y e d i

324 48 4
                                    

Uzun ara için özür dilerim. İyi okumalar.

"Gençler, güzel bir haberim var." diyerek sandalyesine oturdu Gemma. "Katılabileceğimiz harika bir festival buldum."

Festival konusunu konuşalı iki hafta geçmişti. İki haftadır ise her yeri araştırıyordu. Gemma arkadaşları ve Harry'nin arkadaşları ile uzun süreli gezilere çıkmaya bayılırdı. Her zaman etrafındaki kişiler Gemma sayesinde farklı deneyimler yaşayıp farklı yerler görmüşlerdi.

"Öyle mi, neresi?" Anne tabağına peynir koyarken sordu.

"Londra'nın biraz dışarısında kalıyor. Daha önce gitmediğim bir yer. Göl kenarında kamp yapılacak ve oraya yarım saatlik yürüyüş mesafesinde konserler verilecek. Konser olmadığı akşamlarda ise festivaldekiler karaoke yapacaklarmış. 300 kişilik bir kontenjan var yani çok kalabalık konserler olmayacak. Yine de Green Day'in performans sergileyeceği söylentileri var."

Gemma heyecanlı bir şekilde anlattığında Anne onu gülümseyerek cevapladı. Gemma Harry ve Louis'nin yüzlerine bakarak heyecan görmek için bekledi. İkisi de Gemma'ya bakmıyordu bile. Kendilerine göre haklı sebepleri vardı. Harry, Gemma'nın bulduğu yerlere gitmekten yorulmuş ve bıkmıştı. Louis ise kalabalık sevmiyordu. Bir arkadaş grubuna dahil olmak bile onun için yeni bir adımken kalabalık bir festival hiç hoş görünmüyordu.

"Harry?" diyerek boğazını temizledi cevap bekleyen kız.

Harry kafasını kaldırarak ablası ile göz göze geldi. "Bana uyar."

"Louis, sen de geliyorsun değil mi?"

Louis üzgün görünmeye çalışarak Gemma'ya baktı. "Aslında, benim ders çalışmam gerekiyor. Okuldan da ayrı kalmak iyi bir fikir gibi gözükmüyor."

"Ders çalışmadığını ikimiz de çok iyi biliyoruz, Louis. Ayrıca o derslere ihtiyacın olmadığını da. Sorun ne, onu söylemelisin bana."

"Peki, geliyorum." dedi Louis. Gemma zaten onu ikna edecekti. İçinde kalabalığa ve insanlara karşı verdiği savaşı anlatmasına gerek yoktu.

...

Louis önündeki parçaladığı silgileri tırnakları ile daha da küçük hale getirirken içinden de okulun artık bitmesini umuyordu. Bugün çok fazla sıkılmıştı. Silgilerin bir yığın olan parçalarını sıranın üstünde parmak uçları ile şekillendirmeye başladı. Silgi parçalarını oradan oraya sürüklerken Niall'ın onları üflemesi ile parçalar yüzüne çarpmıştı.

Ona bağırmak için ağzını açtığında ağzının içine girem silgi parçaları ile sustu ve ağzındakileri tükürdü. Tişörtündeki ve pantolonundaki parçaları da yere silkeledi.

"Sıkıcısın." diyerek Louis'nin kapüşonunu kapattı Niall. "Her zamanki gibi."

Louis cevap vermedi. Niall'ın da dediği gibi, her zamanki haliydi. "Gölde yüzer miyiz?" Niall'dan gelen soru ile ona döndü Louis.

"Eylülün sonundayız. Donmak istiyorsan sen bilirsin. Eminim yağmur da yağacaktır."

"Yağmurlu festival İngiltere dışında görülmemiştir herhalde." dedi Niall. "Ben yüzeceğim."

Louis omuz silkti. Liam ise arkadan konuşmalarına katılmıştı. "Ben de yüzerim."

Niall arkasını dönerek kocaman -tüm dişlerini açarak- gülümsedi ve kafasını aşağı yukarı salladı. Böyle tatlı olduğu zamanlarda ona dayanamıyordu Louis. İki elini de saçlarına atarak karıştırdı. Niall, Louis'ye gülümsediğinde Louis de gülümsemişti. Gülümsediği zamanların çoğunluğu Niall sayesinde olurdu zaten. Ellerini biraz daha Niall'ın saçlarında gezdirirken düşüncelerine dalmıştı. Niall onun bu halini farkedince gülümsemesi donmuştu. Louis'nin bu okula geldiklerinden beri bu halini pek görmemişti. Bakışlarının altında yatanları biliyordu. Normal bir düşünme değildi bu. Louis yine aklındaki sorunlara dalmıştı.

Böyle olduğunu ilk farkettiği zamanlarda Niall Louis'ye belli etmediğini düşünerek onu normal dünyaya çekmeye çalışırdı. Louis onun bu çabasını hep farketmişti. Sadece düşüncelerine gerçek anlamda dalınca buna tepki verecek hali kalmıyordu. Düşünmek Louis'yi yoruyordu. Tahmin edilemeyecek bir fiziksel ve zihinsel yorgunluk veriyor, başını ağrıtıyor, günlerce uykusuz kalmasına sebep olabiliyordu. Niall bu konuyu sorduğunda Louis cevap vermezdi. Sonra bir gün kendiliğinden Niall'a her şeyi anlatmıştı. Anlatmak zorunda kaldığını hissetmişti çünkü normalde günlerce süren uyku problemi bir haftaya ulaşmıştı. Bir hafta boyunca Louis hiç bir saate yakın bir süre bile uyuyamamıştı. Arada uyuyakalıyor, yarım saate kalmadan daha da fazla bir baş ağrısıyla uyanıyordu. Bu durumun bir hafta sürdüğünü farkedince Niall'ın yanına gitmişti. Niall'ın zaten farkettiği düşünme, uyuma sorunlarını ayrıntılarıyla anlatmıştı. Bazen ailesini düşünüyordu, bazen evren ile ilgili daha önce hiç merak edilmemiş şeyler aklına geliyordu. Merak ettiği şeyi farkedince belki düşünmesini sonlandırır diye araştırma yapıyordu. Ama o baş ağrısı ile bilgisayar ekranına bakmak ya da kitap okumak üzerinde işkence etkisi yaratıyordu. Bunlara katlanıp araştırınca ya hiçbir şey bulamıyordu, ya da bulduğu şeyler hakkında düşünmeye devam ediyordu. Her zaman düşüncelerinin yoğun olması için böyle derin konulara ihtiyacı olmuyordu tabii. Bazen derste duyduğu bir şeyi, bazen de Niall'ın bahsettiği saçma bir konuyu günlerce düşünüyordu. Düşünme nöbeti diye bahsettiği şeyin ne zaman ya da nerede başlayacağı belli olmuyordu.

Ve evet, bu seferki sınıfta oturup Niall'ın saçlarıyla oynarken başlamıştı.

Kısa olduğunu biliyorum, sadece bölüm atmak istedim. Geçiş bölümü denen şey olarak sayabilirsiniz? Bir sonraki bölüm hakkında planlarım var ve böyle basit olmayacak. Okuyanlara teşekkürler.

same homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin