Ölüm Acısız Olmaz mı...?

2.1K 238 58
                                    

Sürpriiiizzzz İki bölüm arka arkaya attım. İyi okumalar canlar ;D))

                                                  *** 

Gözlerimin açılmasına neden olan ne o sevdiğim kitaplarda ki gibi yüzüme vuran gün ışığıydı, ne de sevdiğim erkeğin yanağıma kondurduğu değerli bir buse. Gözlerimin açılmasına neden, elimi zevk için ezen, tahmini kırk üç numara ayaklı Vedat, nefes almakta güçlük çeken ciğerlerim, midemde ki şiddetlenen ağrı, bacaklarımın arasından acıyla süzülen kanlı idrarımdı. Biliyorum çünkü bu üçüncü kez başıma geldi buraya geldiğimden beri, yani kanlı idrar.

Diğer hasarlarımı aklıma getirmemek için ne kadar dirensem de kendilerini hatırlatmaktan ne kadar büyük zevk aldıkları malum. Yere akan ağzımda ki kan midemi bulandırdığında öğürecek gücüm bile yok.

Eğer buradan kurtulmayı başarırsam bu Vedat piçini ellerimle öldürmek farz bana. İki gündür ölmek için yalvartıyor beni pezevenk. Evet yalvarıyorum beni öldürsün, daha fazla eziyet etmesin diye, çünkü her yanım acıdan bir nehir. Yetmedi tabii piç kurusuna yaptığı eziyetler, bir de yeniden uyuşturucuya bulaştırdı beni. Kurtulmak için aylarımı harcadığım o çukura bir tekme ile yeniden atıldım.

Alev ablama ihanet gibi geliyor bu halim ama benim günahım yok abla yemin ederim. Yapmasınlar diye o kadar yalvardım ki utandım benliğimi bu kadar küçültmekten, yine de dinlemediler beni. Damarlarımı talan eden rahatlamadan ne kadar nefret etsem de bir yanım acılarımın azaldığını, bu yüzden mücadele etmeyi bırakıp, bunun rahatlığını yaşamamı dikte ediyor sürekli. Sanırım ölümüm Alev ablanın tahmin ettiği gibi son bir altın vuruştan olacak. Valla artık umurumda değil,  öleyim de nasıl olursa olsun. Bıktım bu hayatın bana attığı tekmelerden, umudun nefret edilesi ama sevilen hoş yalancı kokusundan.

"Ulan artık sana vurmaktan bile tiksiniyorum Gümüş ama sakın ölme, yarın seni şu kapının önüne asacağım. Bakalım abin kolunda şırınga, boynunda ilmek gördüğünde ne yapacak." Pis gülüşleri bile umurumda değil, ölüm haberimi aldım ya sevinçliyim. Yalnız son bir kez Zeliş ablamı görebilseydim keşke, keşke Mahir abiden onu asla üzmeyeceğine dair bir yemin alıp ablamı ona emanet edebilseydim. Selim'e de bir çift lafım var "Affettim senide kardeşim, tıpkı bana kötülük yapan diğerlerini affettiğim gibi." diyebilseydim.

Yine de üç kişiye af çıkmayacak yüreğimden, bana yaptıkları için. Seyfi Taşkıran, Serkan şerefsizi ve en sonuncusu en sevdiğim, hatta belki de tek aşkıma.

Beni öldürmek istediğin için değil sevgilim, beni bu pisliklerin eline işkence çekerek ölmem için terk ettin ya, bir kez bile gözlerime bakmadın ya, benden tiksindin ya seni affetmeyeceğim. Hayallerimi, umutlarımı, seninle olabilme imkanımı elimden çekip aldığın için seni affetmeyeceğim. Bana verdiğin ismi söküp aldığın, ona layık olmadığımı haykırdığın için seni affetmeyeceğim. Beni ihanetle suçladın ya seni affetmeyeceğim. Herkesi affetsem de seni hiçbir zaman affetmeyeceğim gece gözlüm. Ölürcesine sevsem de seni, yüreğimde nefretimle birlikte büyüyen aşkın yaksa da içimi, yemin olsun asla affetmeyeceğim seni...

Binlerce lanet ettim içimden, bana bu zulmü reva gören herkese, hatta Mirza Yiğit'e bile. Kendi içimde kaybolduğum anlarda, zamanı da kaybettim, gündüz ve gecem karıldı birbirine, ben neredeyim bilmiyorum artık. Kolumda hissettiğim küçük acı, ardından hissettiğim ferahlamadan anladığım kadarıyla bir kez daha zehirlendim. Belki de bu sondur ha? Evet evet bence son, çünkü bu kez bambaşka bir doluluk var damarlarımda. Sanki patlayacak gibi hissediyorum kendimi, kalbim deli gibi çırpınıyor. Zehir ilk damarlarımı, ardından da kalbimi vurdu galiba ama yine de emin değilim. Ne bileyim, çok uyuşturucu kullandım inkar etmiyorum ama böylesi bir çarpıntı, böylesi bir ağrı ve acı dolu bir ferahlama hiç hissetmedim...

Kara Günler Mevsimi (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin