1.1- Redamancy

17.3K 1.5K 1.2K
                                    

♫Cinematic Orchestra- Wait for Now

1.1- Redamancy 

(redamancy: seni seven birine karşı sergilenen sevgi)

Anılar. Hatırlayamadığım korkular bedenimi hafifçe sarıyordu. O ana geri dönüyordum. Arabanın içinde mahsur kaldığım o ana. Kan kokusu. Burnuma dolan o metalik kokuyu anımsıyordum ama onu göremiyordum. Yanımdaydı değil mi? Acı çeken bir adamın sesini duyuyordum? Öyle değil mi?

Neredesin?

"Baba..."

Neredesin?

Karanlık. Beni içine çekiyordu. Duyamıyordum. Göremiyordum. Anımsayamıyordum. 


Lanetliydim. Kelimelerin anlatamayacağı kadar hem de. Çevremdeki herkesi bir virüs gibi yavaşça zehirliyordum. Kanlarına usulca karışıp hayatları solana kadar durmuyordum. 

Yaşamlar yavaş yavaş söküp alınana kadar.

Alınan her nefes son nefes olana kadar.

Duramıyordum.

Çünkü ben Arden Aksoy, lanetliydim.

Gözlerimden akan yaşların mutluluktan olamayacağı kadar bitik biriydim ben. Korkutucu keskin anılar zihnime hafifçe dolmuşken mutluluk denilen kelimeyi hissedemeyeceğimi biliyordum. Solan bir ruhun hissettikleriyle yetiniyordum. Şimdi ise bazı gerçekleri fark etmeye başlamıştım, çevremi de bu duygulardan azad etmeye başlamıştım. Zehrim artık herkese ulaşıyordu. 

Bir nefes kadar yakınıma giren herkes mutsuz oluyordu.

Ve ben bunu engellemeyecek kadar güçsüzdüm. Abim, bana sadece iyiliği dokunan çocuğa yumruklarını geçirmeye devam ediyordu. Bora ise öfkesine rağmen sadece bana bakıyordu. Gökyüzü mavileri fırtınaların ardındaki siyah bulutlar ile çevrelenmişti. Sorguluyordu olanları. Abimin yumruklarını önemsemiyordu bile. Akan yaşların anlamı çok daha önemliydi onun için.

Halbuki bunu ona nasıl açıklayabilirdim?

Bir hastalığın pençesine saplanmıştı bedenim. Melankoli beni yiyip bitirene kadar durmayacaktı. Mutlu olduğumu zannettiğim her anda tekrar varlığını bana anımsatıyordu Melankoli.

Bencil bir hastalığın kollarında ona sadece uyum sağlayacak kadar yaşamım kalmıştı.

Yine de yaşananlar gittikçe ağır gelmeye başlamıştı. Abimin bazı gerçekleri anlaması gerekiyordu. Sadece iyiliği dokunan bu adamın güzel çehresine daha fazla eziyet edemezdi. Bu yüzden kelimelerin dudaklarımdan çıkamayacağını bildiğim için bedenimi usulca hareket ettirdim. Onlara yaklaştıkça abim varlığımı görmezken Bora sadece bana bakmaya devam etti.

Belki de dimdik yürüdüğüm için.

Belki de gözlerimdeki kararlılık için.

Sadece yapacağım hamleyi beklemeye başladı.

O anda abimin tişörtünü elimden geldiği kuvvet ile sertçe çektim. Boğazının oradan tuttuğum kumaş neredeyse yırtılacak kadar tiz bir ses çıkarttı ve alışkın olduğum turkuaz gözler birden bana döndü. Ne olduğunu anlayamamıştı abim. Belki de benden böyle kuvvet beklemiyordu. Bir dakika önce hıçkırıklara boğulan kız kardeşi şimdi kuru gözler ile ona bakıyordu.

"Melankoli..." diye fısıldadım benliğime.

Beni böyle değişken bir hale getirmişti. Hastalığımın etkilerini daha fazla düşünmek ile uğraşmamak için abimin yüzüne kilitlendim. Dağılmış açık renk saçlarını geriye doğru ittim. Küçük bir çocuk gibi bana itaat eden abim, bana doğru bir adım attı. Mutsuzluğa bulanmış o renge ne kadar bakmak istemesem Bora'yı bereleyen elini usulca elimin içine aldım.

Melankoli: MetanoiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin