Yalan Büyükse Zarar Verir, Sen Benim En Büyük Yalanımsın

3.7K 516 237
                                    


***
Chanyeol gözlerini kıstı ve önündeki satranç tahtasına bakmaya başladı. Baekhyun cidden iyi oynuyordu, hamlesini iyi düşünmeliydi.

"Sabah oldu Chanyeol..." Baekhyun gülerek başını eline yasladı ve ona bakmaya başladı.

"Biraz daha bekle." sonunda hamlesini yapıp geriye yaslandığında Baekhyun yüzünde şeytani bir gülüşle masaya eğildi. Elini vezir taşına attı ve tahta boyunca kaydırdı.

"Şah," Chanyeol'un şah taşına hafifçe vurarak tahtadan düşürürken gülümsedi. "Ve mat."

"Ah, pes ediyorum!" Chanyeol mızmızlanarak arkasına yaslanırken Baekhyun gülüyordu.

"Bir dahaki sefere kazanmana izin vereceğim-"

Kulübenin kapısı sertçe açılıp içeri Chanyeol'un iki abisi girdiğinde büyük bir gürültü oldu. Abileri hızlıca Baekhyun'un kollarının iki tarafına sarıldı ve onu oturduğu yerden kaldırdı.

"Hey, neler oluyor?!" Chanyeol onlara doğru sinirli bir adım attığında abileri ona durmasını belirten bir bakış attı.

"Efendi Suho, Afrodit'in oğlunun birkaç gün zindana gitmesini söyledi."

"Ne?!" Baekhyun ve Chanyeol aynı anda aynı soruyu sorduklarında Baekhyun olduğu yerde tepinmeye başladı.
"Efendi Suho asla böyle bir şey demez! Bırakın beni!"

"Zorluk çıkartma. Zaten tüy kadar hafifsin, kafanı koparırım."

Baekhyun birden sustuğunda Chanyeol onların arkasından gitmeye başladı.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Bırakın onu!"

"İnanmıyorsan, bizimle gel."

Chanyeol ve Baekhyun gergince birbirlerine baktıklarında Chanyeol her şey yolunda der gibi bir bakış attı.
Dördü beraber Argos zindanına indiğinde Efendi Suho boş kafesin önünde bekliyordu.

"Efendim!" Chanyeol yalvaran bakışlarla ona koştuğunda Suho boynuzlarını kaşıdı.

"İçeri koyun."

"Efendi Suho! L-lütfen! Bir şey yapmadım!"

Baekhyun direnmeye çalışsa da Ares'in oğulları çok güçlüydü. Onu kafese sokup parmaklıkları kapattıklarında Baekhyun kapıya yaslandı.
"Ben bir şey yapmadım!"

Suho üzgün bakışlarla Chanyeol'un abilerini yolladı ve kafese yaklaştı.
"Babanın kim olduğunu biliyor musun çocuğum?"

"H-hayır.."

Suho düşünceli bir şekilde onu incelerken Chanyeol tekrar sinirli sinirli Suho'ya gitti.
"Efendim, tam olarak amacınızı bilmiyorum ama-"

"Bugün bir mektup aldık. Hades'ten."

Chanyeol birden sustuğunda Suho sinirlice başını salladı. "Oğluna iyi bakmamızı söyledi."

"Hades yerimizi öğrenmiş..."

"Ve, oğlu burada."

Chanyeol korkmuş bir şekilde ellerini saçlarına atarken Baekhyun hiçbir şey anlamadan onlara bakıyordu.
"Hades'e inanamayız efendim."

"Olan felaketler, bilinmeyen koyu renk kuş tüyleri... Hepsi buna işaret olabilir. Güçlü kanıtlar var."

Chanyeol neden Baekhyun'u içeri aldıklarını anladığında gözlerini kocaman açtı ve korkudan ağlamak üzere olan Baekhyun'a bakarak Suho'ya döndü.
"Hayır... Hayır, bunun Baekhyun olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi?!"

"Her şey ondan sonra olmaya başladı."

"Tanrım, benim onun oğlu olma ihtimalim bile daha yüksek, bir kez olsun Baekhyun'a bakar mısınız?!"
Chanyeol hızlıca Baekhyun'u işaret ettiğinde kendisi de dönüp inceledi. Hayatında gördüğü en masum, en güzel şey kötü bir yeraltı tanrısının oğlu olamazdı. Olmadığına emindi.

Son of Aphrodite || ChanBaekWhere stories live. Discover now