X

118 44 4
                                    

Sabahın gün ışıkları odama dolan kristal parlaklığı gibi doluyordu  içeriye. Kuşların artık cıvıldamaması, şehir yerinde olmayan horozların  ötmemesi, baharı müjdelemeyen  her olay, kara kışın  geldiğini gösteriyordu.  Halk diliyle  eşek  donduran güneş odama sızmaya başlayınca yavaşça gözlerimi araladım.
Ne zor bişeydi sıcacık yataktan kalkıp okula gitmek ve gerçekten bu sefer gitmek istemiyordum.  Telefonum mehter  marşı gibi çalmaya başlayınca  uykum yarıda kesilmişti. Bu şaka dimi ? -ooofff  oooffff-

Günlük rutin işlerimi hallettikten sonra ayna karşısında dikildim. Saçlarımı tepeden düzgün şekilde topladıktan  sonra uçlarını düzleştirdim. Yüzümü ve ellerimi kremledikten  sonra nemlendirici  ruj ve rimel sürdüm, hafif gözlerime siyah sürme çektikten sonra elmacık kemiklerimi  fırça yardımı ile belirginleştirdim.

Çantamın İçindeki  defterleri çıkardıktan sonra haftalık ders çizelgemden çarşamba günü hangi dersler var diye baktım. Türk dili- tarih- ingilizce alsam yeterliydi diğer dersler seçmeli.

Okul formamız olan bordo kazak altına siyah pantolonu  giydikten sonra boyunluk takıp  montumu giydim. Çantamı alıp odamdan çıktım.

Merdivenlerden inerken annemin  kızartma yaptığını anladığımda acıktığımı anladım. 

Annemin yanağına masum bi öpücük kondurup masaya geçtim. Masada mayonez  görmeyince buzdolabına  yöneldim. Dolap ağzına kadar doluydu. Aklıma bir fikir gelmişti ve ben azcık salam ve kaşar ayıklayıp poşete koydum. Mayonezi alıp masaya geçtim. Patates kızartmalarını  mayonezliyip  afiyetle yemeğe başladım. Annem son olarak çayları döktü ve masaya o da oturdu.  Sessizce kahvaltımızı ederken annem boğazını temizleyerek  konuşmaya başladı.

-" hazel yakında babanın şirketinden gelecek yüklü miktarda para var ki biliyorsun babanın vefatından beri şirket yönetimlerinde  ben duruyorum. Yani bu parayla senin 15 günlük tatilinde şubatta anneannenin  kasabasına gidelim hem dinlenmiş oluruz ne dersin ?

Harika bir fikirdi bu. Şimdiden heyecanlanmıştım.

-" anne harika bi fikir bu.  Ama daha 3 4 ay var ya çok uzun hemen geçsin zaman da şu lanetli yerden kurtulalım.

-"şştt  deme öyle çok ayıp."

  Kendimi bildim bileli tatillerde anneannemin  kasabasına gideriz. Geçimleri  çiftçilik, tarım, hayvancılık olduğu için birçok şey taze ve doğaldır. Oraya beni hayran bırakan şey ise gerçekliktir. Ne korna sesleri ne uzun binalar var. -ya zaman çabuk geçsin yaa-

Kahvaltımı bitirip  alt kattaki banyoya girip dişlerimi fırçaladıktan sonra ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Çıkarken almayı unutmadığım salamla  kaşarları elimde tutmaya başladım. Her sabah alt sokağı dönerken duyduğum miyavlama  seslerini  yine duydum. Gelen seslerin  olduğu tarafa doğru yöneldim. Ufacık minnacık kedicikler karşımda onlarla  kesişiyordum. Salam ve kaşarları çıkarıp eşit şekilde farklı bölgelere pay ettim. Nasılda acıkmışlar ♡.  Onların doymayacağını  anladığımda az ileride  soldaki bakkala  gitmeye başladım. Dışarısı gerçekten soğukmuş.  İçeri girip  1 ekmek, gram  kaşar ve 2  şişe su aldım. - Ya birdaha  onları göremezsem ?-  Çıkarken  bakkalın  kapısının kenarında enleme  uzun geniş bi kutu gördüm. Geri dönerek kediler için eğer kullanılmayacaksa  alabileceğimi söyledim. İçerideki bey amca kabul etti.

Kedilerin yanına gidip  onları teker teker kutunun içine koydum.

Yaklaşık 20 dakika sonra okula girdim. Biliyordum sınıfa  alamayacağımı bu yüzden kantinci  abiden  rica edip bu okul çıkışına kadar onları saklamalarını  istedim. Azcık ikna etmek için çabaladıktan sonra  acele acele sınıfa girdim. Öğretmenler zili çalmış ama daha öğretmen yoktu bende sırama geçip oturmaya başladım.

Arkamdaki sınıf arkadaşım Elif'e  dönerek

-" kanka ders ne ?" Dedim aceleci  tavırla.

-" edebiyat kanka "

▪▪▪

Gerçekten hayatımda gördüğüm en sıkıcı dersti. 

Teneffüs zili çalmıştı ve ben sıramdan  kalkıp Melike'nin yanına oturdum.

Derin nefes alarak
-" kanka sana anlatmam gereken bi olay var " dedim tereddütler  içinde.

Melike tek kaşını kaldırarak
-" sende bi haltlar  var dökül bakalım küçük maymun" dedi.

Derin nefes alarak avuç içlerimi  pantolonuma  sildim. Ve tek nefeste bu 2 notu gizli mesajı anlatıp uygulayacağımı  çünkü sıradanlıktan  çok sıkıldığımı anlattım.

Melike biraz durakladı. Sonra gülümsedi ve  o da kabullenerek söze atıldı.

-" öğleden sonra kaçıp alışveriş yapıyoruz o zamansa" dedi.

-" işte benim kankam be" diyerek boynuna atladım.

▪▪▪

Kendi dolabımın önüne geldiğimde  delil aramak 1 not daha aramak için bakındım. Etrafta öğrenciler büyük ses yığını oluşturuyordu. Dolabımın  üstünde x yazısını gördüğümde telefonumun flashını  kapatıp fotoğraf çekerken arkamda bi flash patladı. BULDUM  SENİ.   Diyerek saniyede  önüme döndüm.  Şapkalı ve üzerine kapüşonlu  giymiş yüzünü görmediğim çocuk arkasını dönüp erkekler tuvaletine girdi.  Hemen ardından koşarak  erkekler tuvaletine  bağırarak
" EĞER X SENSEN  BİL Kİ BAŞIN  ÇOK PİS BELADA  KÜÇÜK APTAL"   diyerek önüme döndüm. Tüm okul sanki önümde bana bakıyordu. Çok büyük utanç.

Bugün yakalayamadım. Ama sanmasınlar ki bu demek oluyor vazgeçiyorum. Hayır  vazgeçmiyorum. Elbet Birgün  kim olduğunu bulacağım.

▪▪▪

4 ders geçmiş  şuan öğlene girmek için çırpındığımız  5. Dersteyiz. Ders matematik ve ben içten içe çok sıkılıyordum.  Melike'ye  mesaj atmaya karar verdim.

Hazırlan 5 dakika var Melike.

Ekim'de Ekin Aşkı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin