s e k i z

461 55 27
                                    

Back To You'nun mutluluğu ile günde iki bölüm atıyorum. Bundan önceki bölümden önce bir seneden fazla ara vermiştim. Louis etkisi ile günde iki bölüm yazdığıma inanamıyorum.

Louis ve Harry eve dönüş yolunda birlikte ilerliyorlardı. Louis sınıfta başlayan düşünme nöbetinin üçüncü günündeydi. Niall üç gündür psikoloğa gitmesi için ısrarlarına tekrar başlamıştı. Uzun denebilecek bir aradan sonra geri döndüğü için tetikleyici bir şey olduğunu, bunu da psikoloğun bulabileceğini düşünüyordu. Louis ise tetikleyici bir şey olsa kendisinin bunu farkedeceğini söylemişti. Ayrıca bu konu hakkında psikologdan daha bilgili olduğunu düşünüyordu. Sonuçta senelerdir bunu yaşayan kişi olarak kendisi yeterince araştırma yapmıştı.

İşte eve dönüş yolunda da beynini kurcalayan düşünceler Niall ile psikolog hakkında olan konuşmalarıydı. Böyle gereksiz bir konuyu aklından atamamak Louis'yi çıldırtıyor, beynini kafasından sökmek istemesine sebep oluyordu.

Kolundan sert bir şekilde geri çekilince Louis'nin dengesi bozulmuştu. Kolundaki elin sahibi Harry'ye bakacakken, zaten ağrıyan başı tiz korna sesi ile beynine baskı uygulamaya başlamıştı. Önündeki arabayı süren adam Louis'ye dikkatli olması ile ilgili bir şeyler söylerken Louis olayları yeni kavramıştı. Hayatını kurtardığı için Harry'ye teşekkür etmeye dönecekken Harry yine ondan önce davranıp yine sert bir şekilde Louis'yi kendine çevirmişti.

"Bu durum sıktı artık! Fazla uzattığının farkındasın değil mi?" tüm siniriyle Louis'yi azarladı Harry.

"Ben-ah üzgünüm. Bir an dalmı-"

"Bir an dalmadın Louis. Üç gün önce daldın ama hala aramıza dönemedin." Harry sesini sakinleştirerek konuştu. Tabii sakinleşmediği kelimeleri aralıksız söylemesinden belli oluyordu. "Az önce ölüyordun, farkındasın değil mi?"

Louis ne diyeceğini bilemedi. "Gerçekten üzgünüm Harry."

"Bu kadar mı? Üzgün olmanı gerektirecek bir şey yok. Sadece dikkatli olmalısın. Ve neler olduğunu da anlatırsan-"

"Evde konuşalım mı bu konuyu?" diyerek sözünü kesti Louis. Harry kafasını olumlu bir şekilde sallayarak Louis'nin önünden yürümesini bekledi. Eve kadar onu ve yolu dikkatle izledi. Eve girdiklerinde ise Louis, Harry'ye bir dakika sonra onun odasına geleceğini söyleyerek kendi odasına girdi. Okuldan geç dönmüşlerdi ve hava kararmıştı. Yarın Gemma'nın bulduğu festival için yola çıkacaklardı. Louis gece uyuyabilmeyi diledi. Odasına girdiğinde ışıkları açmadan kendini yatağına attı. Işık baş ağrısının şiddetini arttırıyordu. Çekmecesinden ağrı kesici çıkardı ve susuz yuttu. Çok ağrı kesici içmesine rağmen hala etki göstermelerine şaşırıyordu. Louis tamamen psikolojik olarak yorumladığı bu durumda psikolojik olarak kendi başını nasıl ağrıttığını anlamıyordu.

Yatağından kalkarak lavaboya ilerledi. Elini ve yüzünü yıkadığında alnına dökülen perçemlerinin ucu ıslanmıştı. Havluyu yüzüne kapattı ve bir an Harry'ye ne söyleyeceğini düşündü. Niall'a anlattığında bazen işe yarıyordu. Ama Harry'ye Niall kadar güvenebileceğini ve her ayrıntısını anlatabileceğini sanmıyordu. Havluyu yerine asarak odasına geri döndü ve hızla üstündekileri çıkarttı. Gri eşofman altını giydiğinde üstüne de bol kırmızı bir sewatshirt geçirdi.

Harry'nin odasına yine kapıyı çalmadan girdi. Her akşam ders çalışmak için geldiği odaya girerken izin istememeyi daha mantıklı bulmuştu. Harry elindeki telefonu bırakarak yatağında oturuşunu dikleştirdi. Louis, Harry'nin uzattığı bacaklarından boş kalan kısıma bağdaş kurarak oturdu. Yatak iki kişilikti ve Louis kucağına koyabilmek için yastık ararken Harry'nin iki yastığı da kendi yaslandığı tarafa koyduğunu gördü. Eh, artık yüzüne bakma zamanı gelmişti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 22, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

same homeWhere stories live. Discover now