Ayrılık Sesleri

1K 55 9
                                    

Yeni bir gün başladığında , Nisan'ın eserleri olan yeni yeni tomurcuklanmış ağaçların süslediği hastahane bahçesi manzaralı odaya sabahın ilk ışıkları yansımıştı bile. 

Ozan , tüm gece ağladığı için sabah Batıkan uyandığında onu öyle görmesin diye yüzünü yıkamaya gitmişti. 
Batıkan uyandığında yatırıldığı hastahane yatağından kalkmaya çalışsa da omuzunda hissettiği feci bir ağrı ona engel oldu.

Ozan , içeri girdiğinde Batıkan'ın kalkmaya çalıştığını , ancak bunda başarısız olup canının acıdığını fark etti. Koşarak Batıkan'ın yanına geldi.
''Batıkan ne yapıyorsun sen lütfen yat.''
''Kalkmaya çalıştım ama çok zor.''

''Bugün taburcu olacakmışsın ama aniden kalkmaya çalışma olur mu ? Kırıkların var zor iyileşirler...''

Ozan ve Batıkan'ın konuştukları sırada Atilla'nın dün gece buraya getirdiği Boşanma Protokolü kağıtları pencereden içeriye giren rüzgar ile darmadağın olmuştu. Ozan , Atilla'nın tehditkar antlaşmasını Batıkan'dan saklaması gerektiği için kağıtları hemen topladı.

Batıkan :
''Ozan onlar ne ? ''
Ozan :
''Bunlar mı ? Ha şey ya , hastahaneden taburcu olman için gereken ıvır zıvırlar.''
Batıkan:
''Buradan taburcu olduğumda eve döneceğim için çok mutluyum. Daha çok sana kavuşacağım için.''

Ozan :
''Yeni avukatımız mahkemeye kefalet ödememiz karşılığında serbest kalacağını ikna ettirmiş. Bülent Bey ve ben kefaleti ödedik.''
Batıkan :
''Eğer beni bıraktırmasaydı ona nefes bile aldırmazdım.''
Ozan :
''Şey , Batıkan ben artık eve dönsem olur mu ? ''
Batıkan :
''Neden ? Ben taburcu olduğumda hastahaneden beraber çıkıp eve dönelim.''
Ozan :
''Evet ama şey , ben Zühre hanımı yalnız bırakmak istemiyorum. İlaçlarını zamanında alması gerekiyor da.''
Batıkan :
''Ozan sen bir şey mi saklıyorsun ? ''
Ozan :
''Hayır.''

Ozan , Batıkan'ı öpüp ona bir kez daha sarıldı ve ''Hoşçakal.'' diyerek hastahane odasından çıktı. Ozan odadan çıktıktan sonra Batıkan kafasını iki yana umutsuzca salladı.
''Hala Atilla'nın yaşadığını zannediyorsun sevgilim. Benim hapishanede kalmam benden çok seni etkiledi. Akıl sağlığın şu an iyi değil.''

Ozan , hastahane odasından çıktıktan sonra hastahanenin dar koridorunda yavaş yavaş yürürken , elindeki kağıtlara bakıyor , dün gece Atilla'nın dedikleri akılına geliyordu.
''Bu kağıdı al. Onu boşanmaya ikna edip bu dilekçeyi imzalatman için sadece 24 saatin var. Yoksa ben onun ölüm fermanını imzalarım. Kabul ediyor musun ? Zamanın azalıyor. Tik tak...''

Ozan ,Batıkan'ın hapishaneden kurtulduğu ve eve döneceği için mutluydu ancak daha önemli bir sorun çıkmıştı. Ona yeni kavuşmuşken ve ona sevgisini yeni kanıtlamışken , aralarındaki aşk yeni yeni filizlenmeye başlamışken onu bırakmak zorunda kalmıştı. Tabii ki bunu istemiyordu ancak eğer onu boşanmaya ikna etmezse , Atilla onu öldürecekti. Ozan her ne kadar yapmak istemese de , boşanmak zorundaydı. Aşkının ölmemesi için boşanmak zorundaydı. Batıkan'ı boşanmaya ikna etmesi için sadece 24 saati vardı.

Ozan eve geldi ve evdekilere Batıkan'ın taburcu olduğunu , üstelik hapishaneden de çıkacağını söyledi.  

Zühre hanım :
''Şükürler olsun.''

Bülent Bey :
''Yeni avukatımız gerçekten davayı iyi yönlendirdi.''

Beren :
''Ozan , sen abimin dönüşüne pek de sevinmiş gibi durmuyorsun.''
Ozan :
''Abin ile aramda olanlar seni ilgilendirmez. Biz gayet mutluyuz. Kapa çeneni.''

Bu sırada malikanenin geniş kapıları açıldığında Ozan arkasını döndü ve kapının orada Batıkan'ı gördü. 

Batıkan , elindeki bavulu yere atıp kollarını iki tarafa açtı. Yüzünde dudakların masum ve içten bu hareketine karşı koyamayan gözlerin ışıltısı vardı. Batıkan hiç bu kadar mutlu olmamıştı. 

OPPOSÉ (BoyxBoy)Where stories live. Discover now