Bölüm 6- Evimiz

730 25 2
                                    

Yeni güne tekrar aklımda o varken başladım. Öğlen arasına kadar onu göremedim ancak her zaman geçtiğini bildiğim noktada beklediğimde, o minik siluetini metrelerce öteden seçtim. Ama bu kez dikkatli davrandım, kafamı camlardan birine çevirdim ve bekledim. Dışarıda güneş olduğundan camlar neredeyse birer ayna gibilerdi. Arkamdan geçerken onu yansımasından izledim, teni o kadar beyaz ve kusursuzdu ki. Arkaplanı siyah olan camda beyaz bir ateş böceği gibi parlıyordu. Onu kaybolana kadar izledim, daha fazla izleyebilmeyi umdum. Şimdiki zamanın kısıtlı olması oldukça can sıkıcıydı. Ama bunun beni etkilemesine izin veremezdim çünkü "şu an" vardı elbet, ama gelecek de vardı ve o benimdi. Ayrıca bugün için önemli bir planım vardı:

Xai ile buluşmak.

Akşam geldiğinde o güzel varlık için hazırlanan, birlikte harika zamanlar geçireceğimiz yeri görecektim. Daha şimdiden mutlu hissetmeye başlamıştım, hiçbir sorun çıkmazsa istediğim tek şeye kavuşmuş olacaktım.

Okulun bitimine doğru çantasıyla sınıftan çıkarken gördüm onu, okuldan kaçmaya daha şimdiden başlamıştı. Belki de kaçabileceği son mekan olacaktı burası.

Saat akşam 20:30'u gösterdiği anda evden dışarı fırladım, heyecanlı ve sabırsızdım. Xai ile kimsenin bizi göremeyeceği, kameraların olmadığı tenha bir sokakta buluşacaktık. Sokağı bulduktan sonra sessiz adımlarla gördüğüm siyah araca doğru yürüdüm. Normal insanlarda olanın aksine, film kaplı camları bana güven hissi veriyordu.

Kapıyı açıp içeri girdim ve Xai'yi gülümserken buldum, benim gibi heyecanlı görünüyordu.

"Neden korkunç bir şekilde gülümsüyorsun?"

"Aynı şeyi ben soracaktım."

Ardından gaza bastı ve gitmemiz gereken istikamete giderken bana bazı teknik detayları anlatmaya başladı, güzel bir sohbet olacaktı.

"Pekala, öncelikle mekanı istediğin gibi şehirden uzak tenha bir yer olarak seçtim. Ulaşımı tabiki ben sağlayacağım."

"Demek ulaşım işini de sen halledeceksin. Neden böyle bir zahmete giresin ki?

"Beni öldürmeni istemiyorum ama, sanırım çocuk biraz ilgimi çekti."

"Buna yorum yapmamak ikimiz için de daha iyi olacak. Ayrıca ona zarar vermediğin sürece seni öldürmem söz konusu değil, tabi hakettiyse tamamıyla ayrı bir hikaye."

Küçük bir kahkaha attı ve hızlandı, şehrin ışıkları minik noktalar gibiydiler. Gittikçe uzaklaşıyorduk ve ben gittikçe daha iyi hissediyordum

Daha da gideceğimizi düşünürken Xai bir anda hızı düşürüp zar zor gördüğüm toprak bir yola saptı, yol sağımızda bulunan tepenin arkasına doğru kıvrılıyordu. O anda Xai'nin işini ne kadar iyi yaptığını anladım, bu tepenin arkasını geçen araçlar veya insanlar asla göremezdi. Hafifçe sırıttım.

Tepenin arkasına vardığımızda hala karanlık yüzünden bir şey göremiyordum, karanlığın içinde bir evin belli belirsiz bir silueti vardı ancak anlayabildiğim tek şey orda bir ev olduğuydu.

Xai arabanın bagajından güçlü bir fener alarak yanıma geldi ve feneri yakıp eve doğru tuttu, oldukça şaşırmıştım. Böylesine bir şey beklemiyordum.

Xai'ye döndüm:

"Sen harika bir iş ortağısın. Şimdi beklememiz yeterli, sadece 1 gün kaldı."

Sosyopatın SaplantısıWhere stories live. Discover now