktan başka şeye yaramıyordu. 

Ceketime sıkıca sarılıp boş banklardan birine oturdum. Yağmur durmadan yağmaya devam ediyordu. 

Gökyüzüne baktım bir süre. Bu kez yıldızlar gözükmüyordu. Şehrin olduğundan daha kasvetli bir havası vardı. Üşüyordum ama bu umurumda bile değildi. Kalbim acıyordu sanki. Nefes alamıyordum. O, başkası ile beraberdi. Başkasını seviyor, başkası için kalbi atıyordu. Artık hayatında ki insan ben değildim. Ne yapacaktım? Bu saatten sonra onunla nasıl aynı ortamda kalabilirdim? 

Yapamazdım. 

Onu sürekli görmeye dayanamazdım. Unutmam gerekiyordu. 

Yüzüme yapışan saçlarımı omzumda birleştirip oturduğum yerden kalktım. O sırada ilerde beni izleyen birisini fark ettim. Beni izleyip izlemediği konusunda şüpheliydim. Bu yüzden umursamadan yürümeye başladım. Saat fazlasıyla geç olmuştu ve dışarıda olmam sağlıklı değildi. 

İlerde ki karartıyı umursamadan boş sokakta yürümeye devam ettim. İnce ceketim ısınmama yetmiyordu. Bu aralar havalar sürekli böyleydi. Artık kış gelmeye başlamıştı. Neredeyse 4 aydır buradaydım. Hiç bilmediğim bir ülkede şimdi yaşıyordum ve buna alışmıştım. 


****

Sabah üzerimde ki yoğun yorgunlukla uyanmıştım. Kendimi ve ruhumu iyi hissetmiyordum. Tüm gece ne yapmam gerektiğini düşündüğüm için uykumu alamamıştım. Şimdi de ölüden farkım yoktu. Aynada ki gördüğüm kişi benden oldukça farklıydı. Göz altlarım şişmiş, yüzüm solmuştu. Böyle gözükmem onu daha çok mutlu edecekti ve onu mutlu edecek son kişi bile değildim.

Uzun uğraşlar sonucu göz altı morluklarımı saklaya bilmiştim. Bir ton koyu renk fondöten ile rengimi düzeltip üzerime düzgün bir kaç parça kıyafet geçirdim. Tamamen hazır olmalıydım.

 Ona, bakışlarına, söylediklerine... Her şeyine.


        Masama oturup boş koridora baktım. Erken gelmiştim ve etrafta kimse yoktu. Depresyon da olan birisi işe geç gelir, yüzü solgun görünür, ve yemek yemez. Bunların tersini yapıp daima gülümsemeliyim. Çünkü o gözyaşlarımı hak etmiyor.

Ah, kim kandırıyorum ki. Tüm gece ağlayan, uykusuz kalıp dün öğleden beri yemek yemeyen, yüzü solgun olduğu için iki fondöten kullanan bendim. 

Şimdi güçlü görünmeye çalışıyordum. Sadece çalışıyorum, başardığımı söylemiyorum.

 Masamın üzerinde ki yığınla duran dosyalara göz gezdirdim. Tanrım, bunları kim halledecek!

●Güney Kore'de Bir Türk ❄ LMHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin