1.8- Pavane.

16.5K 1.4K 982
                                    

Gabriel Fauré - Pavane

♫Sociopath II- Lucas King

(Viyola versiyonu sadece Spotify'da olduğu için normal versiyonu koyuyorum. Melankoli çalma listesini görmek istersiniz, Spotify kullanıcı adım: yyilmazlar96)

Eğer satır içi yorumlar bırakırsanız çok mutlu olurum, sizden bir şeyler okumak beni çok mutlu ediyor.

1.8- PAVANE.

Geçmiş...

Bu evin sessizliğine alışıktım. Sessizliği seviyordum çevremdekilerin aksine, özellikle büyük kütüphanenin içinde tek başıma otururken. Yine buraya saklanmıştım. Tek başıma dedemin eski kitaplarının içine çizimler yapıyordum. Daha doğrusu büyük bir hediye hazırlıyordum. Anneannem dedem vefat ettikten sonra üzgün bir ruha hapsolmuştu. Onu tekrar eskisi görmek istiyordum bu yüzden dedemin en sevdiği kitabın içine onun için bir çizim yapmaya karar vermiştim.

Dedem ile ikisini temsil eden bu çizim onu mutlu edecekti. Emindim. Bu düşünce ile dudaklarım yavaşça yukarı doğru kıvrılırken yağmuru izlemeye başladım. Cama vuran yağmurun sesi yanımda olan tek arkadaştı. 

Huzurluydum. Bu huzurun tadını çıkartırken ise koridordan küçük hızlı adımlar işittim. 

"Bora! Neredesin?"

Beni yanında istediğini belli eden ses tonu ile kütüphanenin kapısı açıldı. Büyük kapının ardında duran minik beden ile bakışlarımı kız kardeşime çevirdim. Gözleri nerede olduğumu görünce hafifçe çatıldı. Küçük bedenine ait olmaması gereken bir sinir var oldu çehresinde.

"Ne yapıyorsun yine burada?"

Omuzlarımı silktim ve elimde tuttuğum kara kalemi kitabın içine sürtmeye devam ettim. Kelimeleri boş yere tüketmeyi sevmezdim. O da bunun farkındaydı ama konuşmaktan asla çekinmezdi. 

"Burada çok sıkılıyorum. Beni eğlendir."

Yaşına göre sesindeki fazla emir verici tonu duysam da görmezden geldim. O her zaman böyleydi. İstediğini alana kadar da durmayacağını biliyordum ama umursamıyordum bu anda. Çizimimi bitirmem gerekiyordu.

"Sana diyorum Bora!"

Yanıma gelmesiyle elimde duran kitabı sertçe çekti. Çizimim bitmediği için ellerim sıkıca kitabı tutmaya devam ederken öfkesi gittikçe artıyordu. Var olan tüm gücüyle gittikçe beni zorluyordu.

"Senin yüzünden bu eve geldik. Beni eğlendirmek zorundasın Bora!"

Suskun bir şekilde yarım kalan çizimimde gözlerimi gezdirdim. Onu eğlendirmek istemediğimi ona söylemek için dudaklarımı aralamışken kitabı en sonunda elimden sertçe çekip aldı ve hiç düşünmeden yanan şöminenin olduğu kısma doğru ilerledi. Gözlerindeki kararlılık bir anlığına yok olmazken kitabı sertçe alevlerin içine doğru attı. Çizimim gözlerimin önünde alevde usulca yok olmaya başladı.

Onu anneanneme hediye edecektim. Öfkeyle yerimden kalkarken o sırada kütüphanenin kapısı yeniden açıldı, babam içeri girdiği anda ise çıkarılan bu ses kargaşasından memnun olmadığı bariz belliydi. 

Kız kardeşim babamı gördüğü anda ise hızla ona koştu. Gözyaşları ince taneleri gibi bir anda yüzünde parlarken babamın kollarına atladı.

"Baba! Abim, dedemin en sevdiği kitabı şömineye attı!"

Kelimeler can acıtıcıydı. Ne diyeceğimi bilemediğim bu anda öfkeli gözler beni bulmuştu.

Melankoli: MetanoiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin