Yeni Hayatın Gülleri...

2.2K 250 71
                                    


Kapalı gözlerimin ardında gözüme vuran zayıf ışık, kulağıma gelen motor sesi. Nerede olduğumu anlamaya çalışırken aklıma gelenle gülümsedim. Kesin yine Serpil'lere gittik ve ben uyuyakaldım, Ahmet'te bizi eve götürüyor olmalı. Mırıltılı bir ses geldiğinde yanımdan, Ahmet'in bana baktığını biliyorum, hissediyorum o kadife sıcaklığında ki bakışlarını yüzümde. Gözlerimi açamadım ama beni dinleyen adama derdimi dökmek isteyen bir tonda sitem ettim niyeyse. "Çok kötü bir rüya gördüm Ahmet, sen...Allah'ım sen koru..."

"Gümüş güzelim" diyen ince sesle hatırladıklarımın gerçek olduğunu anladığımda dünyam yeniden karardı adeta. "Öldü gerçekten değil mi Gülçin? Benim sevdiğim adam, ge...gerçekten öldü değil mi?" arabanın içindeki insan sessizliğini delen hıçkırıklar aslında en güzel cevaptı sorularıma.

"Güzelim yapma ne olur bak bebeğine zarar veriyorsun. Gümüş son olan olayı hatırlıyor musun?" dediğinde Gülçin, elim karnıma gitti. Allak bullak zihnim algılayamadı Gülçin'in ne sorduğunu. Ne olmuştu ki en son, daha doğrusu o kadar çok şey olmuştu ki hangisini hatırlamam gerektiğine akıl sır erdiremiyorum artık. "Gülçin ne diyorsan açık konuş, ben hiç bir şey anlamıyorum. Hem biz nereye gidiyoruz? Ahmet'e gidelim Tanju abi, ne olur ona gidelim ben çok özledim onu..." Biliyorum bu yaptığım çocukluk ama canım o kadar çok yanıyor ki sanki bir o geçirecek bu acılarımı.

Gülçin bir elimi tuttu ve "Gümüş, hani sen şikâyet ediyordun ya, 'Ahmet neden hep şehir dışına çıkıyor' diye" dedi, sustu. Birkaç saniye derin derin içine çektiği nefesler, kaldıramayacağım bir haberin daha geldiğini anlattı bana. Söyleyeceği şey ise en imkânsızım, en beklemediğim şeydi doğrusu. "Senin kızını, biricik İnci'ni arıyormuş, bulmuşta deli adam ama bekliyormuş senin toparlanmanı."

Nasıl yani? Sonra aklıma on bir yıl öncesi geldiğinde, kucağımda ki kutunun kapağını bir kez daha açtım. O zaman çok minik bir bebek vardı o kutuda, yüzünü anımsamakta zorluk çektiğim. Şimdi ise hayallerimde o kutu bomboş, kalbim ilk âşık olduğumda ki gibi kuş oldu, sol yanıma sığmıyor, nefesim daralıyor yine. Hayallerim ne kadar da çabuk kandı bu güzel rüyaya böyle. Kızım yaşıyor ve Ahmet onu buldu öyle mi?

"Tanju abi dur! Tanju abi nefes alamıyorum! DUUURR!!!" Dudaklarımın arasından kopan feryat öyle can yakıcıydı ki adam frene tüm gücüyle bastı sanki, Gülçin'le öne doğru savrulduk. Dışarıda ki karanlığa aldırmadan kapıdan fırladım karnımdaki bebeği bile unutarak. Çevremdeki insanlar beni neden kandırıyorlar, neden Ahmet beni böyle kırıyor? 

"Ahmeeettt!" Haykırışım; gece esen rüzgarla, çektiğim ızdırabı Ahmet'e ulaştırsın diye kuvvetliydi. Yalan bu dedikleri biliyorum ben, kızım öldü. Onu yüzünü hatırlamıyor olsam da ellerimle toprağını ben örttüm Nisan yağmurlarının çiselediği o yalancı baharın eşiğinde. "Yalan söylüyorsunuz! Öldü benim kızım! Ahmet gibi, Çiçek gibi, Alev abla gibi onu da aldı toprak!"

"Yalan değil yenge, Doğan'ın üzerine yemin ederim kızını buldu Ahmet abi? İstersen ilk önce kızını alalım, istersen onu senden çalan kadınla yüzleş ama inan yenge, Ahmet abi buldu onu." Şahin daha kırkı çıkmamış, ölü kardeşi üzerine yemin ediyor. Doğru olabilir mi gerçekten? Peki ya yalansa? Ya bir umudun daha ışığını gördüğümü sanırken karanlık bir zindana hapsolursam?

Ensar geldi bu kez karşıma ve yüzümü avuçlarının arasına aldı, gözlerine bakmam için "Ahmet onu gerçekten buldu Gümüş. Sana defalarca söylemek istedi ama ben durdurdum onu, çünkü gebeliğin çok riskliydi. Hâlâ da öyle, ama Ahmet'e göre, kızın seni yeniden ayağa kaldırabilecek tek etken. Karnında ki bebeği düşün, sakin ol. O bebek sana, bize, Ahmet'in en kıymetli emaneti. Hem inan bana kızından bahsederken, sesi öyle mutluluk doluydu ki Ahmet'in, öz çocuğu olsa bu kadar sevebilirdi ancak. Ahmet'e göre o küçük kız kesinlikle kendi kızıydı Gümüş. Şimdi kararını ver, ya yeniden Kütahya'ya dönelim, ya yolumuza devam edip, Ahmet'in diğer emanetini alalım."

Kara Günler Mevsimi (Tamamlandı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ