12.Bölüm...

28.5K 2.2K 381
                                    

12...

Zaman istediği kadar hızlı geçse de bu acı ruhumda daha güçlenerek kalbimi acıtmaya devam ediyordu...

Yol boyunca hiç konuşmaması benim işime geldi ve böylece içimden neler söyleyebileceğimi düşünme fırsatı buldum. Kafamda söyleyeceklerime dair bir yalan kurgu oluşturmaya başlamıştım ki yan aynadan epey bir süre bizi takip eden siyah bir aracı iyice fark ettim. Tam bunu Irmak'a söyleyecektim; deniz kenarına yakın bir kafenin önünde aracı durdurdu ve arabadan ikimizde aynı anda indik. İner inmez arkaya baktığımda siyah aracın da bizden yaklaşık on metre arkamızda durduğunu gördüm.

"Arabaya bin hemen."

Sesimin sertliğinden neler olduğunu anlamadan bir bana bir de baktığım yöne baktı...

"Lanet olsun! Bin şu arabaya, silahları var," dedim. Adamlar bize doğru yürümeye başladıklarında söylediklerimi neyse ki idrak etti ve aynı anda tekrar arabaya bindik.

"Gazla hemen! Uzaklaş buradan."

Arabayı hızla gerisin geriye döndürdü.  Ana caddeye çıktı. Bir yandan hızlı olmaya çalışırken diğer yandan titreyen elleriyle emniyet kemerini takıyordu.

"Bunlarda kim? Silah da ne demek? Polisi aramalıyız Demir."

"Polis bekleye bilir, sen bu hızla devam et," dedim boğuk bir sesle...

Şüpheyle bir arkamı dönerek bir de aynadan yola baktığımda onları atlatmış görünmemize rağmen içim rahat değildi.

"Irmak, iş yerine doğru git. Orada nasılsa Rasim amcanın adamları vardır," dediğimde hayretle bana baktı.

"Sen nereden biliyorsun?"

Hafifçe tebessüm ettim, "Bak Rasim amcan dün beni şirketine çağırdı, senin yanında olmamın sebebini sormak için... O zaman anladım arkanda devamlı dolanan adamların onun adamları olduğunu..."

Sözümü kesti, "Ama amcam adamlarını çekeceğini söylemişti bana. Bu mümkün değil!"

"Mümkün mümkün de, sanırım bugün seni takip etmedikleri doğru."

İş yerine geldiğimizde, yine gri bir araba da iki adam iş yerinin görüş mesafesinde beklemekteydi. Arabayı işaret ederek, "Sanırım amcan seni dinlemiş, seni takip etmemelerini söylemiş söylemesine de, iş yerindeki bekçilik için sana söz vermemiş anlaşılan."

Irmak hayretle onlara bakarak iş yerinin önündeki park yerine aracı durdurdu.

"İnanamıyorum amcama, bu sefer bekçilik görevi vermiş adamlarına."

Güldüm, "Neyse oyalanmadan iş yerine geçelim," dedim.

Irmak'la birlikte hızla ofis binasına girdik. İçeri girdiğimizde içeride sadece Naz ve sekreter vardı. Demet sanırım dışarıdaydı. Irmak'ın odasına geçtiğimizde Naz da yanımıza geldi. "Hayırdır yüzlerinizden bir endişe sezdim."

Irmak  "Sorma takip edildik, üstelik adamların silahları da varmış," dedi.

Naz gözlerini fal taşı ayırarak, "Sahiden mi? Irmak hemen amcanı ara o zaman," dediğinde Irmak gülmeye başladı.

"Hayır! Naz, onu ararsam benim peşime yine adamlarını takar. Bunu istemiyorum. Zaten merak etme bekçilik yapıyorlar dışarıda. Takip edenler buraya kadar gelse bile amcamın adamlarını tanıyorlardır, çekip giderler. Boş ver ve sakın amcama bu durumu bildirme bak, bozuşuruz Naz ona göre."

YASA DIŞI/ RaflardaWhere stories live. Discover now