14

64 4 0
                                    




Ertesi gün sabah saat 5.00'te kalkıp balıklarımızı yedik ve ormanı spora gittik. Yarım saat yürüyüş, 1 saat bükücülük çalışması, yarım saat savunma ve saldırı antrenmanı yaptık. İkimizde çok yorulmuştuk. Normalde bu kadar fazla yorulmayız ama bu antrenmanı peri boyutunda yapınca gerçekten de çok fazla yoruluyorum. Ayrıca Silvermist içinde Yen'i bir şey sayılır bu antrenmanlar. Bir perinin kendini savunmayı bilmesi kadar muhteşem bir şey yoktur. Çünkü periler narin varlıklardır.

Saat 7.00'de eve gittik. Duş alıp giyindikten sonra dışarı çıktık. Bilin bakalım neden? Tabii ki okul alışverişi için. Pazartesi okul başlıyor ve benim hiçbir şeyim yok okul için. Bir kitapçıya gidip altı tane defter ve dört tane mürekkepli kalemi aldım ve tabi mürekkebi ile beraber. Bu kalemleri bayılıyorum. Tabii ki de tüylü olduğu için bana kuşları hatırlatıyor. Gökyüzünü hatırlatıyor. Bunlara baktığım zaman çeşitli hayaller kurmaktan kendimi alamıyorum. Oradan çıkıp ( okul çantası diyeceğim ama Victoria'n döneminde gelişen bir olayda okul çantası ne arar?) defterlerimi bir arada tutmak için kemer aldım. Bir de elbiseciye gidip yedi tane koyu renkler de (koyu mavi, koyu yeşil, siyah, koyu mor, koyu kırmızı, koyu kahverengi, koyu turkuaz) prenses bu söylüyor elbise aldım. Tabi şu içine giyilen metal desteğiyle birlikte. Ama ondan sadece bir tane aldım. Sonra hepsini taşımam. Elbiseciden çıktıktan sonra biriyle çarpıştım. Az kalsın elimdeki elbise ve defterler çamura bulanacaktı. Bana çarpan kişiye baktığımda benim yaşlarımda bir gençti.

M- Ah çok pardon hanımefendi benim sakalığım önüme bakmıyordum.

Z- Önemli değil ben de önüme bakmıyordum. Asıl ben sizden özür dilerim.

M - Ah hiç önemli değil. Bu arada benim adım Marden.

Z- Memnun oldum Marden. Benim adım da Zanda. Affedersin ama adının anlamı ne?

M - Sınır demek. Senin isminin anlamı ne?

Z - Bağımsız güzel kız anlamına gelir.

M- Ne güzel. Elindekiler ağır gözüküyor. Taşımana yardım etmemi ister misin?

Z - Aslında zahmet olmaz ise isterim.

M -Ne zahmeti bir hanımefendiye yardım etmek bir beyefendi için şereftir.

Z - Beni utandırıyorsunuz.

Elimdeki defterleri ve demir içliği aldı. Mürekkep, tüy kalemler ve elbiseler ben de kaldı.

M - Önden buyurun hanımefendi.

Z - Teşekkür ederim beyefendi.

Eve doğru yürümeye başladık.

M- Sanırım sizde yarın benim gibi okula başlıyorsunuz?

Z- Evet. Siz hangi okula gidiyorsunuz?

M- Londra Koleji'ne siz?

Z -Ben de. Belki aynı sınıftayızdır.

M- Evet belki. Ama aynı sınıfta olmasak da arkadaş olacağımıza eminim.

Z- Evet bu kesin gibi gözüküyor.

Kulübe mi varınca ona teşekkür ettim ve elimdekileri eve yerleştirdim. Daha sonra onun elindekileri eve yerleştirdim.

M- Demek burada yaşıyorsun.

Z- Evet. Burada yaşıyorum.

M- Bence sizin gibi bir hanımefendi limana bu kadar yakın bir yerde yaşamamalı. Buraya uğrayan gemilerdeki insanların bazıları kötü niyetli olabilirler.

Z- Evet bu tehlikenin ben de farkındayım fakat uzun bir deniz yolculuğundan geliyorum ve dalgaların sesi olmadan uyumam mümkün bile değil.

M- Peki nasıl isterseniz öyle yapın. Bu arada deniz yolculuğunuzu nerelerde yaptınız?

Z- Sıcak ve hareketli denizlerde.

M- Karayipler gibi mi?

Z- Kesinlikle.

M- Karayipler'de korsanlar vardır sanıyordum.

Z- Hala varlar ama bir genç kıza zarar verebilecek kadar onursuz değiller.

Biraz düşünürmüş gibi yaptı. Ne düşündüğünü merak ettiğim için aklını okudum.

(M - Ya da belki onursuzlardır ama sizin için hava hoştur.)

Ahh erkek erkektir sonuçta ve hepsinin düşündüğü şey hep aynı.

M - Bu arada içeride konuşmaya devam edelim mi? Böyle kapıda olmuyor sonuçta.

Z- Marden üzgünüm ama ilk kez Londra'ya ayak basıyorum ve buralarda nasıl davranılması gerekildiğini bilmeden adımın çıkmasını istemiyorum.

M - Adınız neden çıksın ki?

Z- Sonuçta ben bir hanımefendiyim yeni tanıştığım bir efendiyi öğlen yemeği vakti yani tüm insanların evlerinde olduğu bir vakit evime almam uygunsuz kaçar.

M - Peki öyleyse. Yarın sabah okulda görüşmek üzere hanımefendi.

Z- Size de görüşmek üzere beyefendi.

           

Ona veda ettikten sonra eve girdim. Hemen ardından Silvermist ortaya çıktı.

S- Sence nasıl biri?

Z- İyi gördüm biraz cesaretli de. Ben daha uğraşmadan bana yavşamaya başladı. Fazla hızlı ama yine de idare eder bir yavaşlığı var. Bir liste yapıp adını eklerim ama kesin olduğunu söyleyemem. Hem bu işin daha yarını var. Bakalım kimlerle tanışacağım kimleri test edeceğim kimlerin kalbini çalacağım. Yâda kimlerle arkadaş olacağım.

S- Arkadaşın olunca beni unutmada.

Z- Yok ya seni kim unutabilir ki. Ben mi? Lütfen sen benim bu hayattaki en yakın arkadaşımsın. Ben seni nasıl unutabilirim ki.

HOOK'UN KIZIWhere stories live. Discover now