1. Bölüm

2.2K 128 97
                                    

(Hikâyeye başlamadan ufacık bir not bırakmak istedim.
İlk bölüme oy verip giden kankam... Hiç oy verme Allah rızası için
Üç beş bölüme oy veren kankam... Ya hepsine oy ver ya hiç verme. Öyle büyük oransızlık ve çirkinlik meydana geliyor ki🚬)









"Merhaba arkadaşlar, ben Doktor Oh Sehun. Bu sene Hemotoloji dersini birlikte işleyeceğiz. Hepiniz eminim ki bu iki senelik yüksek lisansınız içiniz çok çalışarak geldiniz. Bu yüzden emeğinize saygı duyuyorum ve dersleriniz için endişe etmeyin, layığıyla ders anlatacağıma emin olabilirsiniz. Umuyorum ki saatlerimiz oldukça verimli geçer." Doktor'un kaşları çatık, ciddi ifadesinin yanı sıra sesi oldukça samimi ve insana güven verciydi. Ancak hemen güvenmek de istemiyordum, çünkü üniversiteye başladığımın ilk yılı da sayılı öğretmenlerimden bir kaçı da böyle söyleyip sınav zamanı beni ağlatmışlardı. Bu yüzden sadece; öğretmen masasının önünde, kalçasını masaya dayamış doktora baktım.

Yirmili yaşlarının sonunda ya da otuzlu yaşlarının başında gözüken bu adam, daha önce görmediğim türdendi. Bir üniversite öğretmeni olarak böylesine bakımlı, yakışıklı yüze ve harika fiziğe sahip birisini daha önce görmemiştim. Bu yüzden önceden düşündüğüm 'doktor olduğumda bir kaç sene sonra bende mi böyle çökeceğim?' Sorusu zihnimde silikleşmişti. Sanırım diğer doktorların ki sadece bakımsızlıktı ki ben her zaman, her koşulda kendime en iyi şekilde bakardım. Ve bunun da sonlanacağını -özellikle de bu saatten sonra- düşünmüyordum.

"Herhangi bir sorusu olan var mı?"
Erkeksi sesiyle sorduğunda yan sıramda olan bir kız elini kaldırdı. Bay Oh ise izin verdi.

"Yanlış anlamanızı istemem ancak kaç yaşındasınız?" Sorduğu soruyla başımı Doktora çevirdim. Zira bu soruyu bende merak ediyordum.

Sorulan soruya karşı hâlâ düz bakışlarını korurken sanki komik bulmuş bir ifadesi ve bunun yanında da daha önceden çokça bu soruyu duymuş gibi ifadeleri mevcuttu gözlerinde.

"Bende rezil olmuş gibi hissetmeni istemem ancak bunun sana ne gibi bir faydası olabilir ki?" Doktorun söylediği şeyle sanki birden bütün nefesler kıza acır gibi tutulmuştu ki, yanımda oturan Avrupalı kızın yanakları kızarmıştı.

"Sadece sizin gibi genç, Doktor olan bir üniversite öğretmeniyle daha önce karşılaşmadığım için şaşırdım. Üzgünüm."

"Sorun değil."
Samimi olmayan bir tebessüm verip sorun olmadığını belirtse de ben bile gerilmiştim.

İşte bundan bahsediyordum! 'Hey, bana güvenin; derslerimiz eğlenceli geçecek.' Sözleri yalandı. Mesela, ne olurdu yaşını söyleseydin ve kızı utandırmasaydın? Bende şu başkaları adına utanan insanlardandım. Kız için üzgünüm. Yine de bir şeylere sürekli takılmamayı öğrenmeye çalıştığım için boşverip soğuyan havalarla giydiğim, bence beni bir ayı yavrusuna benzeten yumuşacık, tüylü, kahverengi ceketime sarındım. Kulaklı kapüşonunu da takmak isterdim ama saygısızlık olur diye sadece çeneme kadar ceketime gömülmüş yanımdaki duvara yaslanmıştım.

"Bugün sadece derse ufak bir giriş yapacağım. Genel olarak işleyişinden bahsedeceğim. Sonra da sizi bırakacağım. Merak etmeyin iki saati doldurmayacağım."
Dedikten hemen sonra yanında getirdiği iki kitaptan birini karıştırmış ve anlatmaya başlamıştı ki hemen cümlelerinin hepsini cımbızla alarak not almaya başlamıştım.

Küçüklüğümden beri öğrenmeyi hep seven biri oldum. İlkokula yeni başlayan, küçücük olan ben her zaman annem ve babamın nasihatlarını dinleyecek kadar olgun yetiştirilmiştim. Hatta daha da küçükken kendi odamda ki kırmızı gece lambasından korktuğumda yorganım, gözlerime kadar çekiliyken anne babamın yanlarına gitmek istemiştim. Ancak sonradan vazgeçip o yatağın bana ait olduğunu, benim de o yatakta yatmam gerektiğini ve kırmızı bir ışığın bana hiçbir zararı olmayacağına dair kendimi ikna ederek yorganımı indirip uyumuştum.

Graduati || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin