18.Bölüm -PART1-

3.4K 157 1
                                    

-18-

Öncelikle dün bölümü atamadığım için özür dilerim.Aklımdan çıkmıştı.Bölümü 2’ye böleceğim..Diğer bölümün multimedyasında ise Justin’in nasıl giyindiği olacak.O yüzden.Keyifli okumalaar!

Jake’in yolladığı kıyafetleri kenara bırakıp yatağa uzandım.Gerçekten zevkliydi.Gerçekten.Bana da yakışırdı bu elbise.Yarın 1 Mart.Sonunda geldi bu gün.Umarım sorunsuz biter.Umarım Justin Jake’i sikmeden biter.

Telefonumun titremesi beni düşüncelerimden sıyırdı.Mesaj gelmiş.

Kimden:Orospu Çocuğu

Nasılsın bebeğim?

Bu ismini değiştirmem gerekiyor cidden.

Kime:Orospu Çocuğu

İyiyim.Sen?

Kimden:Orospu Çocuğu

İyiyim bebeğim.Lily nasıl?

Kime:Orospu Çocuğu

İyi.

Biraz soğuk davrandım ama olsun.Canım istemedi.Anında cevap yazdı.

Kimden:Orospu Çocuğu

Soğuksun anladık...Yarın büyük güün.Heyecanlı mısın?

Hatırlatmak zorundalar mı ya?

Kime:Orospu Çocuğu

Eveet çok heyecanlıyım.

Dedim onu da üzmemek için.Çok seviyordu sanırım beni.Ben de onu seviyordum ama o daha fazla.

Kimden:Orospu Çocuğu

Tamam sevgilim...Yarın görüşürüz.Seni çok seviyoruum xoxox.

Kime:Orospu Çocuğu

Bende seni seviyorum.

Diyip rehbere girdim.’Orospu Çocuğu’nun üstüne gelip ‘düzenle’ye bastım.Acaba ne yapsaydım adını?

Sevgilim?Hayatım?Aşkım?Aşk?Aşk Tanem?Aşk Tanem mi?O ne lan?İyice saçmaladın Lenda.Bokunu çıkarma.’Aşkım’ diye kaydedip kapattım.Güzel bir uykuya ihtiyacım var.Yarın büyük gün!

*SABAH*

Lily’nin cırtlak sesiyle gözlerimi araladım.

“Ablaaaa hadi kalk.Misafirin vaar.”diye başımda çığırıyordu.Misafir?

“Ne misafiri Lily?”diye mırıldandım.Böyle uyandırılmayı sevmezdim.

“Aşağıda.Jordan mıydı,J               ames miydi?Jake’ti sanırım.”diyince gözlerimi kocaman açtım.

“Jake mi?”diye ufak bir çığlık attım.

“Büyük ihtimalle.Hadi aşağıda bekliyor.Üstünü giyinmeni istedi.Onun aldıklarını giyinecekmişsin.15 dakikan varmış.Hızlı olmanı istedi.”diyince kafamı salladım.O da odadan çıktı.

Jake in aldığı şeylere göz gezdirdim.Tanrım bu elbise bir harika!

Mavi tonları ağırlıklı olan renkli çiçek desenli straplez elbiseye baktım.Göğüs bölgesinin bitiminde altın renginde kemerimsi birşey vardı.Bayağı miniydi...Onun yanında duran çantaya baktım.Uyumluydu.Ayakkabı ise platform topuk lacivert düz bir ayakkabıydı.Bir de yeni fark ettiğim kolye vardı.

Hepsini üzerime geçirdikten sonra saçlarımı taradım.Sonra da maşa yaptım.Gözlerime hafif mavi ağırlıklı makyaj yaptıktan sonra kırmızı sönük bir ruj sürdüm.Makyaj mazemelerimi de çantama attıktan sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım.Heey gidi heey.

Aşağı indiğimde Jake koltuğa yayılmış saatine bakıyordu.Benim geldiğimi anlayınca bana bakmadan konuştu.

“Süper zamanlama.14 dakika 37 saniye.”diyince güldüm.Kafasını kaldırıp bana baktığında ağzı ‘O’ şeklini alırken bir ıslık kopardı.Yapmayın ama utanıyorum.

“Vaov.”diye mırıldandı.Kızardığımı hissettim.Hafifçe gülümseyip yanına gittim.

“Evet güzel bir elbiseydi ama sende bu kadar seksi duracağını tahmin etmiyordum.”diyince daha da bir kızardım sanırım.Ateşler yanaklarıma doğru hucum ediyordu.

“Tamam tamam.Utanma hemen.Hadi gel gidiyoruz.”diyince duraksadım.

“Lily evde tek kalamaz.”

“Lily evde değil ki?”dedi.

“Nasıl yani?”diye bağırdım.

“Ya sakin ol güzelim.Teyzeni aradık.Geldi aldı.”diyince bir oh çektim.

“Teyzeme güven olmaz aslında...”diye mırıldandım.Ayağa kalkıp ceketini aldı.Kapıyı açtı ‘buyrun’ işareti yaptı.Seni tatlı çocuk!

“Teşekkürler.”diyip kapıdan çıktım.Kapıyı çekip yanıma geldi.Önüme geçip arabasına doğru ilerledi.Hangi arabayla geldiğini bilmediğim için onu takip ettim.Sonra bir BMW Z4 ün yanında durduğumuzda içimden bir ‘wow’ çektim.Kapıyı açıp oturmam için işaret etti.Ben oturdum.Sonra gelip sürücü koltuğuna oturdu.

“Nereye gidiyoruz?”diye sordum.

“Doğum günü mekânına.”diye cevap verdiğinde kafamı salladım.

***

Vakit geliyordu.Justin de buradaydı.İnsanlar da doluşmaya başlamıştı.Sabah Jake ile gelip ilk kahvaltı yapmıştık.Sonra da süslemeler,dekor ve müzik ile ilgilenmiştik.Ama sonunda mükemmel bir yer ortaya çıkarmıştık.

Justin gelen insanlara ‘merhaba’ demekle meşguldü.Jake ise gitarının akordunu yapıyordu.Tabi tek gitarla olmayacaktı.Gerekli aletleri de hazırladıktan sonra Jake bana el kol hareketi yaptı.Yanına gittiğimde konuştu.

“Başlıyor muyuz?”dedi.Kafamı salladım.Sonra yavaş yavaş sahneye çıktım ve mikrofona 2-3 kere dokundum.Dikkatleri üzerime çekmek için yaptım.Hadi Melissa yapabilirsin.

Justin dahil herkes kafasını bana çevirince Justin sahnenin önüne yaklaştı.Ben de konuşmaya başladım.

“Bu gün burada sevgilim Justin’in doğum günü için toplandık.Umarım güzel vakit geçiriyorsunuzdur.Justin’ şarkı yazacağıma söz vermiştim.Bu konuda bana Justin’in kuzeni olan Jake çok ama çok yardım etti.O olmasa yazamazdım.”diyip duraksadım.Justin bana soran gözlerle bakmıyordu.Sanki biliyormuş gibiydi.Ben de devam ettim.”Şimdi uzun uzun konuşup sizi sıkmak istemiyorum.Zaten ben de heyecanlıyım...Yazdığımız şarkının adı ‘Die İn Your Arms’.Umarım beğenirsiniz.Hatalarımızı görmezden gelin lütfen.”diyip gülümsedim.”Başlıyoruz.”diyince daha da bir sessizlik oldu.

Şarkıya girdiğimizde kendime olan güvenim arttı.Ve söylemeye başladım.Hissettirerek söylemek istiyordum.İçten gelerek söylemek istiyordum.Ve başardım sanırım.Gözlerimi kapatıp nakarat yerini söyledim.İnsanlar sessizce bana bakıyordu.Hissediyordum.Artık utancım da gitmişti.Heyecan da yoktu.

Şarkı bitimde alkışlar koptu.’Bravo,vay be,helal sana,’diye sesler yükseldi.Justin’ e baktığımda gözleri dolmuştu.Sahneye çıkıp bana sımsıkı sarıldı.Ben de ona sarıldım.Sonra mikrofonu elime alıp “Doğum Günün Kutlu Olsun Sevgilim!Seni Çok Seviyoruuum!”diye bağırdım.

İkinci part şimdi geliyor.Sizi çook seviyorum.

-TUTKU

 

Die İn Your Arms (Justin Bieber Fanfiction)Where stories live. Discover now