Keşke Mutluluklar Daim Olsa

2.1K 230 41
                                    


Ne kadar zamandır gitmiyorum Arife anamın yanına artık kestiremiyorum, zira onun yanına gidip umutla bakan gözlerine haber yok demek tarifi imkansız bir utanç zerk ediyor yüreğime. Tekrar etmekten nefret ediyorum ama hâlâ elimizde hiçbir şey yok. Yıldız'ı kaçıran sanırım işinin ehli. Ne diyorum ben yaa yine kafam gitti. 

Atalar boşuna dememişler; camiyi çalan kılıfını hazırlar diye. Ustaca planlanmış bir oyunun içinde kendimi piyon gibi hissediyorum artık. Bir de bu aralar gizliden gizliye birilerinin beni araştırdığını öğrendim ama yine ucuz maşalarla karşılaşacağımı bildiğimden o konuda çok uğraşmıyorum.

Bir misafirim var şimdilerde. Sessiz, evdeki varlığı ile yokluğu bir bir kız, Ebru. On altı yaşında, esmer, badem gözlü zehir gibi bir çocuk ama kırgın hayata, kızgın abisine ve küs tüm insanlara. Tuhaf bir hastalıkla doğmuş Ebru, hip...li bir şeydi ama, hah hipertimezi! Değişik bir şey, kız aklı yettiğinden beri gördüğü hiçbir şeyi unutmuyormuş ve bu da abisinin dediğine göre, onun aklının karışmasına neden oluyormuş. Yani geçmişte yaşanmış bir olayı, dün yaşanmış gibi karıştırabiliyormuş ama tek hatası bu oluyormuş. Onun dışında en basit, en küçük ayrıntı bile hafızasından asla silinmiyormuş.

Sanırım bu yüzden pek kimseyle konuşmuyor, hatta çoğunlukta odasından bile çıkmıyor genç kız. Ben veya yardımcılardan biri kapısına bile gitse, eli ile diğer taraftan ittiriyor içeri girmeyelim diye. Nazım, inadına yapar gibi kapının önünden geçse bilerek gürültü yapıyor, hiç olmazsa kızın kapısını yumrukluyor. Bir de bana deli diyorlar, al sana delinin kaymaklısı, ne istiyor çocuktan anlamıyorum. Ama kızın öfkeyle de olsa tepki verdiği tek insan belki de Nazım.

Abisi, yani Ahmet benim en iyi bilgisayar korsanım ama hasta ve gün geçtikçe eriyor, ölüme yürüyordu. Sonunda ağlayarak kız kardeşini emanet edebileceği tek kişinin ben olduğumu söylediğinde, kabul etmekten başka seçeneğim kalmadı. Valla emanetçi dükkanından farksızım ama seviyorum emanetlerimi. Özellikle Ebru kadar özel bir çocuğun, dışarıda başına gelebilecekleri düşündükçe, sevmekten ve kabul etmekten başka şansımda yok gibi. Okula gitmeye ikna edemedim bir türlü Ebru'yu, belki de insanlardan korkuyor olabilir.

Çünkü sekiz yaşındayken anne ve babasının ölümüne şahitlik etmiş küçük kız. Hastalığının getirilerinden biri olarak unutamıyormuş anne- babasının kiralık bir katil tarafından öldürülmesini. Bir de şimdi umutlarını, kırık hayallerini abisine bağlamıştı ama o da şimdi hastalığa boyun eğmiş, ölümü bekliyor. Bu da yaralı küçük bir kalbin daha da parçalanmasına neden oluyor sanırım.

Bu gün Ahmet'le konuştuğumuzda elde ettiğimiz bilgiler muhteşem bir ilerleme sağlayacaktı bize yakın zamanda. Görüntülerde ki adamın bir dolu farklı kimliği vardı ama birinden başlayacaktık. Nazım neşe ile salona girdiğinde, ben de gülümsedim çünkü küçükte olsa bir adım atabilmiştik. Hepimiz Ahmet'i kucaklıyor, başarısından dolayı tebrik ediyoruz ama onu feri sönmeye başlayan gözlerinden belli, tek isteği kız kardeşinin güvende olması.

Eve geldiğimde Ahmet'le ilgili müjdeyi vermek için Ebru'nun kapısında dikildim ve "Ebru, abinin selamı var, birkaç güne yeniden tedavisine başlayacakmış" dedim.

Küçük cadı kapıyı açmadığı gibi, içerden "Bana ne? Ya da sana ne?!" diye bağırdığında benim kayış koptu. İnsan bir mutlu olur, bir abisini arayıp konuşur ama küçük hanım hâlâ tavırlarda. Kapıyı yumrukladım açsın diye ama açmadı. Kopmamalıydı hayattan Ebru, hastalığı ona lanet değil, ödül gibi olmalıydı.

"Aç kız kapıyı! Bak kıracağım kapıyı açmazsan!"

"Hıı kırarsın, tabi canım tabii. Bu ev senin Yiğit bey, eminim en sağlam malzemeden yapılmıştır kapın-pecen." Harbi haklı yumurcak, en sağlam şekilde yapıldı evin kapıları, hatta koçbaşıyla girişsem anca kırarım. Tabii elimde anahtar olmasaydı. Mutfağa gittim ve Sultan hanımdan Ebrunun odasının anahtarlarını aldım. Sonra yeniden onun kapısına varıp önce kilidi açtım ama girmedim içeri. Ne de olsa genç kız odası, öyle destursuz dalacak kadar öküz değilim. Daha doğrusu Nazım gibi değilim.

Kara Günler Mevsimi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin