1. BÖLÜM: "PİYANOMA DOKUNAN ŞİMŞEK."

36.2K 1.2K 830
                                    

Plumb- Don't deserve love

1. BÖLÜM: "PİYANOMA DOKUNAN ŞİMŞEK."

❄❄❄

Bir şimşeğin ucundan fırlayan mavilik vardır ya?

İşte etrafı mavi elektrik dalgasına boyayan, gökyüzünü anlık ışıkla, beyaz notalarda kavuran. Siyahlardan çıkan gök gürültüsü beyaza kavuşunca, etrafta dönen çarklar çürük sesler vermeye başlar. Bulanmaya yüz tutmuş geceler, bardaklara boşalan şaraplar gibi kırmızımsı, duvarlara dökülen kanlı boyalar gibi acımasız olurdu.

Geçmiş de böyleydi.

Notaları piyanoya konduran parmaklarının ucunda, yaşama tutunan altı aylık bebek gibi. Tek nefeste bir can, bir hücren diriliyor. Tek nefeste dudaklarının arasından çıkan nefesin oksijenle dolu olan fanusun içinde sana yaşam veriyor.

Piyano da öyleydi.

Bu çürük evde tahtası, korku filmleri anımsatan harabede piyanomun notaları, hayata tutunan bebek timsalı gibiydi.

Bana yaşam veriyordu, acı tattırıyordu.

En önemlisi de; geçmişi dirseğimle silmeme yetiyordu.

Dışarıda yağan yağmur hızını kesmeden, penceremin camını şiddetle dövüyordu. Bense bunu aldırmıyordum. Korkunç bir ritm oluşmasına rağmen, ev sahibinden bana tek sağlam kalan parçayı anneme teşekkür ederek kullanıyordum.

İlk piyano dersimi hatırlıyorum: müzikten oldum olası nefret ederdim. Evet, kimileri için müzik vazgeçilmez olsa da, benim için vazgeçilirdi. Ta ki elimin beyaz, ardından da siyah notalarla bütünleşmesine kadar. İşte o gün sevmeye başladım, hayatı için müziğe tutunan, sağırlığına rağmen 6 yaşından piyano konserleri veren piyanistlere.

Anne, bana vaat ettiğin tek şey için teşekkür ederim...

Elimin üzerine düşen şimşek gölgesiyle duraksadım. Gecenin kaçıydı, hiç haberim yoktu. Sadece şimşekler çaktığında, gökyüzü bağırışmaya başladığında, kendimi hep bu aletin başında bulurdum. Buna isterseniz korku diyin, isterseniz korkaklık.

Sonuçta her ikisinin beden bulmuş haliydim.

Şimşekten, karanlıktan, kapalı alanlardan, yükseklikten, terk edilmekten korkan ve korkaklık eden birisiydim.

Yavaşça oturduğum yerden kalkıp, parmaklarımı yeni bestem için kullandığım piyanomun üzerinden kaldırdım. Eğer bir ülkede yalnız, hele de korkarak yaşıyorsanız emin olun ki uğraşacak çok şey bulursunuz. Mesela benim gibi...

Üzerime bol olan babamdan çaldığım kazağımın kollarını çekiştirip, ayaklarımı ısıtıcıdan mahrum kalan parkelerin üzerine bıraktım. Anlık ürperti vücudumu sarsa da, önem vermedim.

Yavaşça ayaklarımı sürüyerek ayağını tahtayla zar zor tutturduğum yatağımın kenarına geldim. Birkaç adım attıkça yeni bir şimşek çakıyordu. İçerinin mavileşmesi ile beraber, gün doğuyordu sanki.

Sanki,
Sanki... Şimşek, güneşin herkesten gizlediği evladı gibiydi. Üşümüş, terk etmiş gibi.

RUHUMA DOKUNAN HAYALET (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now