0.9- Drapetomania

16.6K 1.5K 2K
                                    

♫ He's Pirate- Taylor Davis Version

     Cinematic Orchestra- To build a Home ♫

0.9- Drapetomania 

(drapetomania: olduğun yerden kaçmak için hissettiğin yoğun istek)

İyi Okumalar.


Utanmam gerekiyordu.

Birçok insanın dediği tabirde küvetin içinde çırılçıplak bir haldeyken basılmıştık.

İnsanların ahlak anlayışına göre yine bir fire vermiştim. Duygular içinde sürüklendiğimiz bu anda hiçbir şeyi düşünmemiştim. Sadece mutlu olmuştum belki de. Aslında mutluluk kelimesi hissetiklerim için az kalıyordu. 

Ben kendimi güvende hissetmiştim.

Uzun süre yaşadığım bu yalnızlıkta ölüm dışında bir anı düşünmüştüm. Sanki normal bir kişiliğe sahiptim ve Bora yanımda olan insan gibiydi. İşte sırf bu hissettiklerim yüzünden yaşadıklarımızın sonuçları koca bir hiçi simgeliyordu.

Umursamıyordum. Sadece yaşıyordum. Bedenim onun erkeksi bedenine sığınmış şekilde duruyordu. Kollarımı boynuna dolamıştım ve vanilya esansının geldiği boynuna gittikçe yakınlaşıyordum. 

Ondan etkileniyordum.

Belki de şimdi itiraf etmemen gereken bir andaydık ama bunu engelleyemiyordum. Islaklıktan koyulaşan sarı tutamları gördükçe parmaklarımı saçlarının arasında gezdirmek istiyordum. Hatta onunla oyun oynamak istiyordum. Küçük bir çocuk gibi saatlerce onunla uğraşabilirdim. 

Yalnızlığa gömülü kalan bedenim onun farkındalığını o kadar belirgin bir şekilde hissediyordu ki, düşüncelerimin tufanında boğulacak gibiydim. Nefes almam gerekiyordu ve kokusu benim zihnimi bulandırıyordu. Bu yüzden kendimi birden ondan uzaklaştırdım. 

Suyun itme kuvvetiyle bedenim ondan uzaklaşırken Bora'nın bakışlarında öfke vardı. Sanki onu bırakmamdan rahatsız olmuş gibiydi ve bakışları üstümde bir müddet durduktan sonra ablama döndü.

Küvette bizi basan ablama.

Büyük ihtimalle Bora ile zaman geçirmek için buraya gelmişti. Daha doğrusu özel zaman geçirmek için ve şu an onu engellemişim gibi bana bakıyordu. Gözlerindeki kini ve öfkeyi tattığım anda kollarımı göğsümde kavuşturmuştum. Buradan gitmeliydim. Ruhum kaçmak gerektiğini zihnimde yankılıyordu. 

Kahve gözlerinde aylar öncesine ait bir parça taşıyordu. Bana acımaya başlamadan önceki Ece Aksoy'du. Gözlerindeki karanlık bakış, bedenindeki o soğuk duruş... Hepsi o kadar tanıdık ve onur kırıcıydı ki, gözlerimi ondan çektim. Yok olmaya başlamış köpüklere bakmaya başladım ve eskiden benden neden nefret ettiğini hatırlamaya çalıştım. 

Heyecanım doruktaydı.

Aylardır emek verdiğim çalışmanın bugün meyvesini alacaktım ve kelimeler dudaklarımdan çıkamayacak kadar mühürlenmişti. Bedenim ve ruhun heyecana bulanırken elimde tuttuğum viyolama sığınıyordum. Gözlerimi kapatıp kapatıp ışıkları yanıp sönen sahneye bakıyordum.

Bu gecenin harika olmasını diliyordum. 

Üzerimdeki buz mavisi elbise beyaz tenimi vurguluyor ve kendimi güzel hissetmemi sağlıyordu. Uzun beyaz saçlarım dalgalar haline omuzlarıma dökülüyor ve dudaklarım koyu kırmızı rengiyle varlığını belli ediyordu. Elimde viyolam bu görünüşüm ayrılmaz parçasına haline gelirken usulca sahneye ilerledim. 

Melankoli: MetanoiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin